Fantastik Dünyaların En Önemli 10 Büyücüsü
Büyü ve büyücü olmadan fantastik evrenler biraz eksik kalır. Onlar gizemin, büyünün, mistik güçlerin efendileri. Bazıları büyü yapmaktan başka bir şey yapamazken bazıları ise bulundukları diyarı güçleri ve bilgelikleri ile şekillendirirler.
Biz de fantastik diyarlara gittik, etrafta sorduk soruşturduk ve o diyarlardaki en önemli büyücüleri bulup sizlere anlatalım istedik. İşte fantastik diyarların en önemli 10 büyücüsü!
Merlin
Onca adam dururken neden Merlin diyenleriniz olabilir. Kimse kusura bakmasın, bu adam olmasaydı bugüne kadar bildiğiniz çoğu fantezi edebiyatı büyücüsü de var olamazdı muhtemelen. Kendisi bilmediğiniz hayali dünyaların değil “bizim” dünyamızın gelmiş geçmiş en büyük büyücüsüydü. Tarihi kayıtların çoğunun ortak kanısına göre kendisi insan bir kadın ve iblis bir babadan doğmadır. Sahip olduğu kudretli büyü gücü de buradan gelmektedir. Son derece kurnaz, zeki ve ileri görüşlü olduğu söylenir ve efsanevi Kral Arthur’u bizzat eğitmiş, hatta bazı kayıtlara göre Arthur’un doğumunu nesiller öncesinden planlamıştır. Fantezi edebiyatındaki büyücülerin hepsinin “pointed hat” yani sivri uçlu şapkası da Merlin figüründen gelmektedir. Yaşlıya hürmet!
Gandalf
Gandalf ve Merlin arasındaki ilişki çok fazla tartışma konusu olmuştur. Hiçbirini dikkate almayın, zira alakaları yoktur! Tolkien pek çok karakterini kimden ilham alarak yarattığını çoğu zaman söylemiştir ama Gandalf için hiçbir zaman Merlin ismini kullanmamıştır. Çünkü benzer tarafları olsa da –hangi büyücünün yok ki?- birbirlerinden çok farklı karakterlerdir. Bu da Tolkien’in edebi anlamda “yoktan var etme” yeteneğinin başka bir kanıtıdır. Hem sinirli hem neşeli hem gizemli hem açık sözlü hem de herkese karşı bir babalık yapma özelliği taşıyan Gandalf’ı hangimiz sevmiyoruz ki?
Sadece Lord of the Rings ile kendisini tanıyanlar henüz hiçbir şey bilmiyorlar. Kendisi Orta Dünya yaratılmadan çok çok önce var olmuş ancak ete kana bürünmemiş ruhani bir varlıktır. Tek olan Eru’nun yarattığı ikincil ölümsüzler ailesi olan Maiar’dan biridir. Orijinal ismi Olorin’dir. Arda’ya yani gezegene ayak basarken ete ve kana bürünmüştür. Ardından Sauron tehlikesi baş göstermiştir. İnsan, Elf ve Cüce halklarına tavsiye vermeleri ve onları birleştirmeleri için beş adet Maiar, yaşlı – bilge adam kılığında Orta Dünya’ya gönderilmiştir. İçlerinde en bilgesi her zaman Gandalf olmuştur. Hatta Manwe, sırf bu özelliği yüzünden onu bizzat seçmiştir.
Diğerleri gereksiz işlerle uğraşırken Gandalf, Orta Dünya’da oradan oraya koşturmuş, ejderha öldürmüş, Balrog’u katletmiş, ölmüş dirilmiş, nazgûlları kaçırmış, Gollum’u affetmiş, Tek Yüzük’ün yok edilmesinde en büyük etken olmuştur. Tüm bunları sadece kendisine verilen kutsal görev adına değil aynı zamanda Orta Dünya’daki süresi boyunca içinde hızla gelişen insani duyguların bir sonucu olarak gerçekleştirmiştir. Kuşkusuz modern fantezi edebiyatındaki çoğu büyücünün esin kaynağı da Gandalf’tır.
Raistlin
Tüyleriniz şimdiden diken diken oldu sanırım. Yalan söylemeyeceğim. Okuduğum yüzlerce fantezi romanı içinde beni Raistlin gibi etkilemiş olan karakter sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Bu kısa yazıya bu adamı nasıl sığdıracağım ki? Sanırım Blind Guardian’ın Soulforge şarkısından alıntı yapmak gerekiyor: sinsi, acımasız ama yaşının ötesinde bilge. Hastalıklı bir beden ama korkunç güçlü bir ruha sahip.
