Makaleler

Marvel Sinematik Evreni 4. Faz’da Göreceğimiz Kesinleşen Tüm Kötüler

Marvel Sinematik Evreni’nin yeni çağına adım atarken gelin şu ana kadar beyaz perdede gördüğümüz ve göreceğimiz düşmanlara ve evrenin geleceğine bir göz atalım.

Taskmaster

Taskmaster beyaz perdede gördüğümüz ilk 4. Faz kötüsü. Hatırlarsanız Black Widow’da tanıştığımız karakterin geçmişi filmde epeyce değiştirilmişti. Çizgi romanlardaki Taskmaster (Anthony Masters) üstün kas hafızasına sahip bir paralı askerdi. Bu yeteneğini süper kahramanların dövüş becerilerini kopyalamak için kullanan karakterimiz Captain America, Spider-Man gibi namlı kahramanlara çok zor anlar yaşatmıştı. Filmde Olga Kurylenko‘nun canlandırdığı Taskmaster ise bir kötü adam değil kurbandı aslında. Red Room’un yöneticisi Dreykov’un kızı olan Antonia, babasının beynini yıkamasıyla tam bir ölüm makinesine dönüşmüştü. Kendisi filmin sonunda babasının pençelerinden kurtulmayı başarmış ve Yelena’yla diğer Black Widowlar’ı kurtarmak için yolculuğa çıkmıştı. Hala hayatta olduğu için karakteri yeni yapımlarda görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Filmin sonunda Yelena’nın Hawkeye dizisinde olacağı öğrenmiştik, Taskmaster’ın da orada küçük bir rolü olabilir belki. Karakter çizgi romanlarda Moon Knight’ın da önde gelen düşmanları arasında yer alıyor; yani Oscar Isaac’li Moon Knight dizisinde görme ihtimalimiz de çok yüksek. Uzun lafın kısası Sinematik Evren Taskmaster’ına tam olarak kötü karakter diyebilir miyiz? Hayır. Ama önü açık bir karakter, o yüzden biz yine de eklemiş olalım buraya.

Razor Fist

Çizgi romanlarda Razor Fist mahlası üç farklı karakter tarafından kullanılmış: William Young, William Scott ve Douglas Scott. Üçünün de ortak yanı dövüş sanatları ustası olmaları. Ellerini kesip yerlerine birer tane bıçak koyan bu karakter çizgi romanlarda suikastçı ve paralı asker olarak karşımıza çıkıyordu. Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings’de de Shang-Chi’yi ortadan kaldırmak isteyen Ten Rings organizasyonu tarafından tutulmuş bir suikastçı olarak yer alacak. Karaktere Creed 2’den tanıdığımız Florian Munteanu hayat verecek.

Death Dealer

Death Dealer çizgi romanlarda çok az gördüğümüz bir karakter. Sadece 4 sayıda yer almış ve nihayetinde Shang-Chi tarafından öldürülmüş. MI6 ve Shang-Chi’nin arasında ikili ajan olarak çalışıyormuş o dönem. Çıktığı görevlerdeki soğuk kanlılığı ve kana susamışlığı dikkat çekince Shang-Chi peşine takılmış, sonrası m. Filmin tanıtım bültenlerinde Shang-Chi’nin akıl hocası olacağı söyleniyor ama olayların çizgi romanlardakine benzer şekilde gelişme ihtimali yüksek. Death Dealer’ı filmde Andy Le canlandıracak.

Mandarin

Listede en aşina olduğumuz isimlerden biri Mandarin. Iron Man 3’te gördüğümüz Mandarin’in gerçek Mandarin olmadığını filmin sonunda öğrenmiştik. Aslında Tony Stark’ın rakibi Aldrich Killian tarafından tutulmuş bir oyuncuydu kendisi. Suç örgütü lideri “Mandarin” rolüne bürünerek Killian’ın eylemlerini üzerine almış, şüphe oklarını Killian’dan uzak tutmuştu. Çizgi romanlardaysa Iron Man’de gördüğümüzden çok daha farklı bir karakter. Ten Rings’in lideri olan gerçek Mandarin yer altı dünyasının en güçlü isimlerinden. Gerçekten var olup olmadığı bilinmeyen bir efsane, sadece güvendiği adamları kendisini görme şerefine nail olmuş. Shang-Chi’nin de öz be öz babası.

