AYBABTUİncelemeler

The Invincible İncelemesi – Kitap Uyarlaması Böyle Olur

Stanislaw Lem‘in Yenilmez romanından uyarlanan The Invincible yazarın hem dünyasının hem de anlatım tarzının hakkını vermiş. Eski CDPR çalışanlarının yaptığı bu oyunu özellikle bilimkurgucular kaçırmamalı.

Oyunun hikayesi kitabınkinden farklı. Yani birebir uyarlama beklemeyin. Benim tavsiyemi isterseniz önce kitabı okuyup sonra kendinizi oyunun kollarına bırakın. Zira her ikisi de son derece akıcı. Siz ne olup bittiğini anlayamadan sizi Regis III’e kadar sürükleyecekler. Yeter ki gözünüz bilimsel jargondan korkmasın.

Hem sürüklendiğiniz bu yeni gezegende büyüleneceksiniz. Kitapta betimlenen manzaraları oyunda görmek de tüylerinizi diken diken edecek. Kitabı okumuş bir şekilde ayak bastıysanız bu gezegene, yürüyüş simülasyonu türündeki bu oyunda her adımınızı son adımınızmışçasına bir gerginlikle atacaksınız.

The Invincible görsel açıdan çok hoş. Daha doğrusu Regis III öyle. Fakat oyunun sanat tarzı da övgüyü hak ediyor. 50’ler ve 60’lar bilimkurgularında gördüğümüz kocaman makineler uzay yolculuğu hikayesiyle buluşuyor. Retro-fütüristik, atompunk türünde bir hikayeye ortak oluyoruz. Ayırca oyunda şimdiye dek neler oldu diye hatırlamak istersek de oyunda olanları ajanda formatında değil, çizgi roman formatında okuyoruz. Mis mis!

Özetle birkaç bilimsel jargon, üç beş elementin adı ve birkaç kayaç türü hakkında konuşma dinlemek size çok zor gelmeyecekse Yenilmez romanını da, The Invincible oyununu da size tavsiye ederim. Zira hem kitap hem de oyun Regis III üzerinde araştırma yapan bilim insanlarının gözünden anlatıyor hikayeyi. Yani bilimkurgunun özellikle bilim yanı ağır basıyor. Bu yüzden bilimkurgucular mest olacaklar. Fakat cesur adımlarla bu bilim yığınının üstüne basıp hikayenin kalanına doğru ilerlerseniz “bilimkurgucu” olmasanız da bu maceradan keyif alabilirsiniz.

Sürprizleri bozmadan, biraz daha detaylı anlatayım isterseniz size oyunu.

The Invincible ve Yenilmez Ne Hakkında?

Regis III.

İnsanlık uzay yolculuğunda ustalaşmış ve artık farklı güneş sistemlerinde keşif yapmanın sıradan olduğu günlere ulaşmışız. Uzak bir sistemi incelemekte olan bir grup bilim insanı, uzay araştırma şirketince Regis III’e gönderiliyor. Biz de hem kitapta hem de oyunda bu gezegeni araştıran, ona anlam vermeye çalışan bilim insanlarının hikayesini okuyoruz.

Neden anlam vermeye çalışıyoruz?

Çünkü bu gezegende hayat olmalıydı. Gezegenin atmosferi, suyun varlığı ve sıcaklık koşulları dahil tüm parametreler bu gezegende yaşamın olması gerektiğini söylüyor. Üstelik denizlerde canlılar da yaşıyor. Fakat sözkonusu kara olduğunda bir bakteri bile hayatta kalamamış Regis III’te. Bu neredeyse imkansız bir olay. Zira bilim insanları astronot kıyafetleri dahi olmadan hayatta kalabiliyor burada. Diğer canlılar neden kalamasın ki?

Hem kitap hem de oyun bunun yanıtını aramayı konu alıyor. Yanıtı kitapta öğrendiyseniz oyunu oynamak zavallı karakteriniz Doktor Yasna’nın bunu nasıl öğreneceğini merak ederek geçiyor.