Küçük yaştan itibaren vücudunun fiziksel yetersizliği sürekli yüzüne vurulmuş ve ikizi de dahil olmak üzere tüm arkadaşları tarafından narin, kırılgan biri olarak görülmüştür. Bu açığını, varını yoğunu büyüye vererek kapatmış, intihar denebilecek bir yaşta korkunç bir teste tabi tutulup Büyücü unvanını almış, güçlenmiş; içindeki şeytanı, geçmişi ve geleceği kandırıp evreninin en güçlü Tanrıçası’na kafa tutmuş ve neredeyse kazanmıştır. Altından bir ten ile kum saati şeklinde göz bebekleri vardır. Bu gözleriyle baktığı herkesin sürekli ölüp çürüdüklerini görür ve bunu engelleyememektedir. Yeri geldiğinde hem sevdiği hem nefret ettiği ikizi Caramon’u savunmuş, yeri gelmiş onu öldürme teşebbüsünde bulunmuştur. Aynı anda iki zıt karakteri yaşayan bu kadar sağlam başka karakter kolay kolay bulamazsınız.
Raistlin karakterinin bize anlatmak istediği şey kısaca şudur; “En kötülerin içinde bile bir iyilik vardır ama çok da iyi değildir!” :)
Elminster
Unutulmuş Diyarlar kurtlarını görür gibi oldum! Diyarları değiştiren pek çok olay oldu. Yeri geldi tanrılar dünyayı yerle bir etti, yeri geldi vahşi büyü fırtınaları dünyayı mahvetti, yeri geldi ejderhalar şehirleri yakıp yok etti. Tüm bunlar farklı zaman dilimlerinde gerçekleşiyor olsa da bu zaman dilimlerinde Unutulmuş Diyarlar’da kalıcı olmuş ve herkesin adını bildiği tek bir büyücü vardır: Elminster. Genellikle içinde Elminster geçen bir cümlede “pipo” kelimesi de geçer. Sürekli tüttürdüğü bu piponun muazzam güçlü büyüler barındırdığı söylenmektedir…
Elminster şu anda elinizdeki Unutulmuş Diyarlar romanlarından yaklaşık 1000-1200 yıl önce doğmuş orta halli bir köylü çobanıdır. Genç yaşında ailesi büyücüler tarafından öldürüldüğü için büyü ve onunla ilgili her şeyden nefret eder hale gelmiştir. Ta ki Büyü Tanrıçası ve Gizemler Hanımı Mystra ile tanışana kadar. Elminster’a büyüyü sevdirmekle kalmamış içindeki potansiyeli uyandırarak onu muazzam bir büyücü haline getirmiştir. Eh, FRP oynayanlarınız “Diyarlar’da Elminster kadar güçlü 10 kişi sayarım hemen sana,” diyebilirler. Haklısınız. Peki o diğer güçlü başbüyücüler çatır çatır ölürken Elminster nasıl hayatta kalıyor?
Mystra, Elminster’a sadece büyü öğretmekle kalmadı, üstüne kendi tanrılık özünden küçük bir kısım vererek onu Seçilmiş’i yaptı. Ölümsüzlük, saf büyü enerjisi kullanabilme, bazı büyüleri hiç çalışmadan yapabilme, bazı büyülere karşı sınırsız direnç gibi özellikler kazandırmıştır. Kısacası yaşayan bir büyü haline gelmiştir. Yeri gelmiş büyü gücünü kaybetmiş, yeri gelmiş aşık olduğu Tanrıçasını kaybetmiş ama Diyarlar’ı korumaktan vazgeçmemiştir.
Pug
Kendisini Gediksavaşları serisinden tanıyacaksınızdır. Büyüye karşı büyük bir yeteneği olan ama bir türlü uyandırılamayan biriyken, bir boyut kapısı aracılığıyla başka bir gezegene gitmiş ve orada farklı bir yoldan eğitilerek muazzam güçlü bir büyücü haline gelmiştir. Zamanla geldiği dünya Midkemia’nın en güçlü büyücüsü Kara Macros’un yerini alacak kadar güçlenmiş hatta bir süre sonra Macros’tan da güçlü olmuştur. Bu güç, beraberinde sorumluluk da getirmiştir. Hayatının hiçbir döneminde dur durak bilmeden gediklerden –dünyalar arası geçitler- bir o dünyaya, bir bu dünyaya giderek herkese yardım etmiştir.
