Metro 2033 İncelemesi
Felaket sonrası konseptini her zaman sevmişimdir. Film, oyun, edebiyat hemen hemen her alanda örneklerini takip etmeye çalışırım. Bildiğimiz düzenin olmadığı, sadece insanın ve kendi kararlarının kaldığı bir dünyanın tüm tehlike ve risklere rağmen yine de ilgi çekici olduğunu da kabul etmeliyiz.
Metro 2033 de bu türün en iyi örneklerinden. 2033 yılında (hadi canım!) nükleer savaş yüzünden dünya radyasyondan yaşanılmaz hale gelmiş, bunun üzerine insanlar dünyanın en büyük metrolarından olan Moskova metrosunda yaşamaya başlamıştır.
Türdeşlerine nazaran farklı ve gerçekçi bir senaryo sunan kitap, Artyom adlı ana karakter ve onun başından geçenleri anlatıyor. Kitapta bol bol yan karakter olmasına rağmen, sadece ana karakter derinlemesine işleniyor (Halbuki çok ilginç yan karakterlere sahip). Onun dışında daha çok çevreye ve insanların bu çevreye uyum sağlamasına odaklanılmış. Bu da atmosferi bayağı güçlendiriyor. Hatta kitabın geçtiği evren o kadar iyi oturtulmuş ki, kitabı bitirdiğinizde baş karakterin hikayesinin bittiğini, ancak metronun daha anlatılacak çok şeyi olduğunu hissediyorsunuz.
Yazar felaket sonrası metroda oluşan toplulukları, birbirleri ile ilişkilerini, insanların tavırlarını mümkün olduğunca gerçekçi ve derin bir şekilde anlatmaya çalışmış. Bu yüzden kitap salt bir bilim kurgunun aksine, biraz felsefe ve politika da içeriyor. Yazarın (Dmitry Glukhovsky) aynı zamanda gazeteci olup, çernobil bölgesinde bulunması ve çeşitli çatışma bölgelerinde görev alması kitabın gerçekçiliğini büyük miktarda arttırıyor. Bir diğer ilginç bilgi de yazarın metro 2033 e 2002 yılında başlayarak parça parça yazdığı öyküsünü, kendi sitesinde yayınlamaya başlamış olması. Şimdiye kadar sadece Rusya’da 400.000’in üzerinde satılan kitabın online okuyucusunun bunun 5 katı olduğu tahmin ediliyor.
Metro 2033’ü bilimkurgu ve felaket sonrası türlerini seven herkese öneririm. Kendisinden uyarlanmış aynı isimli bir de oyunu var, ayrıca filminin de yapılması gündemde. Serinin 2. kitabı Metro 2034 ise geçenlerde Türkçe olarak basıldı. Anlayacağınız Moskova metrosu ile işimiz henüz bitmedi gibi gözüküyor. :)
Kitabın künye bilgisine buradan ulaşabilirsiniz.