Kendi Bulmacasının Mahkumu – Küp: Bulmacalarla Dolu Bir Hayat Kitap İncelemesi
1974 yılında ortaya çıkan ve küresel bir fenomen haline gelen Rubik Küp’ün hikayesini yaratıcısının ağzından dinlemek ister miydiniz? Hem de yaratıcısının hayata nasıl baktığıyla beraber…
Erno Rubik, daha sonrasında soyadını vereceği Rubik Kübü icat ettiğinde 30 yaşındaydı. İnternetteki paylaşımlarda görmüşsünüzdür; işte şu ünlü ilk girişimini, 20 yaşında yaptı, birisi ilk şirketini 50 yaşında kurdu, bir başkası yüzyıllardır çözülemeyen bir problemi ölümünden 5 sene önce çözdü, gibi… Hepsinin de ilginç hikayeleri vardır. Ama İthaki Yayınları‘ndan çıkan Küp: Bulmacalarla Dolu Bir Hayat kitabını okuyunca en ilgincinin Erno Rubik’in hikayesi olduğuna karar verdim. Erno Rubik, kendi problemini kendi yaratan ve bunun çözümü için tüm dünyayı yardımına çağıran nadir mucitlerden biri.
Kitap, Erno Rubik’in kendi ağzından, özel hayatına yakından bakarken Rubik Kübü nasıl ortaya çıkardığının hikayesini anlatıyor. Sadece bununla kalmıyor, adeta sayfa aralarında Montaigne-vari bir havada, hayata karşı düşüncelerini de deneme tadında kaleme alıyor. Çağımızın en ilginç mucitlerinden biri olmasının yanı sıra, popüler kültürün en önemli simgelerinden biri olan Rubik Kübün de nasıl ortaya çıktığını adım adım okurla buluşturuyor.
Demir Perde Ardında
Yakın dönem tarihiyle yakından ilgileniyorsanız, Sovyet Rusya’nın kızıl renkli demir yumruğu altında öne çıkan, ya da en azından öne çıkmaya çalışan ama ideolojik olarak izin verilmeyen, isimlerin bir çoğunu duymuşsunuzdur. Mühendislik, tıp, teknoloji alanında birçok önemli isim yetiştirmeyi başarmış bir dönem. Fakat demir perde yıkılana kadar da bu isimler, tam anlamıyla ortaya çıkmayı başaramamış.
Bir uçak mühendisi olan babadan ve şair anadan doğma Erno Rubik, kitabında, kendi anlattığı kadarıyla çocukluğundan bu yana bulmacaların ve bilmecelerin kölesi olmuş biri. Öyle ki bu bulmaca konusunu, bir problem çözme hobisi haline getirmiş. Kitabı boyunca da bunun genetik olduğunu ve babasından kendisine geçtiğini, her fırsatta söylüyor. İsmini taşıdığı babasının adımlarını takip etmek üzere mimarlık okuyan Rubik, eğitim görevlisi olarak ders verdiği dönemde, önce kendisi, sonra öğrencileri için bir problem, bir bulmaca ortaya çıkartmak istiyor.
2x2x2 küplerden oluşan komplike bir bulmacayı yaratmaya başladığında, bunun geometrik sorunlara takıldığını fark edip 3x3x3 boyuta geçiyor ve Rubik Küp’ün de ilk adımlarını atmış oluyor.
Dertsiz Başına Dert Çıkartmak
Erno Rubik, kübü ilk ortaya çıkardığında yaşadığı heyecanı benzersiz bir şekilde okurla buluşturuyor. Sonrasında kendi yarattığı problemi çözmek için sabahladığı günleri de yine neşeyle aktarıyor. Bir okur olarak benim hoşuma giden en büyük detay, kübü bir bulmaca olarak ortaya çıkarmasının ardından, çözümüne ulaşmak için gecelerini, gündüzlerine katması oldu.
İlk defa 1974 yılında piyasaya sürülen ve sonrasında küresel bir fenomen haline gelen Rubik Küp’ü yaratan kişi, kendi problemini çözmek için günlerini, gecelerini harcamış. Şimdilerde Rubik Küp şampiyonalarında saniyeler içerisinde çözümlere ulaşılıyor.
Erno Rubik, paragraf aralarında insan hayatındaki sorunları, yine insanın kendi kendine çıkardığını çok güzel özetliyor aslında. Bu kitabı bir “araştırma” kitabı gibi okumak yerine, kendi özelinde ders çıkartmak için okuyanların, çok fazla şey bulacağı bir kitap.
Kübü Çözmek
Benim tahminim, FRPNET okuru olan birçok takipçimizin evinde de bir tane Rubik Küp olduğu yönünde. Bizim evde de bir tane var. Kitabı alıp okuyana kadar dönem dönem elime alıp çözmeye çalıştığım ama sıklıkla vazgeçtiğim olmuştu. Sevgili eşim Özlem, İlkokul kademesine İngilizce ders veren bir öğretmen. Öğrencilerinin sıklıkla kübü çok kısa sürelerde çözdüğünü gördüğünü söylüyor. Daha önceki yıllarda yaptığımız canlı yayınlarda, ekibimize şahane katkılarda bulunan Kerim Yılmaz‘ın da gözümün önünde birkaç dakika içerisinde kübü çözdüğünü görmüştüm.
Bunu niye anlatıyorum? Çünkü çözüme ulaşsanız da, ulaşmasanız da, küp, küresel bir amaçla insanlığın tümüne hitap eden sabit bir bulmaca gibi. Matematik bilmenize gerek yok. Geometriden anlamanıza hiç gerek yok. Sadece doğru renkleri, doğru açıya getirmeniz gerekiyor.
Erno Rubik’in, kendi penceresinden anlattığı Bulmacalarla Dolu Bir Hayat, farkında olmadan okura çok fazla öneride bulunup hayatını doğru açıya getirmeye çalışan bir kitap olmuş.