Yazıyoor! Yazıyoor! Ankh-Morpork Yanıyor! – Gerçek İncelemesi
Terry Pratchett Gerçek romanında Ankh-Morpork’u ve Diskdünya’yı gazetecilik kavramıyla tanıştırıyor. Haberciler ve okurları ile dalga geçen roman “laf meclisten dışarı” dese de biz Frpnet yazarları olarak biraz üstümüze alındık.
Öncelikle Ankh-Morpork’un gerçekten de yanmadığını söyleyeyim. En azından bu romanda değil. Ya da en azından tamamı değil. Bir kısmı yanıyor ama tabii ki. Zaten Ankh-Morpork genelde yanıyor. Haşereler ve artan nüfusun önüne geçmek için yangın düzenli aralıklarla uygulanması gereken bir tedbir aslında.
Fakat bu kez Golem itfaiye güçleri olaya anında müdahale etti. Yangın küçük bir alanla sınırlı kaldı. Yine de gerçekten bir yangın vardı Ankh-Morpork’ta. O yüzden ilgi çekmek için çok da gerçek olmayan bir başlık atmış sayılmam. Teessüf ederim!
Delidolu Yayınları‘nın 2021 yılında çıkardığı son Diskdünya romanı Gerçek oldu. Terry Pratchett bu kez de habercilik kavramını alıp yerden yere vurdu. Hem övdü, hem gömdü. Ben de okurken hem utandım hem de kahkahalar attım.
Sanayi Devrimi Romanları’nın ilki olan Hareketli Resimler romanını bu ayın başında incelemiştik. İncelemeyi buradan okuyabilirsiniz. İkinci Sanayi Devrimi olan Gerçek, Hareketli Resimler’den tanıdığımız birçok yan karakteri içeriyor. Yani onları görünce mutlu olmak için önce Hareketli Resimler okuyabilirsiniz. Fakat Gerçek’i okumak için daha önce bir Diskdünya romanı okumuş olmanıza gerek yok aslında. Hatta Gerçek, Diskdünya ile tanışmak için harika bir roman olabilir.
Terry Pratchett’a Göre Haber Nedir?
Bir şeyin gazetede yazılabilmesi için haber değeri taşıması gerekir. Öte yandan gazetede yazılan herhangi bir şey de tanımı gereği haberdir. Peki mesela simyacılar loncasının yine patlamış olması haber değeri taşır mı? Ya da çiftçilerin yetiştirdiği komik şekilli sebzeler? İşte bunlar zor sorular.
Zor bir meslek habercilik. İşin sırrı kimsenin yazmanızı istemediği şeyler yazmaktır. Öte yandan gazetenizin okunabilmesi için herkesin yazmanızı istediği şeylere de yer vermelisiniz. Fakat halkın gözdesi daima herkesin bildiği şeyleri haber yapmanızdır.
Habercilik bir yazarın asla bitmeyen iş yüküdür. O gözle bakarsanız hayatın her anı haber değeri taşıyan olaylarla doludur. Yazdıklarınız bugüne damgasını vurmuş olabilir. Ancak haberlerinizin 1 hafta sonra değeri atık kağıtları kirleten mürekkep olmaktan öteye geçemez. Baskı makinesi daima açtır. Bu yüzden her gün onu birkaç günlüğüne doyuracak kelimeler bulmanız gerekir.
Gerçek ve Ahmet Mithat Efendi
Terry Pratchett bu romanında gazete, habercilik ve gerçeklik kavramını sorguluyor. Bence bunu yaparken de en iyi Diskdünya romanlarından birini yazmış oluyor. Romanda hem Diskdünya’nın önemli karakterleri (Ataerk, Ölüm ve Görünmez Üniversite sakinleri gibi) hem de Sanayi Devrimi’nin yan karakterleri (Dibbler, Rektör, Kaya ve Gaspode gibi) yeniden karşımıza çıkıyor. Ancak tabii ki bir sürü yeni karakterle de tanışıyoruz.
