Fantastik – Bilimsel Kurgulamanın Yansıtılması
BU YAZININ AMACI VE BİLGİLENDİRME
Sevgili okuyucular, geçen sayıda sizlere fantastik-bilimsel kurgulamanın sistematiği ile ilgili bilgiler vermeye çalışmıştım. Yazımın sonunda, yapılan kurgulamanın öz itibariyle başarılı olması halinde bile, en önemli aşamasının o başarının yansıtılması; yani yazıya dökülmesi olduğunu belirtmiştim. Bu eylemi, “kurgunun yansıtılması” şeklinde tanımlamıştım. Bu makalemde, sizlere yaptığınız / yapacağınız fantastik-bilimsel kurgunuzun başarılı bir şekilde yazına aktarılması konusunda bazı bilgiler vermeye çalışacağım ve elimden geldiğince referanslar göstererek, daha geniş bilgileri nerelerde bulabileceğinizin altını çizeceğim.
Yazıma başlamadan önce, sizlerden ricam, eğer hâlâ okumadıysanız mutlaka bu makalenin birinci bölümü olan “fantastik-bilimsel kurgulamanın sistematiği” başlıklı yazıyı okumanız olacaktır.
KONU – BİÇEM SEÇİMİ
Sizler bir roman veya kısa öykü yazarından farklı olarak, elinizde halihazırda bulunan bir kurguyu ve onun nüvesini oluşturan, oluşturması gereken bir kimliği temsil edecek bir yazı yazmak üzere olduğunuzu unutmamalısınız. Eğer oluşturacağınız eser kurgunuzun kimliğine aykırı olacaksa, yarattığınız kurgunun tamamını inkar edersiniz. Bu durumda yapılacak en iyi şey, alt yapı olan kurgudan seçilecek konunun ve biçemin, kurgunun kimliğini yansıtabilecek nitelikte ve tarzda olmasına özen göstermek olacaktır.
Elbette konu seçiminde özgürsünüz. Unutmamanız gereken, seçeceğiniz konunun kurguya kuş bakışı bakıldığı zaman hissedilen duyguları daha kuvvetli yansıtabilecek tarzda olması gerektiğidir. Yoksa hem romanınız / kısa öykünüz, hem de kurgunuz potansiyel kayıplara uğrar. Örnek vermek gerekirse, ileri teknoloji içeren bir bilim kurgu içerisinden tutup da bir mağarada geçen aşk romanı yazarsanız ve birbirine aşık iki gencin birer mağara adamı gibi yaşadıklarını yansıtan bir roman tarzı benimserseniz; elbette adama sorarlar “o halde ne diye bilimsel bir kurgulama yaptın?” diye…
KULLANILACAK ANLATIM TARZI – TEKNİĞİ
Aslında bir roman ve kısa öykü öncesi anlatım tekniği seçmek için, genel anlamda edebi anlatım tarzları hakkında bilgi sahibi olmak yerinde olur. Ne var ki bu makalenin konusu “kurgulamanın yansıtılması” olduğu için ve yukarda bahsi geçen derin konuya girmemiz halinde yazımız çok uzayacağı için, sizlere genel anlamda edebiyat kuramlarını ve anlatım tarzlarını araştırmanızı ve öğrenmenizi tavsiye ederek, bu konuyu geçmek durumunda kalıyorum.
Her şeyden önce fantastik tarzda yazılacaksa “fantastik” tanımının ne içerdiğini, bilim kurgu tarzında yazılacaksa “bilim kurgu” diye neye denildiğini çok iyi bilmek gerektiğine inanıyorum. Bu gereklilik, yapılan tanımlara katılmak zorunda olduğunuzu göstermez. Örnek vermek gerekirse, Tzvetan Todorov’un “Fantastik Edebi Türe Yapısal Bir Yaklaşım” eserini incelemek faydalı olacaktır. Todorov, bir eserin “fantastik” olabilmesi için anlatım tarzında, meydana gelen olayların gerçek mi yoksa gerçek ötesi, hayal ürünü, olağan üstü mü olduğuna dair bir muallak bırakılması gerektiğini, okuyucunun kararsız bırakılması gerektiğini ileri sürer. Bu kararsızlık devam ettiği sürece eser fantastik olur. Bir bakıma, eserin fantastik olabilmesi anlatım diline bağlıdır. Ne zaman anlatılan olayların doğal olaylar; söz gelişi yanlış anlaşılmalardan ötürü olağan üstü zannedilen ancak mantıklı açıklamaları bulunan olaylar olduğu ortaya çıkarsa, o zaman eser fantastik olmaktan çıkar. Eğer diğer tarafa kayar ve kararsızlık ve şüphe yaratan unsurların, olağan üstü unsurlar olduğu ortaya çıkarsa bu sefer de eser fantastik olmaktan çıkarak, olağan üstü romana kayar.
