Netflix’in belki de en başarılı serisi olan Stranger Things, üçüncü sezonuyla yine bolca beğeni topladı. Dizide her zaman olduğu gibi 80ler ve 90lar’a yönelik bolca gönderme vardı.
Stranger Things ilk yayınlanmaya başladığından beri benim gibi 80ler kültüründen beslenmeyi seven izleyicilerin, en sevdiği dizilerden biri haline geldi. Bilimkurgu, fantastik edebiyat, korku filmleri, rol yapma oyunları derken, döneme damgasını vurmuş kült içeriklerin yansımasını Stranger Things’de yeniden yaşayabildik.
► Stranger Things Dizisinden Eski Filmlere Saygı Duruşu
Bazılarına göre bu çok ucuz bir numara gibi gözükebilir ama eldeki veriyi olabilecek en güzel şekilde işlemelerinden dolayı, Stranger Things’in başarısını da göz ardı etmemek lazım.
Bu sezon genel itibariyle adeta bir John Carpenter ve Red Scare döneminin birleşimi gibiydi. Yer yer yine Stephen King göndermeleri gördük fakat bu sezonda çıtayı biraz daha yükseltmiş gibiler.
Nerdist’ten derlediğimiz ve kendi eklentilerimizi de yaptığımız bu makalede, Stranger Things’in 3. sezonundaki göndermeleri ve referansları bulabilirsiniz.
► Stranger Things 2. Sezonundaki Göndermelerin Birebir Karşılaştırması
Kızıl Korku
Bu sezonun işlediği ana temalardan biri de 70ler’de son bulan fakat 80ler’de de devam ettiği düşünülen Kızıl Korku yani Red Scare dönemi. ABD ve Sovyet Rusya arasındaki Soğuk Savaş’tan kaynaklanan bu dönemde, vatandaşlar yazdıkları, çizdikleri ya da yaptıkları söylemlerden ötürü komünist damgası yiyor ve sınır dışı bile ediliyordu.
Rusların kimseye fark ettirmeden yer altına inşa ettikleri kompleks 80ler sonunda birçok politik filmde görülebiliyor. The Hunt for Red October (1990) ve Red Dawn (1984) filmleri bunlara örnek gösterilebilir. Red Dawn filminde, bir grup genç Sovyet Ordusu’na karşı savaşıyordu.
Zihin Yüzücü’nün kontrol ettiği insanlar için JuJu Zombies tabiri kullanılsa da inceden Invasions of the Body Snatchers (1978) göndermelerini de yakalayabiliyorsunuz.
► Stranger Things 2. Sezon Bölümleri Eski Roman ve Atari Kasetlerine Dönüştü
Ayrıca George A. Romero’nun kült filmi Day of the Dead (1985) yer altındaki gizli bir askeri üste geçmekteydi. Çocukların sinemada izledikleri, duvardan kolların çıktığı film, Romero’nun filmiydi.
AVM Fareleri
Aslında filmde işlenilen alışveriş merkezi konseptini, döneminde çıkan çoğu Hollywood filminde görebilirsiniz. Üçüncü sezonun ikinci bölümüne ismini veren The Mall Rats, efsanevi yönetmen-yazar Kevin Smith’in 1995 tarihli Mallrats filmine bir gönderme. Bu bölüm filmle aynı ismi taşıyor.
Alışveriş merkezindeki çekimlerde de genel tema itibariyle, Valley Girl (1983) ve Fast Times at Ridgemont High (1982) filmlerini görebilirsiniz. Bunlar çok başarılı filmler olmasa da gençlik filmleri arasında oldukça sevilen başlıklardır.
Steve ve Robin’in çalıştığı Scoops Ahoy isimli dondurma dükkanını hatırlıyorsunuz. Sonradan ekibe Dustin de dahil olmuş ve gizli şifreyi çözmeye çalışmışlardı. Burada da aslında inceden bir Breakfast Club (1985) göndermesi mevcut. Aralarında kurdukları ilişki ve yaptıkları konuşmalar oldukça derin anlamlar taşıyan ve birlikteliklerini daha da artıran temalara sahip.
Mike, Lucas, Bill, Max ve Eleven’ın, Billy’i yakalamaya çalıştıkları havuz bölümünde de The Goonies (1985) göndermeleri mevcut. Aynı durumu gizli Rus üssünü basan Dustin ve Erica’da da görebilirsiniz. Ayrıca, The Goonies’de, Stranger Things’in ikinci sezonunda önemli bir role sahip Sean Astin oynamıştı.
Hawkins Terminatörü
Bunu tespit edebilmek için çok uğraşmak gerekmiyor sanırım. Sezon boyunca ekibin başına türlü türlü belalar açan ve Hopper’ı sürekli tokat manyağı yapan Rus askeri, adeta Arnold Schwarzenegger’in Terminatör (1984) filmlerindeki bir kopyası gibiydi.
Hatta hatırlarsanız, Hopper Belediye Başkanı’nı sıkıştırıp adamın kim olduğunu öğrenmeye çalıştığı sırada, Başkan Larry dalga geçer gibi adamın isminin “Arnold Schwarzenegger” olduğunu söylemişti.
Görünüşü, giydiği deri ceket, ruhsuz ve mimiksiz yüzü ve asla yorulmak nedir bilmeyen enerjisiyle T-800’ü andırıyordu.
John Carpenter Etkisi
En sevdiğim yönetmenlerden biri olan John Carpenter havasını, tüm Stranger Things sezonu boyunca hissettim. Zihin Yüzücü’nün ve yardakçı zombi ordusunun görünüşleri, hareketleri, kullanılan görsel efektler, efsanevi yönetmenin elinden çıkma gibiydi.
Zaten Mike’ın bodrum katındaki odasında, The Thing (1982) posterini rahatlıkla seçebiliyorsunuz.
Carpenter teması haricinde az da olsa Sam Raimi’nin kült filmi Evil Dead (1981) esintilerini de görebilirsiniz. Zihin Yüzücü ile yapılan ilk karşılaşma Hopper’ın ormanlık arazideki kulübesinde gerçekleşmişti. Seriye hakim olanlar hatırlayacak ki ilk iki film ormanlık arazideki ücra bir kulübe de Ash’in ne idüğü belirsiz iblislere karşı savaşını anlatıyordu.
Gözünüzden kaçtıysa şunu da ekleyeyim, Jonathan’ın odasında Evil Dead posteri bulunuyordu.
Stephen King
Stephen King göndermesi olmayan Stranger Things sezonu olur muymuş? Bu sezonda da korku ve gerilim türünde en iyi romanları yazmış Stephen King’in çalışmalarını görebilirsiniz.
Billy karakteri zaten başlı başına bir Stephen King romanından fırlamış gibi. King’in romanlarında işlediği kötü adam karakterine o kadar yakışıyor ki! Aslında yaşadığı travmatik olaylardan dolayı sert ve amansız bir tavır sergileyen Billy, kötü biri olmasa da kontrolünü kaybettiğinde çok korkunç şeyler yapabilecek biri.
Nancy ve Jonathan’ın hastanede zombiler tarafından kovalandığı yerde, Jonathan eline aldığı baltayla dolaşmaya başlar. Nancy’i kurtarmak için bir kapıyı parçalamaya çalışır ve içeriden de Nancy’nin çığlıklarını duyarız. Buna ek olarak, çocukların Billy’i havuzda sıkıştırdıkları yerde de Billy’nin kırık pencereden bakışı The Shining (1980) filminin izlerini taşıyor.