Makaleler

Distopya Edebiyatının 10 Önemli Eseri

distopya

Her geçen gün distopik dünyaya kendimizi daha yakın hissettiğimizden midir bilinmez, distopya edebiyatı, dünya edebiyatı içinde artık vazgeçilmez bir hale geliyor. Bu, uzak bir zamanda geçen ürkütücü hikâyeler, kendi okur kitlesini yaratmış ve gün geçtikçe de bu kitle genişlemiştir.

Yine de her okurun mutlaka okuması gereken distopik eserler vardır. İşte bunların ilk akla gelen onu:

10 Korkunç Kale, C. S. Lewis

C. S. Lewis, her ne kadar Narnia dizisi ile tanınsa da, ilk iki kitabında öbür gezegenlere ziyareti anlatan bir üçlemeye imza atmıştır. Kozmik Üçleme’nin üçüncü kitabı olan Korkunç Kale ise, İngiltere’den devrelanılan ilerici düşünce ve sanayileşmenin kötü gücüne engel olmaya çalışmakla ilgilidir. Kitapta ayrıca yoğun bir kadın düşmanlığı işlenmektedir. Modernitenin getirdiği zorlukları ve bunların insan dünyasına verdiği zararı ele alan kitap, geçmişe özlem duyan bir akış sergileyip sıkıcı olsa da okunmaya değer.

9 The Handmaid’s Tale, Margaret Atwood

Margaret Atwood’un C. S. Lewis’in tam zıddı düşünce yapısında olmasını beklesek de, The Handmaid’s Tale, bu beklentimizi boşa çıkarabilir. Roman, hemen hemen bütün kadınların kısır olduğu distopik bir gelecekte geçiyor. Hastalık ve radyasyonun doğurganlığı azalttığı bu uzak gelecekte, Amerika’da (ya da sadece bir bölümünde) askeri teokrasi egemendir. Kitapta kadınlar köle statüsüne düşürülmüş ve doğurgan olan birkaçı yüksek rütbeli askerler için atanmıştır.

Bu kitap Türkçe’ye Damızlık Kızın Öyküsü olarak çevrildi. Ama bu baskıyı bulmak da oldukça güçtür.

8 Neuromancer, William Gibson

Gibson’ın Sprawl Üçlemesinin başlangıç romanı olan Neuromancer, en ünlü siberpunk kitaplarından biridir. Neuromancer, Soğuk Savaş’ın gelecekteki versiyonunda geçiyor. Romanda yapay zekâ, görsel gerçeklik, düzensiz kentleşme, genetik mühendisliği gibi kavramlara yer verilmiştir. Kitap, modern edebiyatın en ünlü cümlelerinden biriyle başlamaktadır: “The sky above the port was the color of television, tuned to a dead channel.”

7 Sineklerin Tanrısı, William Golding

1954 yılında, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yazılan roman, bir nükleer savaşın ardından uzak bir gelecekte geçer. Bir grup çocuğun Mercan Adası’na düşmesiyle başlayan roman, insanoğlunun köklerindeki vahşiliğe geri dönüşünü ele alıyor.

Orijinal adı Lord of the Flies olan kitap, Türkçede İşte Bizim Dünya adıya da yayınlandı.

6 Leibowitz İçin Bir İlahi, Walter M. Miller, Jr.

Leibowitz İçin Bir İlahi de bir başka nükleer savaş sonrasını ele alan distopik romandır. 26. yüzyılda geçen eserde, bir grup rahip insanların elinde kalan bilgiyi ve teknolojiyi, kitapları saklayarak ve kopya ederek korumaya çalışır. Nükleer savaşı izleyen binlerce yıllık antientelektüel boşluğun ardından yeni bir aydınlanma yaşanır ve yine bir nükleer facia başlar. Din adamlarının insanoğlunun sahip olduğu bilgiyi koruma çabası bundan sonra başlar. Devlet ve kilise arasındaki ayrılığı da ele alan kitap, II. Dünya Savaşı’nın ve Soğuk Savaş döneminin uzak gelecekteki varyasyonudur.

5 Fahrenheit 451, Ray Bradbury

Bradbury’nin distopik kitabı, kitapların yakılarak ortadan kaldırıldığı, insanların televizyonlara bağlı kaldığı bir geleceği anlatır. Bu gelecekte itfaiye, kitap yakmakla görevlidir. Kitap okumak, bulundurmak yasaktır. Televizyonun günümüz insanı üzerindeki etkisinden yola çıkan Bradbury, bir gün insanların okuma tutkusunun sona ereceğini, bilgiye ulaşamamayacağını varsaymaktadır.

