En İyi Spider-Man Filmi Mi? – Spider-Man: No Way Home İncelemesi
Aylardır beklenen, sayısız teori ve onlarca beklenti yaratan Spider-Man: No Way Home nihayet geldi. Peki film nasıldı, beklentileri karşıladı mı? Buyrun incelememize…

Şimdiye kadarki en büyük beklentileri yaratan ve ortalığı kasıp kavuran bir cümbüş yaratan Spider-Man: No Way Home sonunda beyaz perdeye geldi. Film hakkındaki görüşlerimizi başta spoiler içermeyecek şekilde sizler için derledik. Haberin en sonunda “Spoiler içerecek” şekilde bazı önemli detayları vurguladık.
Herkesi Tatmin Edecek Bir Yapım
Yapıma bir bütün olarak baktığımızda, Spider-Man: No Way Home sinematografik olarak uzun ekran süresini hiç hissettirmeyen, her duyguyu aşırıya kaçmadan seyirciye aktarabilen, hikaye örgüsü olarak Marvel Sinematik Evreni ve Marvel yapımlarının güzel temsili olacak şekilde detaylı olarak işlenmiş bir yapım olarak karşımıza geliyor. Spider-Man: No Way Home, her türden izleyici kitlesine rahatlıkla ulaşabilen ve bütün izleyici kitlesini tatmin edecek şekilde kurgulanmış olarak karşımıza geldi. Olay örgüsü çok hızlı bir biçimde başlayıp önceki filmin hemen ardından devam ederek bütünlüğü korumaya yardımcı olmuş ve birçok bilinmeyen güzelce seyirciye aktarılmış. Paralel evren gibi karmaşık bir kavram, olacak en iyi şekilde açıklanmaya çalışmış.
Holland’ın Parker’ının Karakter Gelişimi
Filmin bütünü temel olarak Tom Holland‘ın Spider-Man‘inin çömezlikten gerçek bir Örümcek Adam oluşunu anlatıyor. Detaya girmeden anlatmak gerekirse, bundan sonra gelecek yapımlarda artık bir çocuk Spider-Man görmeyeceğiz. Filmde bulunan her sahne tam anlamıyla bu amaca hizmet ediyor. Oyuncular da karakterleri üzerindeki değişimi izleyicilere çok iyi şekilde anlatmış. Bundan sonra, başkasının gölgesinde kalan ve sorun çıkaran Spider-Man yerine, sorumluluk bilincine sahip bir yetişkin kahraman göreceğiz.
Giriş – Gelişme – Sonuç
Spider-Man: No Way Home, genel olarak üç ana parçaya bölündüğünde; naçizane fikrim giriş bölümünün çok hızlı ilerleyip hikayenin akışına tam uyum sağlayamadığı yönünde. Film ortasından itibaren hikayenin ağırlığını üstlenmeye başlayıp izleyicilerin çeşitli duygularına hitap etmeyi başarıyor. Filmin finaline yaklaştıkça karşımıza bir şaheser geliyor. Beni en çok etkileyen ve filmin en güçlü bulduğum kısmı filmin kesinlikle son bölümü ve finali. Final sekansı öyle iyi olmuş ki filmin bazı yerlerindeki küçük sorunları örtpas edecek kadar güçlü.
Yapım, genel itibariyle standart bir Marvel süper kahraman filminden ziyade, başlı başına bir Örümcek Adam filmi izliyormuşuz hissi uyandırıyor. Bu sayede, seyirciler olarak karakterleri kendimize daha yakın hissedip içselleştirebilmemizi sağlamış.
Tom Holland ve Oyunculuğu
Bazı kısımlarda özellikle düşmanların oyunculuğu bazı zamanlar filmin hikayesine karşı çiğ dursa da, Tom Holland oyunculuğu ile eşsiz bir performans sergilemiş. Holland, bir çok duyguyu seyirciye aktarma konusunda oldukça başarılı bir performans sergiledi. Filmin bazı kısımlarında Tom Holland, sahneyi bambaşka bir evreye taşıyıp oyunculuğuyla tam anlamıyla şov yapıyor. Her ne kadar spoiler vermeden çok detay veremesem de, Tom Holland‘ın oyunculuğunu ve Örümcek Adam performansını beğenmeyenlerin çoğunun fikri, bu film itibariyle değişecektir.

Filmin Akışı
Film, daha önceden de belirttiğim üzere hızlı başlıyor ancak filmlerin ortasına doğru temposunu oturtuyor. Filmi izleyen, evrene hakim olmayan herhangi birisi bile filmin sonunda tüm olayı anlayabiliyor. Ardından gitgide filmin temposu ve kalitesi artmaya başlıyor ve bizleri unutulmayacak bir final bekliyor. Filmin süresine rağmen, akış izleyiciyi yormuyor ve konforlu ve akıcı bir tempo ile yapımı izliyoruz.
Oyuncu Performansları
Burada her ne kadar fazla detay veremesem de, kısaca belirtmek zorunda hissettiğim tek kısım kesinlikle Willem Dafoe‘ nun oyunculuğu. Sam Raimi‘nin Spider-Man üçlemesinden bildiğimiz ve filmde olacağı açıklanan oyuncu rolüne muazzam bir ruh katmış. Aradan geçen onca yıla rağmen sanki hiç durmadan Green Goblin olarak çalışmış gibi ve karakteriyle tam olarak bütünleşmiş.

