Prey İncelemesi – Uzayda Bile Rahat Yok
15 Mart 2032… Sakin ve modern bir apartman dairesinde telefonun sesine uyanıyoruz… Etraf bilim dergileri ve kitaplarıyla dolu. Başucumuzda bir uzay elbisesi duruyor. Nasıl bir hayat bu böyle.
Prey, Bethesda’nın 3 yıl sonunda The Evil Within oyunundan sonra yayıncı olarak karşımıza çıktığı ilk oyun oldu. Prey ismi eski oyunculara bir şeyler hatırlatıyor olabilir. 2006 yılında Human Head Studios, bilimkurgu türündeki FPS ve aksiyon oyunu olan Prey’i satışa çıkarmıştı. Oyun 2K Games tarafından yayınlanmıştı. 2011 yılında yine Human Head Studios, bu sefer Betheda ile anlaşarak Prey 2 oyunu üzerinde çalışmaya başlamıştı. Sessiz geçen birkaç yılın ardından Kasım 2014’ye Bethesda Softworks Başkan Yardımcısı Pete Hines, oyunun iptal edildiğini duyurmuş ve gerekçe olarak, “Oyunun nereye doğru gitmesi ve ne olması gerektiğini belirleyemedik. Bitirmek üzere olsakta oyun için bir başarı yolu göremedik. Bu karar bizim için zor olsa da iptal etmeyi uygun gördük” açıklamasında bulunmuştu.
Aradan biraz zaman geçti ve 2 yılın sonunda Bethesda, Prey oyunundan bir oynanış videosu yayınlayarak resmi duyuruyu yaptı.
Oyun günü çıktı ve biz de çok uzak olmayan ama teknolojik olarak çok gelişmiş olan bilimkurgu dünyasına adımımızı attık.
Oyunun Hikayesi
Oyunda alternatif bir tarihe şahit oluyoruz.
Prey’in hikayesi, ABD ve Sovyetler Birliği arasında uzun yıllar boyunca devam eden Uzay Yarışı zamanlarına dayanıyor. 1958 yılında SSCB tarafından uzaya gönderilen Verona isimli bir araç, Uzay Yarışı‘nda SSCB’nin öne geçmesini sağlıyor. Sonrasında ise Verona’da ufak tamirler yapmak için uzaya gönderilen kozmonotlar, dünyadışı canlıların saldırısına uğrar ve bağlantı kesilir. Olaydan 2 yıl sonra ise Sovyetler Birliği, ABD’den yardım ister ve SSCB ile ABD, uzay programını birlikte sürdürürler. 1963 yılında ABD Başkanı John F. Kennedy, kendisine düzenlenen suikastten kurtulur ve uzay programına hızlı bir şekilde devam eder.
Typhon adı verilen dünyadışı canlılar, Kletka adı verilen, ABD ve SSCB’nin birlikte kurduğu bir uzay istasyonunda incelenir. 1998 yılında bir kaza yaşanır ve Typhonlar, uzay istasyonunu ele geçirerek tüm bilim insanlarını öldürür.
Kletka uzayda başıboş şekilde dururken 2030 yılında Talos I isimli bir uzay istasyonu inşa edilir. Biz de 2032 yılında bu uzay istasyonuna gönderilen kişilerden biri olarak hikayeye dahil oluruz.
Hikaye; Moon, Starship Troopers ve The Matrix filmlerinden resmen esinlenmiştir.
Başlangıç
Oyuna başlar başlamaz etrafınızda yer alan pek çok bilim dergisi, sizi bilimkurgu türünde teknolojik bir atmosferin içerisine sokuyor. Bununla birlikte etraftaki neredeyse “her” malzeme ile etkileşime geçmek mümkün. Tezgahın üstündeki bir bardağı kaldırıp fırlatabilirken dilerseniz ocağı açıp kapatabiliyorsunuz bile. Bu etkileşimler yaşayan bir dünya havasını çok iyi yansıtıyor. Kısacası, neredeyse hiçbir şey statik değil.
Evimizde oyunun kontrollerini öğrenirken çatıda bizi bekleyen ve Talos I’deki testleri yürüten Transtar firmasının helikopterine doğru gidiyoruz. Etrafta bulunan hemen hemen herkesle konuşabildiğimizi de görüyoruz.
Oyuna başlarken Fermi Paradoksu ile ilgili bir not, sonrasında testlerde bazı psikolojik sorular dikkat çekiyor. Sonrasında olaylar ilginç bir şekilde başlıyor! Daha fazlası size sürpriz olacak.