Pug karakterinin en büyük özelliği ne kadar güçlü olursa olsun her kitapta kendisine denk hatta daha güçlü düşmanlarla yüzleştirilmesidir. Bu da evrende her zaman daha büyük güçlerin dolaştığı gerçeğini bize göstermektedir.
Ged
Üç harfli büyücülere devam ediyoruz. Keşke uzun bir yazı olsa da bu karakteri yaratan ustamız Ursula Le Guin’i sizlere anlatabilsem. Birden çok kez Hugo, Nebula, Locus ve World Fantasy ödüllerini kazanmış yaşlı bir kurttur kendisi. Eh, yarattığı büyücü figürünün de kötü olması beklenemez.
Yerdeniz evreninden Ged, başlarda büyü gücüyle her şeyi yapabileceğini düşünen ve bunun yüzünden kendisinin ve çevresindekilerin hayatlarını sürekli tehlikeye atan bir ergendi. Ancak bu yaşadıklarından ders alıp kendini değiştirmeyi başararak karakter anlamında inanılmaz dirayetli biri haline gelmiştir. Eh, biz de hatalarımızdan ders alırız sonra kendimize çeki düzen veririz diyebilirsiniz. Ged kadar değil. Kendisi aşırı gururlu, özgüvenli ve hırslı biriyken “kendi” gölgesiyle yüzlemiş ve “kendisini” yenerek evrenin merkezinde olmadığını, aksine evrenin bir parçası olduğunu müthiş bir felsefi kurguyla fark etmiştir.
Ged karakterine kadar fantezi edebiyatı ve felsefenin bu kadar güzel bir araya getirilebileceğinin farkında değildim ancak Ursula Le Guin sizlere gerçekten “benzersiz” bir karma karakter sunuyor.
Lews Therin Telemon
Hangi büyücüyü çok sevdiğimin önemi yok çünkü Zaman Çarkı’ndan iyisi yok! Tamamen kişisel düşüncem ancak hayatımda okuduğum en harika seri Zaman Çarkı’ydı ve ünlü Ejder’i bu listeye eklemesek olmazdı. Bu evrenin en büyük özelliği büyü ve büyücü kelimelerinin kitaplarda hiç geçmemesidir. Buranın büyücülerine Aes Sedai denmektedir.
Zaman Çarkı reenkarnatif bir evrendir. Tarih sürekli farklı şekillerde tekerrür ederek akışını sürdürmektedir. Tüm bu döngülerde ortak olan tek isim kuşkusuz Ejder (ejderhalarla hiçbir ilgisi yoktur) karakteridir. Evrenin hakimi olmak isteyen Karanlık Varlık’a karşı her döngüde Ejder yeniden doğar ve Karanlık’ın hain planlarını bertaraf eder.
Lews Therin ise okuduğumuz döngüdeki en son Ejder’dir. Son derece gururlu, kibirli ama yüreği temiz olan bir karakterdir ve gelmiş geçmiş en güçlü Aes Sedai’dir. Kendisi Karanlık Varlık’ı hapsettikten sonra delirerek ölmüş ve kitapların geçtiği döngüde yeniden farklı bir bedende doğmuştur. Hem deli hem de yardımcı bir karakter olan Lews Therin on dört ciltlik serinin ilk cildinden son cildine kadar Son Savaş’ta çok büyük bir rol oynamaktadır.
Belgarath
Büyük Usta David Eddings’i nasıl unutabiliriz ki? En çok satanlar listelerine çok defa giren Belgariad ve Mallaryon serilerinin unutulmaz büyücüsü Belgarath’ı atlasaydık büyük saygısızlık etmiş olurduk.
Bu evrenin büyücüleri de öyle el kol hareketleriyle karmaşık sözcüklerle yapmazlar büyülerini. Power of the Will yani İrade Gücü ile yaparlar. Zihinleriyle güçlerini toparlayıp bir şey hayal ederler ve bunun gerçekleşmesini sağlarlar. Hayal ettiğiniz her şeyin gerçekleşmesini beklemeyin tabii ki. Her hayalin gerçekleşmesi için gerekli olan Güç sizde olmayabilir.
Bir yetimken Yedi Tanrı’dan biri olan Aldur tarafından büyü konusunda eğitilen ve ölümsüzlük verilen Belgarath, hayatı boyunca tüm kıtaları dolaşarak bulduğu tüm kötülükleri yok etmeye adamıştır kendini. 7000 yılı aşkın yaşamış, aşkı bulmuş, evlat sahibi olmuş ama hiçbir zaman tek bir yerde kalmadan sürekli dolaşmıştır. Biraya olan bağımlılığıyla tanınır. Ve genellikle fakir bir hikaye anlatıcısı veya dilenci kılığında dolaşarak ülkelerin durumlarını kontrol eder.
