Mage the Ascension #1 – Uyanış
Bölüm 1: “Parti”
Özgür, Etiler Lisesi’nde okuyan alelade bir öğrencidir, annesi de kendi okulunda öğretmen olduğu için eğitim hayatı pek bir pohpohlanarak geçmiştir. Sosyal açıdan kırılmış bir ailenin küçük evladıdır çünkü ablası genç yaşında yuvadan uçmuş ve sanat hayatına başlamıştır.
Ailenin babası öldüğü son güne kadar dolandırıcılık yaparak geçinmiş ve ölmeden önce birçok borçtan başka ailesine hiçbir şey bırakmamıştır.
Özgür’ün kafası iyi çalışmaz, kendini her zaman çevresindeki insanların altında görür ve onların sanki kendisinden uzak durduğunu düşünür. Birisi bir şaka yaptığı zaman çok fazla alınır ve bunun kendisine bir saldırı olduğunu düşünür. Bu huyları yüzünden Özgür, ne sosyal hayatında ne de okulda pek sevilen biri değildir ve pek az arkadaşı vardır. Bu yüzden sınıfın erkeklerce popüler kızlarından olan Gonca bir gün ona yaklaşıp konuştuğu zaman çok şaşırır… Gonca, Goth kültürünün etkisinde kalmış ve çok sık erkek arkadaş değiştiren bir kızdır, çok güzel değildir ama albenili davranışları yüzünden sınıfın erkek öğrencileri arasında sevilir bir konumdadır. Daha önce neredeyse hiç sohbet etmedikleri için Özgür ile konuşması, Özgür’ün garibine gitmiştir…
Gonca alnına düşen bir bukle saçı üfleyip düzelterek: “Na’ber Özgür? Nasılsın?” diye konuşmaya girer.
Özgür, şaşkınca: “Ne olsun Gonca. Hayırdır?”
Gonca gülümser bir eda ile: “Yaa, biz arkadaşlarla bir parti yapacağız da, sen de gelmek ister misin diye sormak istemiştim?”
Özgür daha çok şaşırarak: “Parti mi? Ben mi? Olur… Tabii nerede olacak ki?”
Özgür’ün ilgilendiğini fark eden Gonca daha şevkle konuşmaya başlar: “Bizim oradaki mezarlık var ya hani… Orada gece toplanacağız, şarap falan içeceğiz. Sen de gelirsen süper olur.”
Özgür partinin gerçekleşeceği yere şaşırmakla beraber böyle bir daveti geri çeviremeyeceğinin de farkındaydı: “Tamam canım, elbette gelirim.”
Gonca oltasına bir balık vurmuş bir balıkçı edasıyla gülümsedi: “Tamam o zaman Cuma akşamı, saat 21.30’da mezarlığın arka girişinde buluşuruz hani bekçi kulübesinden uzak olan. Birkaç şişe şarap alırsan harika olur.”
Özgür heyecanlanarak: “Tamam, Cuma 21.30 ve birkaç şişe şarap.”
Gonca sevecen bir şekilde gülümsedi: “Anlaştık o zaman. Hadi görüşürüz.”
Özgür bu garip davetin ne anlama geldiğini tabii ki bilmiyordu ve öğrendiği zaman da birçok şey için çok geç olacaktı…
Bölüm 2: “Mezarlık”
Özgür, Cuma akşamı saat 21.15’te sözleşilen saatten erken bir şekilde mezarlığın arka kapısında belirir sırt çantasına sıkı bir şekilde sığdırdığı dört şişe şarap vardır çünkü yeni arkadaşlarının gözüne girmek istiyordur. Girişte bir süre bekledikten sonra yanlarında Gonca ile birlikte Haydar, Murat ve Selin gelirler. Özgür bu dörtlüyü bir arada gördüğü zaman sanki üzerine kaynar sular boşalır. Bu dörtlü okulun “Satanist” dörtlüsü olarak bilinirler. Murat ve Haydar çok kavgacıdırlar, Selin ise Gonca gibi kendi sınıfının erkekleri arasında pek bir popülerdir. Özgür bu ekibi gördüğü anda başına bir şeylerin geleceğini fark etmişti ama kaçabilmek için çok geç kalmıştı…
Gonca: “Naber Özgür? Mezarlık gece saatinde çok heyecanlı di mi?”
Özgür biraz rahatsız bir şekilde: “E… Evet… Çok…” diye cevap verir.
Murat ve Haydar, Özgür’ü aralarına alırlar ve hep beraber yürümeye başlarlar. Murat heyecanlı bir şekilde konuşur: “Dostum çok eğlenecez, biz hep burada takılıp içiyoruz biliyor musun? Geçen sefer neden seni de çağırmadığımızı düşündük. Bak şimdi aramızdasın.”
Özgür tırsmış bir şekilde: “Çok iyi etmişsiniz, hep beraber içer, eğleniriz işte.”
