Sevdiğimiz Dünyaya Yeni ve Üzücü Bir Darbe Daha – Lord of the Rings: Gollum İncelemesi
Adı duyurulduğundan beri dillere “Neden?” ve “Ne alaka?” sorularını dolandıran Gollum odaklı Yüzüklerin Efendisi oyunu tekrar tekrar ertelendikten sonra sonunda yayınlandı. Ama merak etmeyin, oyunu baştan sona oynasanız, gerekli gereksiz tüm eklentilerini indirseniz bile hala aklınızda aynı sorular cevapsızca tekrar etmeye devam edecek: “Bu oyunu neden oynadım? Ne alaka?”.
Şu güne kadar daha çok bulmaca bazlı oyunlar geliştirmiş Daedelic Entertainment isimli Alman oyun firmasının PC, Playstation, Xbox ve Switch için geliştirdiği oyun, 25 Mayıs’ta yayınlandı. Oyun aksiyon-macera kategorisine kendini yerleştiriyor ve Gollum‘un Yüzüklerin Efendisi serisinden 8 yıl kadar önceki maceralarını konu alıyor.

Oyun, art arda 3 farklı estetikle yaratılmış 3 farklı sinematik kesitle başlıyor. Fakat geliştiriciler çok akıllıca davranarak oyunun minimum ekran kartı ihtiyacını 16 GB VRAM’de tutmuş ki bu kesitlerin hiçbirinin kalitesi için geliştiricileri suçlamayın. Hayır, Gollum’un gözleri ve saçları 2010’dan kalma değiller, sizin bilgisayarınız yeterli değildir.
Gollum Ne Yapar Ne Eder?
Hikayeye bir şey katmayan ve bu oyundaki amacınıza dair size doğru dürüst hiçbir ipucu vermeyen sayısız sinematikten sonra başladığınız oyunun ise basit bir platform/gizlenme oyunu döngüsü var. Zamanınızın büyük bir çoğunluğu Gollum’u yıllardır pek çok oyundan aşikar olduğunuz duvar çıkıntılarına ve sarmaşıklara tırmandırarak ve platformlar arası zıplatarak geçiyor. Bu rutini bozmak için de yer yer uzun çimenler arasında düşmanlardan saklanıyor, imkanınız olursa dikkatlerini dağıtıp teker teker avlamaya çalışıyorsunuz.
Gollum’u oynadığınız düşünülürse, zaten akla yapılabilecek pek başka bir şey gelmiyor fakat bu iki oyun döngüsünün de vasattan aşağı olduğunu belirtmek gerek. Platform kısımları inanılmaz alışılageldik ve yaratıcılıktan yoksun; gizli katili oynadığınız kısımlar ise yapay zeka ve çeşitlilik konusunda kısır. Bu iki oyun döngüsünü de çok çok daha iyi yapan oyunlar şu an piyasada mevcut.

Oyun aynı zamanda “canını yenilemek için bir şeyler ye“, “binbir türlü koleksiyon eşyası toplamaya ne dersin?“, “hadi şimdi kuş yetiştir“, “hapishane arkadaşını eğit” gibi sanki üzerine hiç düşünülmemiş, sadece “başka oyunlarda görüyoruz, bizde de olmalı” mantığı ile oyuna eklenmiş gibi duran ıvır zıvır mekaniklerle ve mini oyunlarla dolu. Geliştiriciler keşke böylesine basit ve akla ilk gelen gereksiz detaylar eklemek yerine sürekli yolunuzu kaybettiğiniz seviye tasarımı veya akıllara ziyan zıplama animasyonu gibi temel öğelere daha fazla zaman ayırsaydı diye hayıflanmadan edemiyorsunuz.
Gollum Olmak ya da Smeagol Olmak, İşte Bütün Mesele Bu!
Oyunun hikayesi tersine kurulmuş, yani siz oyunu Gollum’un elf hapsinde başına gelenleri Gandalf’a anlatmasıyla yeniden canlandırıyorsunuz. Bu anlatım aracı oyunun yalnız ve kelime haznesi dar ana karakterini iyi destekliyor. Siz Mordor’da tırmanıp gezerken, bir yandan Gandalf’ın yorumlarını ve sorularını dinliyorsunuz. Olan bitenin büyük bir kısmı size bu şekilde aktarılıyor. Fakat elinizdeki hikaye Mordor saray güç kavgalarına bulaşında, Gollum’un burada ne işi var diye sorgulamadan edemiyor tabii insan.

