Queen, 39 ve Bilimkurgu
Queen grubu rock müzik severler mutlaka duymuşlardır. Bohemian Rhapsody, Innuendo, Show Must Go On gibi müzik piyasasını derinden etkilemiş şarkıları bir şekilde kulağımıza çalınmıştır. Yoo duymadım diyenler o zaman We Will Rock You ve We Are The Champions gibi klasikleri mutlaka biliyorlardır.
Queen grubu, şarkılarında geçen fantastik anlatımlarla aslında pek çok fantastik kurgu severin beğenisini kazanmıştır. Ogre Battle, Dragon Attack, Great King Rat ve Bohemian Rhapsody’deki sözler FRP ve fantastik severlere çok hoş gelecektir. Ancak ben, bir bilimadamı olan Brian May’in yazdığı ve tamamen bir bilimkurgu hikayesi şeklinde olan ’39 şarkısını anlatacağım.
Queen – ’39 |
|
In the year of ’39 assembled here the volunteers In the days when lands were few Here the ship sailed out into the blue and sunny morn Sweetest sight ever seen And the night followed day Don’t you hear my call though you’re many years away? In the year of ’39 came a ship in from the blue For the earth is old and gray, little darling we’ll away Don’t you hear my call though you’re many years away? Don’t you hear my call though you’re many years away? |
‘39 yılında gönüllüler toplandılar Toprağın az olduğu günlerde Gemiler mavi ve güneşli bir sabaha doğru yola çıktılar Gördüğüm en güzel görüntüydü Ve gece gündüzü takip etti Yıllarca uzakta olsan da sesimi duymuyor musun? ‘39 yılında mavilerden bir gemi geldi Dünya yaşlanıp grileştiğinde biz uzakta olacağız küçüğüm Yıllarca uzakta olsan da sesimi duymuyor musun? Yıllarca uzakta olsan da sesimi duymuyor musun? |
Bu şarkı sözlerinin ne anlamı var diye sorabilirsiniz, haklısınız da. Üşenmeyip sözleri okudunuz mu bilemiyorum ama önce sözleri bir okuyun lütfen. Size neler anlattı? Gemiye binip uzaklara giden bir grup gönüllü değil mi?
Ben bu şarkıyı ilk dinlediğimde aklımda canlananlar şöyleydi; 1939 yılında (İkinci Dünya Savaşı’nın başları) bir grup gönüllü asker savaşa katılmak için gemilere biniyorlar. Güneşli, güzel bir günde sevdiklerini sahilde kendilerine el sallarken bırakarak cepheye gidiyorlar. Pek çok cesur asker, savaşmak için cesurca ilerliyorlar.
Evet, buraya kadar her şey doğru. Fakat sonrasında işler karışıyor. Askerler, 1939 yılında geri dönüyorlar. Halbuki savaş 1945 yılında bitiyor, neden geri dönüyorlar? Yeni doğmuş bir dünyayı müjdeliyolar. Savaşın bittiğini düşünecek olsak bu durum mantıklı gelebilir ancak 1939’da geri döndüklerinde ne değişmişti ki? Ayrıca uzun yıllar geçmesine rağmen bir yıl yaşlanması durumu? Muhtemelen bunlar hep metafor diye düşünüyoruz. Yani bir yıl geçti ancak ben o kadar çok şey yaşadım ki, yüzlerce yıl kadar yaşlandım gibi düşünülebilir.
Şarkıyı ilk dinlediğimde şarkının ilk bölümü bir şeyler ifade etse de sonrasında işler karışıyordu. Ta ki şarkının sözlerini yazan ve şarkıyı yorumlayan Queen gitaristi Brian May şarkıyı açıklayana kadar. Bu arada, şarkıyı anlatmadan önce Brian May’in bir astrofizikçi olduğunu ve şu anda Liverpool Üniversitesi rektörü olduğunu belirtmeliyim. Brian May, şarkının uzay yolculuğu ile ilgili olduğunu söylüyor, yani şarkının sözleri tamamen bilimkurgu kitaplarından fırlamış gibi. Sözler, Einstein’ın Görecelilik Teorisi, ışık hızı ve zaman genişlemesi üzerine kurulu. Brian May, bu açıklamayı yaptıktan sonra işler değişiyor.
Bahsedilen 39 yılı, sandığımız gibi 1939 yılı değil. Hangi 39 olduğu bilinmiyor, 2039 da olabilir, 2139 da. Bu yılda bir grup gönüllü, güneşli ve gökyüzünün masmavi olduğu bir günde uzay gemisi ile yola çıkıyorlar. Amaçları, yok olmakta olan dünyamızın yerine yepyeni, yaşanabilir bir gezegen bulmak. İngilizce sözlerde geçen “milky seas” (süt liman deniz) sözleri aslında “Milky Way” (Samanyolu) göndermesidir.