Küçük bir köyde doğan genç Mandarin, Ruhlar Vadisi olarak adlandırılan yasak bir mekanı keşfe çıkar. Buranın aslında bir uzay gemisi enkazı olduğunu görür ve uzun yıllar boyunca uzay biliminin sırlarını araştırır. Elde ettiği bilgilerle gemiye güç veren kristalleri 10 adet yüzüğe/bilekliğe çevirir, böylece muazzam bir kudrete sahip olur. Ardından Çin mistizmi esintileriyle “dünyaya hükmedeceğim” modunu açar ve Ten Rings’i kurar. Oğlu ve Yenilmezler’le defalarca çarpışır. Hatta filmlerde Tony Stark’ı kaçırarak Iron Man’in doğmasına sebep olan da bizzat o ve Ten Rings organizasyonu. Anlayacağınız kendisi şu noktaya kadar alttan alttan pek çok olayı tetikleyen bir karakter. Gerçek Mandarin’i filmde Tony Leung Chiu-wai canlandıracak.

Doctor Octopus ve Green Goblin (Haydi biraz daha abartıp Sinister Six diyelim hehe)

Spider-Man: No Way Home fragmanı çıktığından beri hepimiz mutluluktan çıldırıyoruz resmen. Alfred Molina’nın Doctor Octopus olarak dönüşü, Willem Dafoe’nun Green Goblin kahkahası derken yıllardır sabırsızlıkla beklediğimiz Spiderverse’e nihayet kavuşuyoruz. Marvel 16 Aralık’da çıkacak olan filmle ilgili ser verip sır vermiyor ama şahin gözlü hayranlar çok güzel detaylar yakalayıp pek çok sızıntıyı doğrulamışlar. Jamie Foxx’un canlandırdığı Electro, Rhys Ifans’ın canlandırdığı Lizard ve Thomas Hayden Church’ün canlandırdığı Sandman fragmanın kenarında köşesinde izleyicilere selam duruyor. Sinister Six’in altıncısının kim olacağı konusundaysa henüz net bilgi yok. Rhino, Vulture, Shocker, Scorpion ve hatta Far From Home’da ölen Mysterio’nun dönebileceği konuşuluyor. İzlemeden bilemeyeceğiz tabii ki ama her biri çok heyecan uyandırıyor gerçekten.

Baron Mordo

Mordo, 2016 yılında izlediğimiz Doctor Strange filminde karşımıza çıkmıştı. Chiwetel Ejiofor’un canlandırdığı karakter, filmin çoğunluğunda Doctor Strange’e arkadaşlık etmişti. End credits sahnesindeyse büyücüleri yok etmek için yolculuğa çıkarken görmüştük kendisini. Mordo’nun Doctor Strange in the Multiverse of Madness’da karşımıza çıkacağını biliyoruz ama filmin baş kötüsü olup olmayacağı henüz net değil. Zaten Loki, Scarlet Witch ve Peter Parker üçlüsü evrenin dengelerini birbirine katarken çilekeş Strange kötülerle uğraşmaya zaman bulamaz muhtemelen. Ama kendisi çizgi romanlarda Strange’in en kadim düşmanlarından biri. Filmde Strange’e yardım etmek için orada olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Gorr the God Butcher

Biraz da Marvel’ın DC’den yaptığı en büyük transfer Christian Bale’in karakterinden konuşalım. Tanrı Katili Gorr, ismiyle müsemma olup Thor’un düşmanları arasında yer almakta olan bir kötü karakter. Çizgi romanlara göre Gorr, yokluk, açlık ve sefalet içinde adı bilinmeyen bir gezegende büyümüş. Anne babası ona hep tanrılara olan inancını korumasını öğütlemiş. O da inancını kaybetmemeye çalışmış ama ilk darbeyi anne babasının ölümüyle yemiş. Çocukluğu, gezegenin zorlu koşullarında yalnız başına hayatta kalma mücadelesiyle geçmiş. Ardından evlenmiş, çocukları olmuş ancak hamile karısı da çocukları da bir depremde ölerek anne babasıyla aynı kaderi paylaşmış. Aynı acıları tekrar tekrar yaşamaktan yorulan Gorr da gemileri yakarak imanına rağmen onu gözetmeyen tüm tanrıları öldürmeye ant içmiş.