Benim İçin Filmin Zayıf Yanları
Bazı zamanlar filmdeki şakaların orantısı filmin akışını anlık da olsa baltalıyor gibi bir izlenime kapıldım. Birçok şakaya çok gülmüş olsam da, bunun sebebi şakalardan ziyade belki de o anki sahne idi. Belirli kısımlarda ise diyalog uzunluğu akışa az da olsa ket vurmuş gibi geldi. Yapım, müzikleriyle çok başarılı bir performans gösterse de bazı zamanlar fazlasını bekledim. Son olarak bazı düşmanların oyunculuğu, diğer oyuncuların üst düzey performanslarının yanında biraz çiğ kalmış gibi hissettim.
Spoiler olmadan elimden geldiğimce çok detay vermeye çalışsam da bu yapımda konuşulası onlarca husus var. Sizlere verebileceğim tek tavsiye, Spider-Man: No Way Home kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım.
Haberimizin bundan sonrası spoiler içeriyor, filmi izlemeyen okurlarımızı bundan sonrasını okumaması konusunda uyarıyoruz!
SPOILER!!!

El Ele, El Ele Verin Çocuklar!
Neredeyse bütün hayranların beklentileri en sonunda nihayete erdi. Yapımda üç Spider-Man hep birlikte boy gösterdi. Bununla kalmayıp, çok kısa süre de olsa Matt Murdock da Parker’ın hukuki sürecini yönetti. Örümcek Adamlar’ın bulunduğu neredeyse her sahne tam anlamıyla gerek duygusal gerekse uzun beklentinin sonucu olsa gerek herkesin yüzünde kocaman bir gülüş bıraktı. Elbette ekran süresi kimseye yetmedi. Bütün Peter Parkerlar’ı bir arada görmenin doyumsuzluğunu yaşadık.

Üçlü arasındaki diyaloglar da oldukça eğlenceli ve bazı zamanlar da fazlasıyla dokunaklıydı. Bence, Tom Holland‘ı yine başkasının gölgesinde bırakmamak adına sahne süreleri yeterliydi. Bazı ara sahneler ise gerekli mi yoksa gereksiz mi açıkçası anlayamadım. Garfield‘ın Maguire‘ın sırtını kütletme sahnesi gibi enteresan ama güldürücü sahneler, filmin temposu arasında nefes almamız açısından katkı sağlamış olabilir.
Düşmanların motivasyonları ve değişim süreçleri de çok iyi şekilde perdeye yansımış. Electro’nun maviden sarıya dönüşünün Arc Reaktörü olması inanılmaz mantıklıydı. Marvel bu işi çok iyi beceriyor. Green Goblin, gerçekten de Spider-Man‘in neden kadim düşmanlarından olduğunu gösterdi.

Velhasıl filmin sonundaki kısım ise seriye bir nevi reboot attığı için, bir Tom Hollandlı seri daha gelmesi için bütün ortamı hazırladı.
Lizard ve Sandman kusura bakmasınlar ancak, halı sahaya adam eksik olunca gelen arkadaşlar gibi sayıyı tutturmak için gelmiş gibilerdi.
Andrew Garfield karakterin içerisinde olduğu buhranı perdeye çok güzel yansıtmış. Tobey’in de filmde dediği gibi, “Amazing, amazing and amazing” olarak rolünün hakkını verdi.
Büyük Güç, Büyük Sorumluluk Getirir
Hangi evren, hangi çizgi roman, hangi film olsun fark etmeksizin, bir Peter Parker’ın tam anlamıyla Spider-Man olması için bu sihirli cümleye ihtiyacı vardır. May Hala‘nın ölümü ile Holland’ın Parker’ı artık tam bir Spider-Man. Ben bundan sonraki seriler konusunda oldukça heyecanlıyım.
Daha da ince detaylara değineceğimiz Spider-Man: No Way Home haberlerimiz için, içeriklerimizi takip etmeyi unutmayın.
Sırt kıtlatma sahnesi spiderman 2 deki yere düşüp sırtını incetmesine ithafendi. Youtube’da Peter Parker “I’m Back! My Back!” olarak sahnesi var.
Tam anlamıyla ortalama bir film olmuş. Sadece Garfield’ın “kurtarma” sahnesi beni etkilemeyi başardı. Onun dışında senaryoda verilen ucuz kararlar, çok özensiz çekimler ile verilen paranın hakkını bile vermiyor. Sanat değil popcorn filmi. TASM gibi izlerken bir görsel keyif verme amacı yok ya filmin. Kamerayı ortaya kurmuşlar çekmişler.