Gönüllüler, bindikleri uzay gemisi ile ışık hızında yolculuk yapıyorlar. Bu yolculuk tabii ki zamanda kırılmalara yol açıyor. Sözlere dikkat ederseniz göreceksiniz, uzaya gitmelerinin üzerinden dünyamıza göre 100 yıl geçiyor. Gönüllüler yeniden 39 yılında dünyaya geliyorlar. (Mesela 2139’da gittiler ise 2239 yılında dönüyorlar). Dünyamızda 100 yıl geçmiş olmasına rağmen onlar aslında uzayda sadece 1 yıl geçirmiş oluyorlar.
Geri döndüklerinde dünya bıraktıkları gibi değildir. Yok olmak üzere, grileşmiş bir dünya ile karşılaşıyorlar. Sevdikleri insanlar ölmüş, dünya değişmiştir. Ancak ışık yılı uzaklıktan getirdikleri haberler her şeyi değiştirecektir. Yeni ve yaşanabilir bir gezegen keşfetmişlerdir.
Şarkının sözlerinde üçüncü kişi ile birinci kişinin anlatımları iç içedir. Olaylar üçüncü kişi tarafından anlatılırken hissedilenler uzaya giden gönüllünün sözleriyle anlatılmaktadır. “Yıllarca uzakta olsan da sesimi duymuyor musun? Seni çağırdığımı duymuyor musun?” sözleri, uzaya giden gönüllü kişinin çok özlediği karısına duyduğu özlemin sözleridir. “Mektuplarını kuma yaz, Elini tuttuğum günün hatrına,” sözleri de, “geri döndüğümde senden bana kalacak bir hatıra bırak,” gibi bir anlam olabilir. Şarkının bu bölümü ile ilgili pek çok söylenti var ama bana en mantıklı gelen bu. “Torunlarımızın bildiği topraklarda,” sözünde ise muhtemelen uzay gönüllüsü kişi, döndüğünde ancak torunlarını göreceğini tahmin ediyordu. Burada onu ima etmiş olabilir. Benzer şekilde geçen, “Annenin gözleri, senin gözlerinden benim için yaş döktü,” sözleri ise şu şekilde yorumlanabilir. Uzaydan 100 yıl sonra döndüklerinde karşılaştıkları kişi kendi çocuklarıdır. Ancak ben bu fikri, zaman açısından mantıklı bulmuyorum. Benim teorim şu şekilde; uzaya giden kişi evli ve çocuk sahibidir. Döndüğünde karşılaştığı kişi ise torunudur. “Annenin gözleri” derken kendi karısından değil, geride bıraktığı küçük kızından bahsediyor olabilir. Karşısında gözyaşı döken kişi ise hayatında ilk kez gördüğü, kızının çocuğu olan, torunudur.
“Önümde hâlâ bir hayat var, yazık bana!” sözleri ise uzay yolcusunun acısını anlatır. Sevdiği herkes ölmüştür, bildiği dünya yok olmuştur fakat kendisi sadece 1 yıl yaşlanmıştır. Yani önünde daha yaşaması gereken bir hayat vardır ancak bu hayat hakkında hiçbir fikri yoktur. Sevdiği ve tanıdığı herkesin ölmüş olduğu, tanımadığı bir dünya; önünde hüzün ve acı dolu bir hayat süreceği anlamına gelmektedir. Burada yolcunun hüznünü ve kederini görürüz.
İlk başlarda her ne kadar bir aşk şarkısı gibi olsa da sözlerin inanılmaz bir bilimkurgu senaryosu olduğunu görüyoruz. Hikayenin detayları ve tamamı belirtilmese de kafamızda tüm hikaye canlanıyor bir anda.
Queen en sevdiğim gruptur ve ’39 şarkısı da en sevdiğim şarkılarından biridir. Bir bilimkurgu aşığı ve editörü olarak şarkının bilimkurgu olduğunu bilmeden önce de çok severdim, öğrendikten sonra adeta aşık oldum. :) Queen, grubunun –özellikle ilk albümlerinde- pek çok fantastik şarkı da bulunmaktadır. (Ogre Battle, Dragon Attack, Bohemian Rhapsody, Seven Seas of Rhye gibi). Eğer fantastik kurgu, bilimkurgu seviyorsanız; özellikle de iyi müziğe muhtaçsanız Queen dinlemenizi öneririm.
’39 şarkısı çok güzel bir şarkıdır, keyifle dinlemenizi öneririm. Sizi alıp zamanda bir yolculuğa çıkaracak… :)
İşte Queen – ’39 Şarkısı: