Sir Arthur Conan Doyle Hakkındaki Bazı Gerçekler
Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes ile hafızalara kazınmış bir yazar. Aslında kendisi Sherlock Holmes’ün yazarı olmaktan çok daha fazlası. Gizemlerin çözüldüğü, zaman zaman fantastik olayların yaşandığı Sherlock Holmes maceralarının yaratıcı ve Kayıp Dünya gibi fantastik eserlerin yazarı Sir Arthur Conan Doyle‘ı saygıyla anmamak olmaz.
2008 yılında, internetteki bir platforma yazdığım Sir Arthur Conan Doyle ve Sherlock Holmes gerçeğini buraya da yazmadan edemeyeceğim;
Sir ünvanlı, yarattığı karakter Sherlock Holmes’ten nefret eden ama ölene kadar onun hikayelerini yazmak zorunda kalan bir tıp doktoru. Bu nefreti dolayısıyla Sherlock’un yanına kendinden bir şeyler katmak istemiş ve bu yüzden Dr. John Watson’ı Sherlock Holmes’e arkadaş yapmıştır.
Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes’ten o kadar nefret etmiştir ki; çok sevilen bir karakter olmasına rağmen onun bir şelaleden aşağı düşmesini kaleme alıp Sherlock Holmes’ü öldürmüştür. Bu ölüm üzerine İngiliz halkı ayaklanmıştır ve Sherlock Holmes’ün ölümünü kabullenmemiştir. Hatta İngiliz Kraliyet Ailesi bile Arthur Conan Doyle’a ulaşıp karakterin ölmemesi gerektiğini bizzat yazılı bir not ile bildirmişlerdir. Zor durumda kalan Doyle, bir sonraki hikayede çadırında çıplak uyanan bir Sherlock Holmes ile hikayeye başlamıştır. Bunun sebebi, gece Sherlock Holmes uyurken çadırına girip onun kıyafetlerini çalan bir hırsızdır. Bu durumda şelaleden düşen açık kahverengi pardösülü ve ekoseli şapkalı kişi Sherlock Holmes değil, onun kıyafetlerini çalıp giyen hırsızdır. Böylece Sherlock Holmes bir kez daha hayatta kalmış ve yazarı Arthur Conan Doyle ölene kadar da yaşamıştır. Halen de maceralarıyla yaşamaya devam etmektedir.
İşte, Arthur Conan Doyle ile Sherlock Holmes arasındaki sevgi ve nefretle karışık ilişkiye rağmen Doyle bu muhteşem dedektifi edebiyat dünyasına kazandırmıştır.
Durum böyleyken biraz da Arthur Conan Doyle’ın hayatındaki bazı noktalara değinmek gerekli olacaktır. İngiliz Telegraph gazetesi de Doyle’ın hayatındaki bilinmeyenleri aşağıdaki şekilde derlemiş.
Britanya’nın ilk şoförlerindendi
Daha önce hiçbir şekilde araba kullanmadan bir otomobil satın almıştı Doyle. Prusya Prensi Henry’nin 1911’de İngiliz arabalarını Alman arabalarına karşı yarıştırmak amacıyla düzenlediği uluslararası yol yarışı Prens Henry Turu’na katıldı. Yarışta İngiliz yarış ekiplerinden biri olarak Doyle’a ikinci karısı Jean eşlik ediyordu.
“Conan”, yazarın soyadı değil
Aslında iki göbek adından biri. Yazarın tam adı Sir Arthur Ignatius Conan Doyle. Doyle, liseden mezun olduktan sonra Conan’ı soyadının bir parçası olarak kulanmaya başlamış.
Şövalyelik unvanı kurmaca yapıtlarına değil
1902’de Kral 7’nci Edward tarafından şövalyelik nişanıyla onurlandırılan yazar Surrey Teğmeni olarak da görevlendirildi. Ancak şövalye unvanının çıkış noktası Sherlock Holmes’la ilgili yaratıcılığı değil Boer Savaşı’yla ilgili olarak yazdığı kurmaca dışı bir kitapçıkla ilgili çalışmasıydı.
