Wayward Manor İncelemesi
Hikayesini Neil Gaiman’ın yazdığı Wayward Manor oyunu geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı.
İşin içinde Neil Gaiman olunca beklentiler yükseldi, pek çok fantastik kurgu okuru oyunu heyecanla bekledi. Biz de oynadık ve kısaca inceledik.
Önce oyunun hikayesinden bahsedelim;
Bilindiği üzere oyunun hikayesini Neil Gaiman yazmış. Wayward Manor, 1920’li yılları andıran bir atmosferde, görkemli bir malikanede geçiyor. Bu malikane bir dönem size aitmiş ancak siz öldükten sonra malikanenin sahipleri de değişmiş. Siz de bu durumu içinize sindiremeyen bir hayalet olarak malikanede takılıyorsunuz. Amacınız ise eve yeni yerleşen insanları korkutup malikaneyi terketmelerini sağlamak.
Buraya kadar her şey eğlenceli. Kendinizi bir hayalet olarak görüp etrafta dolaşarak insanları korkutacağınızı düşünebilirsiniz fakat olay maalesef öyle değil. Bizler sadece renkli bir fare imlecini yönlendiriyoruz. Oyunun her bölümü, malikenin farklı bir odası. Biz de bu bölümlerde, odaya yerleştirilmiş eşyaları hareket ettirerek ve bazı eşyaları o odada bulunan kişinin üzerine düşürerek ona zarar veriyoruz ve o kişinin odadan kaçmasını sağlıyoruz.
Odalarda bir sürü eşya var. Biz bunların bazıları ile etkileşime girebiliyoruz. Mesela toplamda 6 defa o odadaki insana zarar vermemiz gerekiyorsa ilk zarar verene kadar sınırlı eşya varken sonrasında yavaş yavaş başka eşyalar da aktif hale geliyor. Aktif hale gelen eşyalarla da artık etkileşime geçebiliyoruz.
Örnek vermek gerekirse, ilk başta odanın tepesinde duran cam şişe ile etkileşime geçebiliyoruz. Bu cam şişeyi odadaki kişinin kafasına atmaya çalışıyoruz. Bunun için de o kişi şişenin altında durduğunda şişeye tıklamamız gerekiyor. Böylece şişe, o kişinin kafasına düşüyor. Bu durumdan sonra odadaki başka eşyalarla da etkileşime girebiliyoruz. Mesela hareket eden zırhlar, fare kapanları, ayaklı vestiyerler vs.
Grafiklerin canlılığı ve bir yandan da o karanlık atmosfer oyuna güzel bir şekilde yedirilmiş ancak bu durum, grafiklerin iyi olduğu anlamına gelmiyor. Grafikler günümüz oyunları ile kıyaslandığında biraz eski ve basit duruyor. Yine de çizimler eğlenceli olmuş.
Oynanabilirlik oldukça basit. Sadece fare imleci ile etraftaki eşyalara tıklıyorsunuz. Bazen ne yaptığınızı bilmeden tıkladığınız da olmuyor değil hani. Zaten bir bölümü oynamak 5-10 dakika arasında sürüyor. Bu nedenle oyunu arada sırada açıp kafa dağıtmak için oynamak daha zevkli. Çünkü bir yerden sonra bölümler kendisini tekrar etmeye başlıyor.
Bu arada yukarıda Neil Gaiman’dan bahsettik, hatta oyun da Neil Gaiman oyunu diye lanse edildi ancak Neil Gaiman bu oyunun neresine el atmış anlayamadım doğrusu. İlk başta, “Böyle bir malikane yapsak, içine bir hayalet koysak,” deyip gitti mi acaba? Çünkü hikaye anlamında pek de bir şeyle karşılaşamıyorsunuz.
Eğer ki vakit geçirmek için bir oyun arıyorsanız veya gizli nesne bulma oyunları gibi oyunları seviyorsanız Wayward Manor oyunu hoşunuza gidecektir fakat gerçekten bir bulmaca/macera türü oyun arıyorsanız Wayward Manor sizi tatmin etmeyecektir.