4 Otomatik Portakal, Anthony Burgess

Otomatik Portakal’ın filminin mi yoksa kitabının mı daha ünlü olduğuna karar vermek zor. Kubrick’in ellerinde bir şahesere dönüşen Otomatik Portakal, hem kitap hem de film olarak en etkileyici distopik eserlerden biridir. Burgess, uyuşturucudan, şiddetten ve çirkin terapi seanslarından harika bir hikâye çıkarmayı başarmıştır. Roman, kötülüğün sıradanlığına odaklanır ve sosyal bir varlık olan insanın daha ilk dakikada karşı çıkması gerekenlere nasıl da sessiz kaldığını gözler önüne serer.

3 Biz, Yevgeni Zamyatin

Biz, distopik romanların ilk örneğidir. Cesur Yeni Dünya’ya ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’e ilham kaynağı olan roman, 26. yüzyılda geçmektedir. İnsanların özgürlüğünün kısıtlandığı, devlet düzeninin yaşamın her ânına yerleştiği ve insanların birey olmaktan uzaklaşarak her şeyi “biz” kavramı için yapmalarını ele alan Biz, Yevgeni Zamyatin’in bilinen tek eseridir.

2 Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley

Aldous Huxley, sanayileşmenin ilk yıllarında ABD’ye yaptığı bir ziyaret sonrasında sanayileşmenin, insanlık kavramını değiştirebileceğinden yola çıkarak Cesur Yeni Dünya’yı yazdı. Uzak bir gelecekte yer alan bu yeni dünya, insanların fabrikada üretildiği, özelliklerine göre sınıflandırıldığı, annelik ve babalık kavramlarının ayıp olduğu ve insanların “soma” adlı haplarla “mutlu” olduğu bir dünyadır. Huxley, daha sonra Cesur Yeni Dünyaya Yolculuk’u yazarak bu dünyaya ziyaretini de yazdı.

1 Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell

Bütün zamanların en çok okunan distopik romanı olmayı başarmış Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, totaliter bir diktatörlükte yaşanmaktadır. Büyük Birader, her şeyi bilmektedir, sürekli insanları izler. İnsanlar yalnızca parti için çalışırlar ama aynı zamanda durduk yere ortadan kaybolurlar. Geçmiş, o günün olaylarına göre, sürekli değiştirilerek yeniden ve yeniden yazılır, ama kimse neler olduğunu sorgulamaz. Orwell’in II. Dünya Savaşı’ndan sonra yazdığı roman, Komünizm karşıtı öğeler de barındırmaktadır.

Bu listeye bir ek de biz yapalım istedik;

Bonus: Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?, Phillip K. Dick

Hikaye örgüsü, bir android avcısı Rick Deckard’ın, ikinci bir avcı John İsidore isyancı androidlerin peşinden gitmesi anlatılır. Roman insanlık felsefesini inceler. 1982 yılında Hampton Fancher ve David Peoples’ın kitaptan uyarladıkları senaryo Ridley Scott tarafından Harrison Ford’un başrolde olduğu Bıçak Sırtı adıyla filme çekildi. Kitabın devam romanlarının başlığı da Blade Runner olarak kondu.

Bilimkurgunun alt türleri ve distopya hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Alıntıdır: Notosoloji

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

6 Yorum

  1. The Hunger Games serisinin de özellikle atmosferi sayesinde güncel distopik eserlerin arasından sıyrıldığını düşünüyorum.

  2. Leibowitz İçin Bir İlahi distopyadan ziyade post-apokaliptik sayılabilir. Hiç değilse ben okurken distopya olarak hiç düşünmemiştim o dünyayı. Neuromancer’a da distopya dersek siberpunk nitelikleri taşıyan bütün kitapları distopya olarak kabul etmemiz gerekiyor (ki Philip Dick’in kitabını da almışsınız listeye). Gerçi türler arasında çok belirgin farklar olmaması eserleri tek bir başlık altında toplamayı zorlaştırıyor olsa gerek.

    Bir de “Swastika Geceleri”ni ben eklemiş olayım. Belki listedeki kitaplar kadar başarılı değildir ama okunması lazım.

  3. Teen-dystopia olarak nitelendiriyorum ben artık bu serileri özellikle şu dönemlerde pek bir popülerler

  4. 1984 ve Cesur Yeni Dünya kitaplarını bitirme fırsatı buldum. Cesur Yeni Dünyayı sevenler mutlaka Ergo Proxy animesini izlemeliler. Seveceklerine eminim…

  5. ya bu listenin hatırına şu saçma liseli kitabının adını anmayın be arkadaş. yukarıdaki baş yapıtların yanında o kitabın esamesi okunmaz.

    “Kelime ilk defa John Stuart Mill tarafından kullanılmıştır. Filozofun Yunanca bilgisi göz önüne alınırsa, kelimeyi “ütopyanın tersi” olarak değil, “kötü bir yer” anlamında kullandığı anlaşılır.”

    wikipedi den alıntıdır. distopya mı değil mi anlaşılsın deyyu diğer kopyaladım. kendimi fazla yormadım açıklama yapmak için.umarım faydalı olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.