The Invincible – Kimler Beğenir?

Firewatch hayranlarının The Invincible’ı beğeneceğini tahmin ediyorum. Zira oynanış açısından çok büyük benzerlik var aralarında. Oyunun büyük kısmında radyo aracılığıyla bizi Regis III’e getiren uzay gemisinin pilotuyla konuşuyoruz. Bu konuşmalar çoğu zaman yaşadıklarımıza verdiğimiz tepkileri ve karşı tarafı bilgilendirmeyi içeriyor. Ancak zaman zaman kafa dağıtmak için öylesine hoşbeş ettiğimiz, felsefeden ya da teknolojiden bahsettiğimiz de olabiliyor.

Hikaye ağırlıklı, yarattığı atmosferle öne çıkan oyunları sevenlerin ilgisini çekecektir. Özellikle hikaye anlatımında şunu övmek istiyorum. Etrafta incelediğimiz detayları karakterin algısına göre inceliyoruz. Yani bir mağaranın üzerine mouse’la geldiğimizde “Mağara” yerine “Çok karanlık…” yazabiliyor. Ben bu yanını beğendim oyunun.

Hard bilimkurgu dediğimiz, bilimsel yönü kuvvetli olan ve işin eğlencesinden ziyade mantığına odaklanan kurguları sevenler oyuna bayılacaktır.

Oyunu bir kez oynayıp rafa kaldırmayanlar The Invincible’ı daha da çok beğenebilir. Zira aldığımız kararlar oynarken bize bunu hiç hissettirmeyecek kadar küçük görünse de tekrar oynandığında fark edileceği üzere bizi birçok farklı sona ulaştırabiliyor. Bunu fark etmek oyundan alacağınız zevki arttıracaktır.

Yenilmez’i okuyup beğenmiş olanlar zaten The Invincible’a hayran kalacak. Okumamış olanlar da kitabı merak edecektir. Oyun kitaptakinden farklı bir hikaye anlattığı için sevdiğiniz bir oyunun kitabı çıkmış gibi hissedebilirsiniz.

The Invincible – Kimler Beğenmeyebilir?

Oynadığı oyunlarda aksiyon ve adrenalin bekleyen okurlarımız The Invincible’ı beğenmeyebilir. Her ne kadar adrenalini hak eden bir hikaye anlatıyor olsa da…

“Ya ne metanı, ne metali, ne mantarı Allah aşkına?” diyerek bilim jargonu sebebiyle oyundan soğuyabilecek okurlarımızı memnun etmeyebilir.

Oynadığı ve etkileşime geçtiği karakterlerin derin olmasını bekleyen okurlarımız The Invincible’ı beğenmeyebilir. Zira bu oyun karakterler hakkında olmadığı gibi çoğu rol yapma oyununa kıyasla sığ kişilikler sunuyor. Ama oyunun türü RPG de değil zaten! The Invincible’ın odağındaki şey Regis III ve onun insanlıkla olan sınavı.

“Ya tamam, atmosfer falan iyi hoş da sıkıldım yahu!” diyebilecek sabırsız okurlarımıza göre olmayabilir bu oyun. Zira zaman zaman Regis III bizi uzak mesafelere gönderiyor. Bu yolculuk sırasında da sadece dağ, taş, kaya falan görüyoruz. Her ne kadar bu dağ, taş ve kayalar güzel görünüyor olsa da kocaman bomboş bir gezegene ilgisini kısa sürede yitirebilecek oyuncular muhakkak olacaktır.

Fiyatını yüksek bulanlar beğenmeyebilir ki ekonomimizin şahlanmaya doyamadığı bu yıllarda Regis III bile bizi kıskanırken, bu oyunun fiyatı hemen herkese çok gelecektir. Umarım Game Pass’e gelir ya da hakikaten iyi bir indirime girer de…

Eleştirilesi Yanlarını da Eleştirmeden Geçmeyelim

The Invincible’da her şey muhteşem değil tabii ki.