Atmosfer ve Oynanış
Oyun oldukça gerilimli bir ortamda geçiyor. İlk aklıma gelen oyunlar Doom ve Deep Space oldu. Kontrollere alışmak oldukça kolay. Eğer FPS türünde oyunlara aşinaysanız Prey’i uzun zamandır oynuyormuşçasına kontrollere alışacaksınız. Bununla birlikte oyunda karanlık bölgeler var. Buralarda da el fenerinizi kullanıyorsunuz. Tabii ortam böyle olunca akla korku oyunları da gelmiyor değil hani…
Oyunda yer alan Neuromodlar, adından da anlaşılacağı gibi beynimizdeki sinirleri modifiye ederek bize değişik güçler kazandırıyor. Böylece oyunda yeni yetenekler kazanıyoruz.
Etrafta dolaşırken her tarafa baktığınızdan emin olun. Eğer çevrenizde ilgi çekici bir şey bulamıyorsanız daha dikkatli bakmanızı öneririm çünkü hemen hemen her yerde size bir şeyler katacak alet edevat bulabiliyorsunuz.
Karşınıza çıkan yaratıklara gelecek olursak onların ismi oyunda Mimic olarak geçiyor. Sebebi ise bu uzaylı formların şekil değiştirebilip başka eşyaların şekline bürünebiliyor olması. O nedenle etrafı iyi algılamanız önemli. Mesela önceden geçtiğiniz yerde 1 sandalye varken kafanızı çevirdiğinizde 2 sandalye duruyorsa muhtemelen o bir Mimic’tir. Aniden üstünüze fırlarsa hazırlıklı olun!
Grafikler de Güzel Olmuş…
Oyunun grafikleri, atmosfere yakışır şekilde dizayn edilmiş. Aslında bakarsanız çok teknolojik yapıların arasında bazı klasik dönem mobilyalar tezat oluşturuyor gibi görünebilir. Art Deco tarzı mobilyalar ve eşyalar, daha önce bu tür mimari yapıyı kullanan BioShock oyununun ana modellemesiydi. O nedenle bazı odaların dekorasyonu size BioShock‘u hatırlatabilir.
Bununla birlikte tüm çevreyle etkileşime girebiliyor olmak tabii ki tasarımcıları biraz zorlamış olsa da bunları oyun içerisine çok güzel yedirmişler. Grafikler çok iyi olmuş ve oyunun ambiyansına çok güzel uyum sağlamış.
Ah O Sesler…
Oyunda hoparlörleriniz açık veya kulaklıklarınız kulağınızda olsun. Oyundaki sesler atmosfere çok uygun hazırlanmış. Bir yandan sizi o karanlık atmosfere sokmaya yararken bir yandan da etrafınızda hareket eden şeylerin seslerini duymanızı sağlıyor. Dedik ya Mimicler şekil değiştirebiliyor diye, onları görmeseniz de seslerinden anlayabiliyorsunuz. Eğer oyunda sesler kapalıysa bir anda karşınıza çıkan bir şey sizi koltuğunuzdan sıçratmaya yetecektir. Ayrıca bu güzel seslerden mahrum kalmanızı da istemeyiz.
Tavsiyeler!
- Etrafta gördüğünüz bilgisayarları kurcalayın. Dosyaları karıştırıp e-postaları okuyun. Çok ilginç şeyler var.
- Çevrenizi iyice araştırın. İşinize yarayabilecek pek çok şey bulabilirsiniz.
- Eğer kilitli veya ulaşamadığınız bir şeyler varsa onlara ulaşmanın mutlaka bir yolu vardır.
- Karşınızda bir sayı paneli varsa bilgisayarınızın NumPad’ini kullanarak sayıları girebilirsiniz.
- Çevresel faktörlerle silahlarınızı iyi harmanlayın. Mesela ortamda gaz varsa ateş ederek onu yakabilir, elektrik akımını GLOO silahı ile kesebilirsiniz.
- Etraftaki robotlarla da konuşmayı ihmal etmeyin.
- Gizlice yaklaşın ve daha fazla hasar verin!
SONUÇ
Gerilim türünde aksiyon oyunlarını seviyorsanız, biraz da bilimkurgu havası almak istiyorsanız Prey son zamanlarda oynayacağınız en iyi oyun olabilir.