Beş kafadar mezarlığın yoldan uzak, daha sessiz bir kısmına geldikleri zaman çantalardan şişeler çıktı, biralar ve şaraplar açıldı. Sıkı bir sohbet dönerken içkiler içilmeye başlandı. Özgür çok fazla alkol almaya alışık olmadığı için arkadaşlarının süratine yetişemiyordu. Bir Gonca “Şerefe!” diye şişesini kaldırıyordu, bir Murat…
Özgür çok hızlı bir şekilde sarhoş olmaya başlamıştı ve başına geleceklerin farkında bile değildi çünkü içki arkadaşları pek az içip, Özgür’e bol bol içiriyorlardı. Özgür birinci saatin sonunda aşırı alkol aldığından dolayı önce çok fena bir şekilde kustu ve sonra da sızdı. Murat ve Haydar onu sessiz bir şekilde kaldırarak genişçe bir mezarın üzerine yatırdılar. Özgür çevresinde neler olduğunun bile farkına varamayacak bir şekilde sızmıştı.
Özgür’ün sözde arkadaşları ona şöyle bir baktılar ve kahkahalar atarak çantalarının içerisindeki cübbeleri ve korkunç maskeleri yüzlerine geçirdiler. Gonca çantasından şarjlı bir CD çalar çıkarttı ve içinde mistik müzikler olan bir diski onun içine taktı. Çok hızlı bir şekilde hazırlıklar bitti. Özgür, onların dördüncü kurbanıydı ve onu da diğer arkadaşlarını korkuttukları gibi çok fena korkutacaklardı. Kendi aralarında kıs kıs gülüyorlardı ve Özgür’ün biraz kendisine gelmesini bekliyorlardı. Okulda kendilerine “Satanist” dörtlü denmesinin sebebi arkadaşlarına sürekli yaptıkları bu şakaydı… Genellikle sosyal olmayan ve kızların pek konuşmadıkları erkekleri seçerlerdi ve Özgür onların son hedefleriydi.
Tabii yerde sızmış bir şekilde yatmakta olan Özgür’ün bunlardan hiçbir şekilde haberi bile yoktu. Sızmıştı ve çevresinde olanlardan neredeyse hiç haberi yoktu…
Bölüm 3: “Ruhlar Alemi”
Özgür önce çok derin bir mide bulantısı hisseder, yavaş yavaş bilinci yerine gelir ama vücudu o kadar rahatsız bir durumdadır ki gözlerini açmadan rahatlamaya çalışır, aldığı alkolün de yardımıyla içine döner, daha derine ve daha derine iner. Sonra adeta bir rahatlama hissi gelir, sanki havada yüzüyordur, üzerindeki bütün ağırlıklardan ve bütün sorunlardan sıyrılmıştır. Gözleri kapalıdır ve çevresinde olanların farkında değildir. Çevreden uğultular şeklinde sesler geliyordur… Bunların çevresindeki mezarlarda yerleşmiş olan ruhlar olduğuna kanaat getirir. Bundan dolayı biraz korkmasına rağmen bunu çok doğal bir şekilde kabullenir ve gözlerini açmadan sesi en yakından gelen ruhlardan birine doğru süzülür havada.
Tüylerini ürperten ses: “Neden buradasın… sın… sın… sın…”
Özgür oldukça korkmuş bir şekilde düşünmeden konuşur: “Size yardım etmeye geldim. Ruhlarınız karmaşa içinde. Eğer bana izin verirseniz hepinize yardım edebilirim, ama… Birer birer…”
Sesler kendi aralarında fısıldaşırlar, çıkardıkları sesler kara tahtaya sürtünen tebeşir sesi kadar rahatsız edicidir. Ama Özgür buna direnir ve sabırla bekler. Gözlerini aralamaya cesaret edememektedir. Eğer gözlerini açarsa bir daha kendi dünyasına geri dönemeyeceğine dair bir düşünceye kapılır. Gözlerini daha bir sıkı bir şekilde yumar. Özgür’e sanki saatlermiş gibi gelen bir süre geçer. Sesler sanki hala kendi aralarında tartışıyor gibilerdir. ,
Sonra ilk duyduğu sesi tekrar duyar: “Tamam, buradan çıkmana yardımcı olacağız… ız… ız… Sen de bizim eve gitmemize yardımcı olacaksın… sın… sın…”
Özgür tekrar düşünmeden onaylar: “Tamam! Anlaştık!”