Hikaye aktarımı konusunda ayrıca oyunun yek yaratıcı fikrine şahit oluyoruz: Gollum ve Smeagol kavgaları!
Oyunun bazı noktalarında, Gollum’un bir karar vermesi gerekiyor ve kafasındaki iki farklı kişiliğin çatışmasına şahit oluyoruz. Bu çatışmalarda genel hatlarıyla Smeagol saf, iyi ve hayalperest tarafı savunurken Gollum paranoyak, şeytani ve vahşi tarafı destekliyor. Böyle çatışma anlarında, oyun size kimin tarafını tutmak istediğinizi soruyor.

Bu noktaya kadar bilindik hikaye seçim ekranı şeklinde ilerleyen mantık, siz tarafınızı seçtikten sonra bir adım daha ileri gidiyor ve tarafınızı savunmanızı istiyor. Hangi tarafı seçerseniz seçin, sonrasında diğer tarafa argümanlarla haklı olduğunuzu kanıtlamanız gerekiyor. Bu da elinizdeki argümanlardan doğru olanı seçtiğiniz bir mini oyun olarak karşısınıza çıkıyor. Oynanış olarak pek pürüzlü kalmış ve etkisi genelde pek hissedilmeyen bir mekanik olsa bile, diğer her etmeni bu kadar köhne ve adi bir oyunun içerisinde bu küçük yaratıcılık öğesi adeta kömür madeninde elmas gibi parlıyor.
Howard Shore’dan Hallice
Oyuna ek olarak edinebileceğiniz oyun müziği albümü idare eder diyebiliriz. Oyuna bir şey katmayan, ama en azından oyundan da bir şey eksiltmeyen bir müzik tasarımı söz konusu. Ses oyuncuları ise ellerinden geleni yapmışlar. Evet, belki bir Ian McKellan veya Andy Serkis değiller ama yine de karakterlerin canlandırmak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Fakat burada da yine hiçbir şey temeli çürük oyunu kurtarmaya yetmiyor, yetemiyor.

Kıymetlisinin Kıymetsizi
Özetle, temelinden batık ve çürüdüğü fark edilince üzeri boş ek oyunlar ve ekran kartı bahaneleriyle örtülmeye çalışılmış, başarısız bir proje ile karşı karşıyayız. Zaten kalitesi yerlerde tasarım üzerine bir de oyunun sayısız anlamsız teknik aksaklıkları ve bozukluklarına katlanmanız cabası. Bu oyunun ve bu hikayenin daha en başından neden yayınlanması istendiğini merak ediyorsanız, oyunu oynamak sizin bu merakınızı gidermeyecek emin olabilirsiniz. Fakat olur da sabır taşına dönüşür ve bütün teknik aksaklıklarına, çöp mekaniklerine ve adeta Gollum’un köle yıllarını simüle eden saç döktürücü sekanslarına rağmen oyunu bitirmeyi başarırsanız, oyunun geliştiricilerine bir mail yollamanızı tavsiye ederiz. Dünya üzerinde bunu yapan tek insan olarak sizi ödüllendirebilirler ve boşa harcadığınız paranızı size geri teslim edebilirler belki.
FRPNETPuanı
Oynanabilirlik - 2
Ses Müzik - 5
Grafikler - 2
Hikaye - 3
3
Kaçının, kaçındırın.
Baştan aşağı vasata bile ulaşamayan oyun, hiçbir noktada ne Tolkien'in yarattığı dünyanın bir parçası olmayı ne de cüzdanınıza yük olmayı hakketmiyor.