Voldemort
Harry Potter serisiyle ilgili kişisel fikirlerimi söylemeden bu adamı objektif bir biçimde anlatmak isterim. Kendisi anne tarafından Hogwarts’ın dört kurucusundan biri olan Salazar Slytherin’in soyundan gelmektedir. Kişisel potansiyeli hariç kanından da gelen muazzam bir büyü gücü vardır. Çatal dili sayesinde yılanlarla konuşabilir. Hayatını saf-kan büyücülerin Dünya’yı yönettiği bir yönetim rejimini yaratmaya adamış olan Voldemort -ya da gerçek ismiyle Tom Riddle- Hogwarts’ın görmüş olduğu en güçlü büyücü karakterlerden biridir. Okul ona istediklerini veremediğinde yer altında inzivaya çekilmiş ve Ölüm Yiyenler olarak bilinen kara büyücülerden oluşan bir örgüt kurmuştur. Zamanla o kadar güçlenmiştir ki durdurulması imkansızlaşmıştır. Ta ki meşhur kehanete kadar. Bir çocuğun onu öldüreceğini öğrenir, Harry Potter’ı öldürmeye gider, ölüm büyüsü geri teper ve vücudu yok olarak ruhunu başı boş ortalara salar. Sonra bedenini geri kazanıp korkunç amaçlarını gerçekleştirmek üzere yeni eylemler planlar.
Voldemort aslında çok yanlış anlaşılmış bir karakterdir. Zamanında bazı eylemlerine göz yumulsaydı ve ya direkt reddetmek yerine üstüne biraz daha düşülseydi bu hallere gelmezdi diye düşünüyorum. Unutulmamalı! Aşırı kötülük kadar aşırı iyilik de doğru bir davranış değildir…
Dr. Strange
Marvel evrenini es geçemezdik tabii. Marvel’da büyücü denince akla gelen ilk isim Dr. Stephen Strange’tir! Kendisi The Sorcerer Supreme yani dünyamızın Mistik Koruyucusu’dur. Sadece dünyadaki değil, evrendeki en güçlü büyücülerden biridir.
Çok başarılı bir cerrah olan Stephen çok zengin biri haline gelmiştir. Trafik kazası sonucu el sinirleri hasar görür ve serveti de yavaş yavaş eriyip gider. Ellerini iyileştirebilecek birini bulma umuduyla Tibet’e gider ve Ancient One’ı bulur. Kendisi o zamanki Sorcerer Supreme’dir tabii Stephen bunu bilmemektedir. Ancient One, Stephen’da büyük bir potansiyel görür ve onu çırağı yapmak ister. Stephen ise büyüye inanmadığını söyleyip çekip gitmek üzeredir. Bu sırada Ancient One’ın çırağı olan Mordo’yu, ustasını öldürme planları yaparken görür. Bunu Ancient One’a söyler ve o da zaten bildiğini söyleyerek Mordo’yu bertaraf eder. Stephen’da ilk kez büyüye şahit olur ve etkilenerek çıraklığı kabul eder. Bilmediği şey ise Ancient One’ın onu çocukluğundan beri izliyor olmasıdır. Yerine geçecek kişiyi daha iyi tanımak istemiş tabii.
Dr. Strange muazzam gücüne rağmen tehdit algılamadığı sürece saldırıda bulunmaz. İlk önce konuşarak çözmeye çalışır, şiddetten kaçınır. Genellikle mistik tehlikelere karşı eylemde bulunur. Başka boyutlardan gelip dünyamızı ele geçirmeye çalışan Dormammu, Mephisto, Nightmare, the Mindless Ones gibi kötülere karşı yegâne savunucumuzdur.
Not: 2009 yılında yerini Brother Voodoo isimli orta güçteki bir büyücüye bırakmış ancak onun da ölümüyle tekrar Sorcerer Supreme olmuştur.
Sevgili Sencer;
Elminster asla köylü bir çoban değildir. Dedesinin kurduğu Athalantar Krallığının en küçük prensi ve Heldon Şehri kasabası lordunun oğludur.