Peter Pan’ın yazarı J. M. Barrie’yle aynı kriket takımındaydı
İki yazar Barrie’nin gözden geçirmesi ve tamamlaması için Doyle’un yardımını istediği Jane Annie adlı komik opera üzerinde de birlikte çalışmışlardı.
Dracula ve Define Adası’nı yazarlarıyla tartışmış olabilir
Doyle, Bram Stoker’la ahbaptı, Robert Lous Stevenson’la da Edinburgh Üniversitesi’nden sınıf arkadaşıydı.
Kayağın popülerleşmesine katkıda bulundu
1893’te dağ havasının eşinin sağlığına iyi geleceği tavsiyesiyle gitiği İsviçre’deki Davos kasabasında Brangger kardeşler sayesinde kayağın temel prensiplerini iyice öğrenmişti. Davos’un yerlisi iki kardeş kasaba halkının takılmalarından kurtulmak için hava karardıktan sonra antrenman yapıyordu. Birlikte Davos’u komşu kasaba Arosa’dan ayıran 2,5 kilometrelik Maienfelder Furma geçidini kateden ilk kayakçılar oldular. Doyle ayrıca kayak heyecanını belgeleyen ilk İngiliz’di de. “Kendinizi bırakın,” diyordu. “Uçmaya her insanın yaklaşabileceği kadar yaklaşıyorsunuz. Pırıl pırıl havada çok zevkli bir deneyim bu.” Doyle, gelecekte yüzlerce İngiliz’in “kayak mevsimi” için İsviçre’ye geleceğini de doğru bir şekilde tahmin etmişti.
Kaleciydi
Yazar, A. C. Smith takma adıyla bugünkü Portsmouth FC’nin öncülü olan amatör Portsmouth Association Futbol Kulübü’nde kaleci olarak görev yaptı.
İki kez meclis seçimlerine katıldı
Doyle bir kez Edinburgh’ta (1900’de) bir kez de Border Burghs’de olmak üzere Liberal Birlik Partisi’nden iki kez parlamento seçimlerine katıldı. Ancak ikisinde de hatırı sayılır miktarda oy almasına karşın seçilemedi. 1900’daki genel seçimde 2 bin 459 oyuna karşılık 3 bin 28 oy toplayan Liberal Partili C. M. Brown karşısında kaybetti.
Askere alınamayacak kadar kiloluydu
Boer Savaşı’nda asker olarak yer alamamasının nedeni aşırı kilolu olmasıydı. Bunun yerine Afrika’ya bir gemiye gönüllü doktor olarak katıldıktan sonra gitti.
Oftalmolojinin kaybı, edebiyatın kazancı
Arthur Conan Doyle Londra’da bir göz muayenehanesi açmıştı. Hatıratında kapısından tek bir hastanın adım atmadığını yazdı. Yine de yazarın bütün zamanını vakfetmesine neden olduğu için bu durumun edebiyat dünyasının hayrına olduğu söylenebilir.
Perilere inanıyordu
Sherlock belki kuşkucu bir tavır takınabilirdi ama Arthur Conan Doyle perilere inanıyordu. Yazar 1917’deki meşhur Cotingley Perisi fotoğrafları aldatmacasına kanmıştı. Fotoğrafları desteklemek için tonla para harcamış ve sahicilikleri üzerine The Coming of Fairies (1921) adlı bir de kitap yazmıştı.
Bazı medyumlara da inanıyordu
Yine de bu inancı, aynı sırada Spiritüalist hareketin iddialarını çürütmeye çabalayan ünlü sihirbaz Harry Houdini’yle olan dostluğuna mal oldu.
En ünlü yaratımını neden öldürdü?