Elbette sizin böyle düşünmenize, ya da diğer kuramlara katılmanıza gerek yoktur. Ancak en azından bu tip bilgiler ufkunuzu açacak, belki kendinize has bir üslup geliştirmenize yardımcı olacaktır. Dolayısı ile hepsini incelemenizde fayda görüyorum. Bu tip eserlerle ilgili bazı kitap tavsiyelerini, makalenin sonunda bulabilirsiniz.
Kendinizi bu tip okumalarla güçlendirdikten sonra, diğer yazarlardan ve romanlardan ayrışmak için, mümkün mertebe, kendinize has bir üslup geliştirmeniz gerektiğini unutmayın. Shakespeare’i büyük bir yazar yapan, kendisinden önceki tüm yazarların üstüne çıkması, hepsinin tarzından ve akımından farklı, özgün bir kimlik ortaya koyması ve bu açıdan başarılı olmasıydı. Sizde günümüzün Shakespeare’i olmak için çabalamalısınız. Zaten yaptığınız iş, özü itibariyle özgünlük taşımalı, kurgusal bir gerçeklik yaratıldığına göre “farklı” bir şeyler vaat etmeli… Başta söylediğimiz gibi, konu seçerken de, anlatım biçemi ve dili uygularken de farklı ve yarattığınız orijinal kimliğe uygun bir yol izlemelisiniz.
Altın özet şu; bir kurgusal kimlik oluşturdunuz, demek ki özgün olma çabasındasınız. Var olana bir alternatif getirdiniz… Bir konu seçtiniz, bunu özgün kurgunuza uygun, o kimliğe uyumlu bir biçem olarak yapmanız gerekiyordu ve öyle yaptınız. Son olarak, tüm bu özgünlük ve ortak bir kimliğin uyumlu parçaları gibi birleşen unsurların yanına, bir de özgün bir üslup, özgün bir anlatım tarzı getirip, bu tarzı kurgusal kimlik ile birleştirebilirseniz, kimse elinize su dökemez, başarı kaçınılmaz olur.
KENDİNİZİ GELİŞTİRİN
Bir yazar için en önemli gereklilik, sürekli okumak, sürekli yazmak ve sürekli öz değerinizi geliştirmek olmalıdır. Siz çok şey bilmeli, çok şey okumalı, çok şey öğrenmelisiniz ki; oluşturacağınız eser; pek çok eserin ve bilgi birikiminin bir özeti olsun. Okuduğunuz diğer kitaplar ve bilgi birikiminiz portakallar olarak düşünülürse, hepsinin suyunu sıktığınızda ortaya çıkan bir bardak portakal suyu sizin eserinizdir. Ne kadar çok portakalı sıkarsanız, o kadar “besleyici” bir portakal suyu yaratırsınız.
Elinizde büyük bir potansiyel portakal suyu olabilir, bir de ona bardak gerektiğini unutmayın. O bardak da sizin diliniz, yazınsal beceriniz. İçiniz ne kadar dolu olursa olsun, yansıtmayı beceremezseniz tüm portakal suyunu heba edersiniz. Uygun bir bardak, uygun büyüklükte, uygun derinlikte, uygun güzellikte bir bardak gerekir. Bu açıdan kendinizi geliştirmek için de bol bol kısa öykü yazın, kısa öykü yazmak çok zor iştir. İyi bir kısa öykü yazarı olan, çok iyi bir romancı olabilir. Ancak sakın kısa öykü ile romanı bire bir örtüşen tarzlar zannetmeyin. Farklarını unutmayın ki, aralarında geçiş yaparken ikisini birbirine karıştırmayın.
KİTAP TAVSİYELERİ
Son olarak sizlere özellikle yazınsal becerinizi ve bilgi birikiminizi geliştirebilecek kitap tavsiyelerinde bulunmak istiyorum. Sıraladığım bu kitaplar sadece birkaç parlak örnek, lütfen bunların tek başlarına yeterli olabileceklerini, bunları okumanız halinde her şeyi öğreneceğinizi düşünmeyin. Öğrenmenin sınırı yok…
- Tzvetan Todorov – Fantastik Edebi Türe Yapısal Bir Yaklaşım
- Berna Moran – Edebiyat Kuramları ve Eleştiri
- Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü – Türk Edebiyatı Tarihi
- Ahmet Ö. Evin – Türk Romanının Kökenleri ve Gelişimi
Böylece “fantastik-bilimsel kurgulamanın sistematiği” ile başlayan yolculuğumuz son buluyor. Ben de Kayıp Dünya’nın konuk yazarı olarak iki aylık güzel bir birliktelik yaşadığım sizlere ve Kayıp Dünya ailesine teşekkürlerimi sunarak huzurlarınızdan ayrılıyorum. Umarım faydalı iki makaleyi sizlere taşımayı başarabilmişimdir. Okudunuz için teşekkürler, kendinize iyi bakın.
Yazan: Erkan Bayol
Bu yazı daha önce Kayıp Dünya’da yayınlanmıştır.