Ürpertici Bir Bulmaca – Kızıl Ana İncelemesi
Kızıl Ana, bazı sahneleriyle okurun zihnine kazınan çizgi romanlardan. Hani nasıl Son Durak 2‘yi izledikten sonra odun taşıyan kamyonlardan korkar olduk, bu hikaye de öyle bir etki bırakıyor işte.
Orijinal adı The Red Mother olan seriyi yalnızca ilk sayıdaki olaylardan bahsederek inceleyeceğiz. Dolayısıyla bu yazımızda spoiler olmayacak. Gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
Çizgi romanın hikayesi şöyle başlıyor:
Daisy erkek arkadaşı Luke’la yemeğe çıktıkları sıradan bir akşamın sonunda gözlerinden birini hastanede açıyor. Hatırladığı son şey yanından geçtikleri mezarlıktan çığlık seslerinin geldiği, Luke’un da onun endişe dolu itirazlarına kulak asmadan mezarlığa, çığlık atan kişiye yardıma koştuğu.
Şimdi doktorlar Daisy’e sağ gözünü kaybettiğini söylüyorlar. Polisler de bu kazadan, hiçbir iz bırakmadan kaybolan Luke’u sorumlu tutuyor gibi duruyor. Fakat Daisy polislerin hatalı olduğunu biliyor. Luke’un başına kötü bir şey geldi, bundan emin.
Daisy’nin mesleği bulmaca tasarlayıp çözmek üzerine. Haliyle hayatını zehir eden o gizemin arkasındaki gerçeği bulmak için yanıp tutuşuyor. Ancak şu an onu Luke’un yokluğundan daha çok korkutan bir şey var. Bazen görüşü bir anda değişiyor ve etrafı kırmızı bir ışık altındaymış gibi görmeye başlıyor. Hem de artık orada olmayan gözüyle. Üstelik o kırmızı ışığın altında sanki bir şey onu takip ediyor.
Kızıl Ana: Normalin Sınırları Ne Kadar da Geniş
Bu çizgi roman serisinde yazar Jeremy Haun, bize öcülerden ziyade Daisy’nin sancılarını anlatıyor. Biz dünyayı Daisy’nin gözünden gördükçe onun korkularını bize geçiyor.
Görüşü bir anda kızarıyor, “yaşadığın kazadan dolayı, normaldir” diyorlar.
Onu takip eden varlıklar görüyor, “yaşadığın travmadan dolayı, normaldir” diyorlar.
Var olmayan gözüyle görebilmeye başlıyor, “sakatlıktan sonra olur öyle, normaldir” diyorlar.
Peki herkesin normal olduğunda ısrar ettiği bu kabusta Daisy nasıl hayatta kalacak? Kabusu uzanıp ona dokunurken her şey normalmiş gibi davranmaya devam edebilir mi?
Yetişkin Okurlar İçin
Kızıl Ana, 3 ciltte bir araya gelen 12 sayılık bir çizgi roman serisi. Presstij bu serinin iki cildini dilimize kazandırdı. İlk ciltte Daisy’nin çöküşünü, ikinci ciltte de tekrar ayağa kalkmaya çalışmasını izliyoruz.
Kitabın çizimleri bence çok güzel. Anlattığı hikaye de merak uyandırıcı ve sürükleyici. Bize kabusla dolu bir dünyada neyin gerçek olduğunu anlayamamanın dehşetini yaşatıyor. Ancak seri ana hikayesinin özgünlüğüyle öne çıkmıyor. Çünkü kovaladığı gizemin perde arkası çok şaşkınlık yaratmıyor.
Kızıl Ana, asıl hikayesinin kenarına köşesine serpiştirdiği ilginç fikirleri ve vurucu sahneleriyle öne çıkıyor. Başta da söylediğim gibi bu sahnelerin uzun süre zihnimize kazınacağını düşünüyorum.
Ciltlerin arkasında “Yetişkinlere tavsiye edilir” ibaresi var. Ben de bu ifadeyi tekrar edeceğim: Yetişkin okurlarımıza tavsiye ederim.
Eğer Kızıl Ana ile ilginizi çekmeyi başaramadıysam diğer çizgi roman tavsiyelerimizi içeren yazıya buradan ulaşabilirsiniz.