Sherlock Holmes, Doyle’un kendi favori kahramanı olmaktan çok uzak bir karakterdi. Yazar kahramanını 1893’te öldürse de on yıl sonra kamuoyunun talebi ve parasal nedenlerle tekrar canlandırdı. Daha önce bir arkadaşına şöyle demişti Doyle: “Elimde olsaydı Sherlock’u en azından yıllarca yeniden hayata döndürmezdim, çünkü bir zamanlar aşırı yediğim kaz ciğerine hissettiğim türden bir doymuşluk hissediyorum ona karşı, o kadarki bugünlerde bende bir mide bulantısına neden oluyor.” Yine de Doyle’un alkolik babasının aynı yıl bir akıl hastanesinde öldüğü düşünülürse, yazarın en ünlü kahramanını öldürmesinin altında başka nedenlerin yatıyor olması da mümkün.
Wagner’le aynı gün doğdu
Doyle Alman besteci Richard Wagner’in yanı sıra Laurence Olivier, Morrissey, Naomi Campbell ve Novak Cokoviç ile aynı doğum gününü (22 Mayıs) paylaşıyor.
George Bernard Shaw’la Titanic’le ilgili ağız dalaşına girdi
Titanik 1912’de battıktan sonra Doyle ve Shaw, felaketle ilgili aleni bir ağız kavgasına tutuşmuştu. Shaw’ın geminin batışı sırasında gösterilen kahramanlıklarla ilgili fütursuz ve iğneleyici yorumları Doyle’u öfkelendirmişti.
İsviçre’de Doyle’un adıyla anılan bir meydan var
Yazarın ünlü detektif kahramanını öldürdüğü The Adventure of The Final Problem adlı öyküsü İsviçre’deki Meiringen kasabasında geçiyordu. 1988’de, bugün Conan Doyle Meydanı olarak anılan kasaba meydanına Sherlock Holmes’un bir heykeli dikildi.
Doyle sadece esrarengiz öyküler yazmadı, birkaçını çözdü de
Yazarın ilgisini çeken olaylardan biri, Glasgow’da yaşayan 82 yaşındaki zengin bir kadın olan Marion Gilchrist’i öldürmekle suçlanan Oscar Slater’ın davasıydı. Davaya “Holmes yöntemini” uygulayan Doyle yeni kanıtlar buldu, tanıkları yeniden ifade vermeye çağırdı ve savcılık makamının kanıtlarını sorguladı. Slater’ın salıverilmesini talep etmek amacıyla yayımlanan bulguları sansasyona neden olmasına ve mahkemenin yeniden görülmesi çağrılarını teşvik etmesine karşın İskoç makamlarınca görmezden gelindi. Çaresiz Slater’ın hapisten gönderdiği gizli mesajlar Doyle’un olaya ilgisini yeniden uyandırdı. Politikacılara mektuplar gönderen yazar Slater’ın mahkeme masraflarını da kendi cebinden ödedi. Sonunda Ramsay McDonald adlı bir politikacı—Britanya’nın ilk İşçi Partili başbakanı—Adalet Bakanı’nı polisin ve adli makamların kanıtların saklanması ve tanıkların etki altına alınmasına göz yumduğu konusunda bilgilendirdi. Slater nihayet 6 bin poundluk (yaklaşık 21 bin 500 TL) tazminatla salıverilse de bu miktardan Doyle’a zırnık koklatmadı.
Doyle elinde bir çiçekle öldü
Yazar 7 Temmuz 1930’da hayata gözlerini yumdu. Bahçesinde bir eli göğsünde olduğu halde yere yığıldığında diğer eli bir çiçeği tutuyordu. Son sözcüklerini karısına söylemişti: “Sen harika birisin.”
Seyircili ruh çağırma seansına konu oldu
Ölümü sonrasında Royal Albert Hall’da karısı ve çocuklarının da aralarında bulunduğu binlerce kişinin katıldığı bir ruh çağırma seansı düzenlendi. Sahneye yerleştirilen bir dizi sandalyenin biri Sir Arthur için boş bırakılmıştı. Yazar ortaya çıkmasa bile seyirciler arasında varlığını aralarında hissettiklerini iddia eden birçok kişi vardı.