Kitap Fiyatları İçin 2 Haneli Sayı Devri Bitiyor mu?
“Kitap fiyatları 2022’de katlanarak artacak” demiştik. Hem de ne arttı! Bağımsız kitapçılar kapandı, edebiyat alanında geçen yıllara göre çok daha az kitap çıktı. Ve artık kitaplar 3 haneli fiyatlara alıştı.
Türkiye’de Eylül 2021’de 63 milyon kitap üretilmişti. Eylül 2022’de bu sayı 40 milyona düştü. Hayat pahalılığının artmasıyla birlikte eğitim alanındaki yayınlarda bile ciddi bir azalma oldu. Öğrenciler ders ve test kitapları dahi alamazken edebiyat ve kurgu kitaplarına tabii ki harçlık ayıramadı.
Zaten Türkiye’de okuma oranı çok yüksek değildi. Bir de kitap fiyatları anormal şekilde artınca okurlar kitap alışverişini azalttı. Yayıncılar her şeye rağmen kitap almaya devam ederek yayıncılığı ayakta tutmaya çalışan sadık bir okur kitlesinin olduğunu söylüyor. Ancak bu okurların çabaları gidişatın kötülüğünü yavaşlatsa da toparlamaya yetmiyor.

Kağıt krizi başta olmak üzere yüksek enflasyon hem yayınevlerini hem de kitapçıları etkiliyor.
Kitapçıların Ayakta Kalması Çok Zor
Bağımsız kitapçılar artık ayakta kalmakta zorlanıyor. Zira dükkanlarının kirası, çalışanlarının maaşı, elektrik ve doğal gaz faturası gibi giderlerin tamamı kitap fiyatlarına yansıyor. Gelirleri giderleriyle zar zor denkleştiği için kitaplarda indirim yapamıyor.
Zaten geliri enflasyona kurban giden okurlar da kitap satın alırken zorlanıyor. Fiyatlar üç haneye çıktığı üzere online mağazalardan alışveriş yapmak okurun bütçesine çok daha uygun geliyor. Zira online mağazalar kirası düşük binalar kullanabiliyor ve fatura giderlerini kısabiliyor. Dolayısıyla indirim yapma imkanı da buluyor. Böylece kitapçıların müşterileri online mağazalara kayıyor. Ancak online mağazadan alışveriş yapan müşteriler de öyle çok bonkör davranamıyor. Çoğu zaman büyük indirim dönemlerinin yolu gözleniyor.
Dolayısıyla bağımsız kitapçılar ve hatta ikonik kitabevi şubeleri arka arkaya kepenk kapattı bu yıl. Bu durumun çaresinin sabit fiyatlandırma olduğunu söylüyorlar. Online mağazaların indirim yapması yasayla engellenirse okurların mağazalara döneceğini, böylece kitapçıların kapanma riskinin azalacağını öngörüyorlar. Fakat okurun alım gücü zaten az olduğu için bu da kalıcı bir çözüm sunmuyor aslında.

Yayınevlerinin de Kitap Yayınlaması Çok Zor
Yükselen kitap fiyatları yalnızca kitap satışını azaltmıyor. Dolaylı olarak kitapların basılma miktarını da azaltıyor. Zira yayıncılar satmayacağını düşündükleri kitaplar ile risk almak istemiyorlar. Farklı kitlelere hitap edecek ilginç kitaplar basmaktansa çoğunluğa hitap eden kitaplarla garanti adımlar atmayı tercih etmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca bir kitabın son baskısı yavaş sattıysa, yeni baskıya pek sıcak bakmıyorlar.
Küçük yayınevleri fuarlarda satışların, kiraladıkları standın ücretini dahi çıkaramadığını belirtiyor. Küçük yayınevlerinin kapanmaması için devletin kütüphane ve okullar için kitap alması gerektiğini vurguluyorlar. Enflasyonun asgari ücreti arttırması ve bunun giderlere yansıması sebebiyle yayınevlerinde çalışan kişi sayısı da azalıyor. Daha az sayıda kişi yayınevinin tüm işlerini yüklenince ortaya kalitesi daha düşük eserler çıkıyor. Okurlar da yüksek fiyattan düşük kalitede eser almaktan memnun olmuyor. Bu döngü de bazı yayıncıların sonunu getiren bir çıkmaza dönüyor.
Giderler ve gelirler ucu ucuna denkleşirken yayıncılık da ana meslek olarak cazibesini kaybediyor. Birçok başarılı çevirmen ezelden beri varolan ama iki yılı aşkın süredir korkunç boyuta ulaşan bu sıkıntılardan bunalıp mesleğini bıraktı. Benzer şekilde çoğu editör geçinebilmek için ek iş bulmak zorunda kaldı. Yani yayıncılık ile uğraşan kişiler geçim derdiyle yurtdışı projelerine ve farklı mesleklere kaydı. Buna yazarlar ve çizerler de dahil.
Örneğin Tuş hikayesinde muhteşem bir iş çıkaran Orhan Umut Gökçek, yeni kitabının ne zaman çıkacağı sorusuna “Diğer işlerden ne zaman vakit bulabilirsem” diye cevap vermek zorunda kalıyor. Zira yurtdışı projelerine öncelik vermek zorunda. Baobab Yayınları‘nın sahibi Doğan Şima da kitaplarının hem editörlüğü hem de çevirmenliğini üstlenerek iş yükünün büyük kısmını tek başına omuzluyor ve yayıncılığa devam ediyor.
Özetle her şeye rağmen bu işe gönlünü vermiş bazı değerli isimler var. Ve karın doyurmasa bile yayıncılık yapmaya devam ediyorlar. Ancak hissettikleri tatmin her geçen gün azalıyor.