Lütfen düzeltelim :)
Kendisi bunu öğrenene kadar doğma büyüme – yaklaşık 12-13 yaşına kadar- bir çobandır. Koyunları otlatırken bir büyücü ejderhasıyla köyünü yok etmiş – ailesiyle birlikte- ve ondan çok sonra soyunu öğrenmiştir. Lütfen hatırlayalım :)
Fizban ve Zifnab nasıl unutulur?!? Gerçi ikisini bir kabul edebiliriz :)
Voldemort’un en sadık cadı ve büyücülerinin ismi de Ölü Yiyici değil Ölüm Yiyen’dir (Dead Eater değil Death Eater). Yamyam gibi değil yani :D
Gandalf hepsini döver agalarç
hani elric yok bu listede
Söylemeden geçemeyeceğim. Elminster şuana kadar okuduğum UD kitaplarında yoktu. Drizzt kitaplarında yok sanırım büyücümüz. Bir dipnot atayım. Merlin hepsini harcar. :)
Edwin?
Yalnız listedekilerin hepsi ölümlü (yada en azından maceralarına ölümlü olarak başlamış) karakterler. Fizban Paladine’in bi kılığı sadece.
Merlin döver yada Gandalf döver hepsini diyen arkadaşlar, bu yorumları diğer karakterler hakkında bilgi sahibi olmadan yaptığınızı var sayıyorum. Listede ki güç seviyesi en yüksek karakter Raistlin diyebiliriz. Ha ben de Elminster’ı bilmiyorum, o yüzden tahmini olarak karşılaştıracağım ama rekabet edebilecek tek kişi varsa da odur yani. Yazı da yanlış yansıtılmış bir durum var Raistlin ile ilgili bkz. ‘evreninin en güçlü Tanrıçası’na kafa tutmuş ve neredeyse kazanmıştır’. Orada ki neredeyse ibaresini kaldırmak gerekir, zira Raistlin o Tanrıçayı (Takhisis) yenmiştir. Arından ondan emdiği güçle en az Takhisis kadar güçlü olan Takhisis’in erkek kardeşi Paladine’i ve bütün evreni de yok etmiştir. Hatta evrenin bu yok oluşunun ardından Raistlin evrende bilinçli tek varlık olarak kalmış, kötülük tanrısı olarak yaratma gücü olmadığından hiçliğin üzerinde hüküm sürmüş ve kendini tüketmeye başlamıştır (kuyruğunu yiyen yılan misali). Ama bu geleceği gören kardeşi Caramon geçmişe döner ve Raistlin tarafından zihni okunur, muzaffer oluğunu ama zaferinin anlamsız olduğunu gören Raistlin cehennemde kalmaya karar verir. Yani aslında neredeyse kazanmıştır değil olay, kazanmış ama zaferinden vazgeçmiştir. Ve her ne kadar listede geçen diğer karakterleri de seviyor olsam da, güçleri Raistlinle kıyaslanamaz.
Örnek vermem gerekirse Gandalf’ın başarıları arasında ejderha öldürmek gösterilirken, Raistlin döneminin en kudretli ejderhaların Cyan Kanfelaketine diz çöktürüp evcil hayvanı yapmış, kullanılması son derece zor ve tehlikeli ejderha kürelerinden birine hükmetmiş, ve sadece parmağı ile işaret edip ‘Öl’ demesi ile ejderhaları bile öldürebilen bir lich (Lord Soth), Raistlin karşısında boynunu eğip saygılarını kurmuştur. Ha bi de adamın Dragonlance tanrılarının tamamını ve evreni yok ettiği alternatif bir gelecek var ama yukarıda da bahsetmiştim bundan. Pardon, fanboy damarım attı, çok uzun yazdım, kusura bakmayın.
Yanlışım olabilir, şu an bakmaya çok üşendim kusura bakma :D, ama Elminster da tanrı oluyordu. Yani Fizban/Paladine ne kadar ölümsüzse, ki Paladine’in ölümsüz olmadığını Raistlin tarafından katledilmesinden anlayabiliriz, Elminster da o kadar ölümsüz. Zifnab hakkında da ölümsüz diye bir bilgi yoktu bildiğim kadarıyla.
Selam olsun sana ey şanlı Raistlin ^^
Ölümlü derken kastım ölümlü/ölümsüz ayrımı yapmak değildi. Benim hatam, kendimi yanlış ifade ettim :D Demek istediğim şuydu, hepsi maceralarına ölümlü olarak başlamış karakterlerken (ki Raistlinde kendisi vaz geçmese ölümsüz ve tanrı olabilecek bir karakteri), Fizban yani Paladin hayatına bir tanrı olarak başlamış bir karakter. Kaos’un evlatlarından biri sonuç olarak. O yüzden bana listeye uymaz gibi geldi :D
Merlin sona kalan ejder lorduydu bunu da düzenleyip ekleseydiniz iyi olurdu
Biz genel olarak büyücülüklerine odaklandık.