Romanın gazetecilik konusunda söyledikleri Türk edebiyatından Ahmet Mithat Efendi’yi anımsatıyor. Ahmet Mithat Efendi Tanzimat dönemi yazarlarından en çok eser veren ve en çok okunan yazar olarak edebiyata geçmiş. Hatta lakabı Yazı Makinesi. Fakat onu ünlü yapan romanlarının kalitesi değil, Tercüman-ı Hakikat gazetesi. Yazar, boş zamanlarında mahalle aralarında ve pazarlarda gezerek o dönemin dedikodularını öğrenir ve haberleştirirmiş. Okuma yazma bilen İstanbullu sosyete hanımları da son dedikoduları duymak, kendileri hakkında söylenenleri öğrenmek ve hatta kitaplarda yer alan yemek tariflerine göz atmak için okurlarmış Ahmet Mithat’ın yazılarını.
Gerçek’in konu aldığı Ankh-Morpork Times da yola Ankh-Morpork’un dedikodularını yazıp okur sayısı arttırarak çıkıyor. Ankh-Morpork Times’da ünlü bir söz var: “İsim gazete sattırır.” Haberde ne kadar çok isim kullanırsanız ismini kullandıklarınız ve onları tanıyanlar gazetelerinizi alacaktır. Yani Pratchett 2000’de yazdığı romanında dalga geçerek anlattığı taktiği 1870’de Ahmet Mithat Efendi kullanıyormuş gerçekten de.
Bay İğne & Bay Lale – Neil Gaiman Etkisi mi?
Bu romanda biri kısa boylu, ince yapılı ve çok tehlikeli olan; diğeri ise iri yarı, zeka açısından biraz geri ve harbiden çok tehlikeli olan iki kiralık katil var. Terry Pratchett ile Neil Gaiman‘ın beraber çalışmaktan keyif alan yazarlar olduğunu biliyorsunuzdur. Hatta Gaiman, bir Pratchett hayranıdır. Ancak Gaiman’ın en başarılı romanı diyebileceğim Yokyer‘i okuyan okurlarımız Bay İğne ve Bay Lale tiplemesine çok benzeyen Bay Vandemar ve Bay Croup‘u görünce benim gibi kimin kimden esinlendiğini merak edebilir.
Romanların çıkış tarihlerini karşılaştırdığımız zaman 1996’da çıkan Yokyer’in 2000’de çıkan Gerçek’i etkilemiş olabileceğini görüyoruz. Fakat Neil Gaiman’ın bir hayranına Twitter üzerinden verdiği cevap böyle bir esinlenmenin söz konusu olmadığı yönünde mesaj veriyor. Bu ikili tiplemesinin edebiyatta ve sinemada yaygın olarak kullanıldığını söylüyor. Bundan da kimin kimden esinlendiğini net bir şekilde ortaya koyamayacağımız anlamı çıkıyor. Zaten 2006’da çıkan ve bir başka muhteşem fantastik roman serisi olan Kadim Kanunlar üçlemesinde de Joe Abercrombie Pratisyen Buz ve Pratisyen Severard ikilisini kullanıyordu. Bu arada üçünün (Gerçek, Yokyer, Kadim Kanunlar) de muhteşem fantastik romanlar olduğunu tekrar vurgulayayım.
Fakat Yokyer ile Gerçek arasındaki benzerlik Bay İğne ve Bay Lale ile sınırlı değil. Gerçek’te de lağımlardan ve çöplerden buldukları hazinelerle zengin olan bir karakter var. Yani benim iddiam Pratchett’ın da Yokyer’i çok sevdiği ve ondan esinlendiği yönünde. Keşke yazar aramızdan ayrılmadan önce biri ona bu konudaki görüşünü sorsaymış.
Siz Pratchett’ın Yokyer konusundaki görüşlerini anlatan bir kaynağa denk gelirseniz bizimle paylaşabilir misiniz?