Peki Fiyatlar Neden Fırlıyor?
Bunun en büyük sebebinin kağıt krizi olduğundan bahsetmiştik. Durumun sıkıntılı yanlarını detaylıca anlattığımız eski yazımıza buradan göz atabilirsiniz.
Dünyada kağıt krizinin devam etmesi ve Türk lirasının dolar kuru karşısında hızla değer kaybetmesi, kağıt fabrikalarını da kapatmış olan ülkemizin yayıncıları için bir kabus yarattı. Üstelik fiyatı katlanarak artan ve az bulunan tek şey kağıt da değil.
Bandrol fiyatları arttı. Ve kağıt fiyatlarına ek olarak matbaaların da giderleri arttığı için baskı ve ciltleme fiyatları da arttı. 400 sayfalık bir kitaptan 2200 adet basmanın maliyeti geçen yıl 9.500 TL civarındayken, şimdi 26.00 TL civarına yükseldi. Ki zaten kitap fiyatları geçen yıl da öyle az değildi.
Kiraların artması da depoların kiraları üzerinden kitaplara yansıdı. Ve tabii ki benzin fiyatları artınca nakliye ücreti de arttı. 70 liralık kargo bedeli artık normalleşti mesela. Çünkü koli fiyatları bile 3 katına çıktı. Üstelik kitapları koruması için kullanılan materyallerin de fiyatı arttı. Örneğin Sırtlan Kitap ciltlerini müsvedde kağıtlarla korumayı seçti. Böylece doğayı da korumaya yönelik adım attı. Presstij de özel strafor kutular kullanarak hem ağırlığı azalttı (eskiden tahta ve metal kullanıyordu), hem de kitapların hasar görmesini engelledi.
Özetle, tüm bu sebepler birleşince 15-20 liraya matbaadan çıkan bir kitap 70-80 liraya raflara gelmeye başladı.

İyi Güzel Diyorsunuz da, Biz Okur Olarak Ne Yapalım?
Ne yazık ki okur olarak yapabileceklerimiz çok sınırlı. Her şeye rağmen sevdiğiniz yayınevlerinin kitaplarını almaya devam ederek onlara destek olabilirsiniz. Eşinize dostunuza hediye olarak kitap verebilirsiniz. Belki okulunuzu, kütüphanenizi bu kitapları satın almaya teşvik edebilirsiniz. Ya da yakınlarınıza güzel kitaplar önererek onları okumaya heveslendirebilirsiniz. (Mesela Desen Yayınları’nın Paco Roca çizgi romanlarını okumuş muydunuz? Harikalar.)
Ama asıl yapılması gereken kağıt fabrikası açarak kağıt üretimine başlamak. Bu yayıncıların üstündeki baskıyı biraz azaltır. Tabii enflasyon, benzin ve taşımacılık gibi dertler kağıt fabrikasıyla çözülmeyecek. Hatta fabrika kağıt krizini çözerken enerji krizine takılacak. Ancak yine de yayıncılara rahat bir nefes aldıracak. Çünkü masraflarındaki ana kalem kağıt giderleri. Kağıt ve koli ucuzlayınca sorunlar daha çözülebilir boyuta inecek.
Sıradan bir okur kağıt fabrikası açamayacağı üzere e-kitap satın alarak yayınevlerine destek olmaya devam edebilir. Geçen yıl sizlere bu kriz karşısında e-kitap okumayı ve arkadaşlarla ortak kütüphane oluşturmayı önermiştik. Açıkçası başka pek bir çözüm de bulamamıştık.