O nasıl bir araba sürüş açısı öyle? The Invincible bize birkaç sahnede araç sürme imkanı veriyor. Fakat kameramızın açısı aracın o kadar içinde ve tavana yakın bir noktasında ki… Dışarıda ne olup bittiğini göremeden sürüyoruz. “Umarım bir kayaya çarpıp ölmem” diye diye gidiyoruz. Kimse mi araç sürerken bundan şikayet etmemiş test aşamasında?

Bazen görevde kayboluyoruz ve hiç beklemediğimiz yerde tıkanıp kalabiliyoruz. Çünkü oyunda ne yapmamız gerektiği her zaman açıkça yazmıyor. Oyunu geliştiren kişilerin aklında belli bir aksiyon sırası var. Ancak siz bir adımı atlayıp bir sonraki adıma devam ederseniz oyun ilerlemenize izin vermiyor. Kocaman, bomboş bir gezegende kapana kısılmış hissedebiliyorsunuz.

Haritaların tasarımı kullanışsız. Hikaye açısından ve hikayenin başında harita sistemi gayet güzel. Ancak oyunda ilerledikçe haritalara bakarak nerede olduğumuzu ve nereye gideceğimizi anlamak çok zor bir hal alıyor.

Keşfe çıkmak ne işime yaradı? Bazen oyun bize biraz vakit harcayarak inceleyebileceğimiz, keşfedebileceğimiz opsiyonel mekanlar gösteriyor. Ancak o bölgeleri keşfe çıkmak çoğu zaman bize bir şey kazandırmıyor. Ne yeni bir bilgi ediniyoruz, ne de orayı keşfederken keyif alıyoruz.

Yürüyemiyorum! Hareket açısından ne yazık ki çok zayıf The Invincible. Hem ana karakterimiz çok yavaş yürüyor hem de zıplayamıyor. Zıplamak ve tırmanmak gibi hareketlerde bizi özgür bırakmıyor.

Sonuç Olarak

Yenilmez romanını okuyup seven okurlarımıza The Invincible’ı kesinlikle tavsiye ediyorum.

Diğer okurlarımız ise ne yazık ki kendileri karar vermek zorunda. Bu oyun size göre mi? Gizem ve bilimkurguyu buluşturan bir oyun, düşük tempolu olsa da ilginizi çeker mi?

Bana sorarsanız, ben oyundan çok memnun kaldım. Zira kitabı da çok beğenmiştim. Romandaki hikayeyi oyunun hikayesiyle nasıl zenginleştirdikleri de hoşuma gitti. Kitabı mahvetmişler gibi hissetmedim. Özellikle de oyunun açılış sahnesini çok ilgi çekici buldum. Öte yandan ben yavaş tempolu oyunlardan ve tekrara düşen oynanışlardan sıkılan biri değilimdir. Keşif yapmaktan ve koleksiyon toplamaktan hoşlanırım. Ne yazık ki o açılardan pek tatmin etmedi The Invincible beni.

Sizler de The Invincible’ı oynadıysanız yorumlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

FRPNET Puanı

Hikaye - 8.5
Grafikler - 9
Oynanış - 7.5
Seslendirme - 9

8.5

Yenilmez romanını sevenler oyuna bayılacaktır!

Puanlamayı bilimkurgu seven ve Yenilmez'i de çok memnun kalarak okumuş biri olarak yaptım. Bu puanın farklı oyuncuların gözünde daha düşük olabileceğini de zaten yazıda açıklamıştım.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Romanı geçen hafta okudum. Oyununun yapıldığı hakkında en ufak bir bilgim bile yoktu, bu haberi görünce öğrendim. Hemen Steam META bölgesi geçişi yapmadan alıyorum.

  2. E, harika denk gelmiş öyleyse. Sevindim bu vesileyle sizi oyundan haberdar edebilmiş olmamıza. Umarım keyifle oynar, yorumlarınızı da bizimle paylaşırsınız. Sevgiler,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.