Gördüğünüz üzere listedeki kötü adamlar içinde en hüzünlü hikayeye sahip olan Gorr. Thor: Love and Thunder’da nasıl işleneceği biraz da bu yüzden belirsiz duruyor çünkü Taika Waititi filmin komedi sosunun epey yüksek olacağını açıklamıştı. Böyle karanlık, hatta depresif denebilecek bir karakterin Waititi’nin ışıltılı dünyasına nasıl oturtulacağını hep birlikte göreceğiz.

Kang the Conqueror

Gelgelelim Sinematik Evren’in Thanos’tan sonraki ağır topu Fatih Kang’e. Loki dizisinde tanıştığımız Kang, teknolojik açıdan çok gelişmiş alternatif bir dünyadan geliyor. Kudretinin kaynağı çoğu süper kötünün aksine özel güçleri değil, taktiksel ve askeri zekası. Başarılı bir tarihçi olan karakterimiz, basitçe özetleyecek olursak dünyanın sessiz sakin hallerinden sıkılıyor bir noktada. Ardından Doctor Doom’un keşfettiği teknolojiyi kullanarak zamanda yolculuk yapıp insanoğlunu köleleştirmeye karar veriyor. İlk defa 1963 yılında yayınlanan Fantastic Four çizgi romanında karşımıza çıkan Kang (Kendisinin Reed Richards’ın soyundan gelme durumu da var), bu hikayede Doom’un zaman makinesini kullanıp geçmişe gider ve zalim firavun Rama-Tut kimliğine bürünerek Mısır’ı fetheder, halkı köleleştirir. Uzak gelecekten geldiği için Fantastic Four’un güçlerini bilen karakterimiz, ekibe zor anlar yaşatır. Ardından tabii ki yenilgiye uğrar ve kendi zamanına gönderilir. Bu sırada yakalandığı zaman fırtınası onu post-apokaliptik bir 41. Yüzyıla atar ve bilin bakalım ne olur? Evet, orayı da fethetmeye karar verir. Anlayacağınız Kang, zaman mekan paralel evren tanımayan bir fatih, adeta bir Jül Sezar, Atilla.

Loki’de karşımıza çıkan varyant konsepti, dizide gördüğümüz Kang için de geçerli. Onun da pek çok varyantı var, kimisi düzeni korumayı kimisi düzendeki boşlukları kullanarak boyutlar arası fetihler yapmayı amaçlıyor. İyi niyetli varyantlardan He Who Remains’in dizideki ölümüyle burada bahsettiğimiz Kang the Conqueror TVA’in başına geçmişti hatırlarsanız (bknz. Sezon finalindeki yeni Time-Keeper heykeli). Karakteri Ant-Man and the Wasp: Quantumania’da göreceğimiz de açıklandı. Paralel evrenleri kuantum boyutunda işleme ve Kang’ın geçmişini öğrenme noktasında büyük önem taşıyacak film. Çıkış tarihiyse Şubat 2023, yani neredeyse 1.5 senesi var. Süre çok uzun ama şu noktada Loki, WandaVision ve Spider-Man: No Way Home sağ olsun zaten yaldır yaldır Multiverse’e doğru gidiyoruz. Marvel’ın Kang için büyük planları olduğu da sır değil, kendisi muhtemelen yeni Thanos’umuz olacak. Karakteri Quantumania’ya kadar görmesek bile etkisini pek çok yapımda hissedeceğimizi söylemek yanlış olmayacaktır yani. Duyurusu yapılan Fantastic Four filminde de görünme ihtimali oldukça fazla çünkü tüm Yenilmezler’e zor zamanlar yaşatsa da ilk mücadelesini onlara karşı vermişti. Bekleyip göreceğiz ama uzun bir yolculuk olacağı şimdiden belli. Karakteri Jonathan Majors canlandırmaya devam edecek.

Listenin önümüzdeki sene çıkacak yapımlarla genişleyeceği kesin. Yazıda bahsettiğimiz filmlerin yanında Blade, Eternals, Black Panther: Wakanda Forever gibi yapımlar da var ufukta.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.