Ankh-Morpork Times ile Günümüz Gazetelerinin Ortak Haberleri
Son kaç yılın en soğuk kışı? Bu tüm gazetelerin zaman zaman sormaktan keyif aldıkları bir sorudur. Gariptir ki cevabı da halk daima öğrenmek ister. Ankh-Morpork’un ilk haberlerinden biri de Diskdünya’nın son kaç yılın en soğuk kışını yaşadığı oluyor.
(…) William not defterini çıkarıp yazdı: “golf tplarından byk dolu tneleri?” Ve ne olur ne olmaz diye, bir tanesini bir golf topuyla karşılaştırmayı aklına yazdı. İçindeki bir parça, okurlarının suçlu siyasetçiler hakkında fazla rahat bir yaklaşıma ama hava durumunun hacmi konusunda çok keskin bir titizliğe sahip olduğunu anlamaya başlamıştı.
Sadece gazetecilik ve okurların tavrı açısından değil, hukuk açısından da çok tanıdık olaylara yer veriyor Gerçek.
Altı yüz sene önceki bir davaya dayalı. Söz konusu davada savunma makamı, kurbanın göle gerçekten itilmiş olsa da cepleri balıkla dolu olarak sudan çıktığını ve dolayısıyla, olaydan net bir şekilde kazanç sağladığını öne sürmüştü.
Denetim açısından da tabii.
Kayağantaş, uzak bir dağın kar sınırının üzerinde bir yerde doğmuş ve beş yaşına kadar tek bir insan bile görmemiş olmasına rağmen, çatlaklarla kaplı başından yerde sürünen ayaklarına dek tam bir bekçiydi. O yüzden, bir bekçi gibi tepki verdi:
“Yasak. İzin yok.”
William defterini çıkardı ve kurşun kalemini hazır etti. “Peki neden yasak olduğunu okurlarıma açıklayabilir misin?”
Kayağantaş bir parça endişeyle etrafına bakındı. “Nerde ki onlar?”
“Hayır yani… söylediklerini yazacağım ben.”
Temel bekçi tavrı Kayağantaş’ın imdadına yetişti yine.
“Bu da yasak” dedi.
Özetle: Tüm Okurlarımıza Tavsiye Ediyoruz
Gerçek’in bu yıl çıkan en keyifli fantastik romanlardan biri olduğunu söyleyelim. Ki bu iddialı bir cümle çünkü bu yıl birçok kaliteli fantastik romana kavuştuk. Terry Pratchett romanları açısından da dolu dolu bir yıldı hem de. Buna rağmen Gerçek’i tüm okurlarımıza kesinlikle tavsiye ediyorum. Diskdünya’ya başlamak için bu romanı seçenlerin de pişman olacaklarını hiç sanmıyorum.
Yazıda ana hikayeye ve karakterlere dair mümkün olduğunca spoiler vermemeye çalıştım. Dolayısıyla çok daha geniş bir açıdan incelemiş olduk. Kitabı okuduysanız ve detaylı bir inceleme ve tartışma bekleyerek yazıya geldiyseniz sizi yorumlara ya da Discord kanalımıza bekliyorum. Terry Pratchett konuşmak her Diskdünya hayranının hoşuna gider.
İncelemeyi Terry Pratchett’ın üslubunu çok güzel yansıtan son bir alıntıyla noktalayalım.
Bardaklar
Dünyada iki tür insan olduğu söylenir: Yarı dolu bir bardakla karşılaştıklarında “bardağın yarısı dolu” diyenler ile “bardağın yarısı boş” diyenler.
Oysa, dünya aslında bambaşka insanlara aittir: Bardağa bakıp “Bu bardağa ne olmuş ya? Pardon, affedersiniz! Bu benim bardağım mı? Yo, hiç sanmıyorum! Benim bardağım doluydu çünkü! Üstelik bundan daha büyük bir bardaktı!” diyenlere.
Barın öteki ucunda ise diğer insanlar vardır: bardağı kırık olanlar, bardağı (genelde daha büyük bir bardak talep edenler tarafından) dikkatsizce devrilmiş olanlar, kalabalığın arkasında kalıp barmenin dikkatini çekemediklerinden hiç bardağı olmayanlar…
William, bardaksızlardan biriydi.