Sanki bir koro insanın düzenli bir şekilde çığlık atmasından oluşmuş keskin ve tiz bir ses çıkar ve Özgür korkudan irkilir ve neredeyse gözlerini açar. Çığlığın sesi azalır. Yaşadığı sürreel tecrübelere anlam verememesine rağmen gözlerini sıkıca yumarak her şeye göğüs gerer. Özgür sanki bir duvarla karşılaşır vücudunda bir baskı hisseder ama duvara doğru ilerlemeye devam eder. Kendinin sanki bir plasentayı yırttığını hisseder ve bir anda bütün hislerine kavuşur…
Özgürün mide bulantısı, sırt kaslarındaki rahatsızlık, baş dönmesi ve bütün sorunları bir anda aklına gelirmişçesine onu vurur. Çok garip bir düşme hissi ile başını sertçe bir yere vurur ve bilincini tamamen yitirir…
Bölüm 4: “Uyanış”
Haydar maskesini takarken kıs kıs gülüyordu, gözleri teybi yerleştirmesi gereken Gonca’yı süzdü, Gonca’’nın kalçalarına takılarak bir süre onu izledi. Belki bu şakadan sonra Gonca’ya açılabilirim diye düşündü. Murat ve Selin’in de maskelerini takıp cübbelerini giydiklerini gördü. Bu küçük şaka ekibinin lideri kendisiydi, hiç biri onun söylediklerinin dışına çıkmazdı.
Gonca’ya seslendi: “Neden bu salağı seçtin güzelim?”
Gonca pis pis sırıtarak cevap verdi: “Bu bizim sınıfın arkasında oturan ve hiç sosyal olmayan mal bir çocuk. Baktım hiçbir kızla konuşmuyor ben de olta attım. Hemen de yedi salak…” Gonca, Haydar’ın kendisinden çok fena hoşlandığını biliyordu ama o leş kokulu gudubet sadece şaka yaptıkları zamanlarda katlanılabilir birisiydi onun için. Belki bir süre daha ona istediklerini yaptırmak için katlanabilirdi ama bu sonsuza kadar olmayacaktı
Gonca alnına düşen bukleyi üfleyerek düzelttikten sonra: “Özgür çok yalnız ve ezik bir tip. Başına gelecekleri hak ediyor.”
Murat kahkahayla sözü aldı: “Olm bu seferki sence altına eder mi geçen seferki gibi lan?”dedi ve düşüncelere daldı. İlk olarak bu şakayı kendisinin üzerinde denedikleri için ve korkudan altını doldurduğu için bu konuda çok dertliydi, her şaka yaptıkları insanın altına etmesi ona derin bir zevk veriyordu.
Selin ve Gonca bir ağızdan: “Korkudan altına yapacak kesin!” dediler ve sonra gülerek birbirlerine baktılar.
Selin çantasından bir fotoğraf makinası çıkarttı ve resim çekmek için hazırlandı. Selin sessiz bir kızdı, burada olmasının tek sebebi Haydar’a duyduğu takıntılı aşktı ama onun da Gonca’ya aşık olduğunu biliyordu ve onların baş başa kalmasını istemiyordu… Fotoğraf makinasını ayarladı ve sonra Özgür’den gelen seslerle irkildi…
Özgür, yerden nazik bir şekilde yükseldi, iki elini yanlarına doğru açtı, gözleri hala kapalıyken şu sözleri etti: “Size yardım etmeye geldim. Ruhlarınız karmaşa içinde. Eğer bana izin verirseniz hepinize yardım edebilirim, ama… Birer birer…”
Bunlar ağzından dökülürken yerlerinde felç geçirmişçesine titreyerek çakılı kalmışlardı…
Cesaretini zorlukla toplayan Murat titreyerek konuştu: “Abi bırak gidelim! Bunu bir daha kimseye yapmayacağız, sana söz veriyoruz! Allah çarpsın bir daha kimseye bu şakayı yapmayacağız” Murat bu sözleri ederken pantolonunu doldurmaktadır. Diğerleri de bir ağızdan onu desteklerler.
Özgür gözlerini açmadan: “Tamam! Anlaştık!” diye cevap verir.
Heyecanlanan dört kafadar koşarak olay yerinden uzaklaşırlar. Bir daha asla bu şakayı birisine yapmayacaklarına yemin ederler ve bundan asla bir daha kimseye bahsetmezler…
Son
Özgür kendine geldiği zaman çevresinde kimse yoktur. Durumu garipser ama zaten çok parlak bir zekâya sahip olmadığı için üzerinde de çok durmaz. Aklında sadece bir şey vardır. Artık ruhları görebilip onlarla iletişime geçebilmektedir. O gece geçirdiği uyanış onun gelecekte ruhlar âlemiyle insanların dünyası arasındaki bağı oluşturacaktır. Özgür bir daha gözlerini hiç açmaz gerçek dünyaya. Ruhlar âleminde kapattığı gözleri, bir daha asla açılmayacak bir şekilde kapanmışlardır.
Mehmet Ortaç
Anadolu Hikaye Anlatıcısı
Çok güzel olmuş Mortaç abi ellerine sağlık devamını bekliyoruz :)