Karizma Bizden Sorulur – Sovereign Syndicate İncelemesi
Sovereign Syndicate da Disco Elysium gibi tamamen hikaye anlatımına odaklanan izometrik bir RPG. Steampunk türünün Yunan mitolojisiyle buluştuğu büyülü ve karanlık bir hikaye oynamak ilginizi çeker mi?
Sovereign Syndicate bize Viktoryan dönemin Londra’sında oynayacağımız üç farklı karakter sunuyor. Bu karakterlerin hepsini sırayla oynuyoruz. Yani aralarından birini seçmek falan gerekmiyor.
Her bir karakterle ilk karşılaştığımızda onun en güçlü olan yeteneklerine biz karar veriyoruz. Toplamda dört yetenekleri oluyor zaten. Mesela Minotor karakterini dilersek Animal Instinct‘i yüksek oynayabilir, öfkesine ve dürtülerine kapılan biri olarak oynayabiliriz. Ama Spyrness yeteneğini yüksek tutarsak kilit açabilen bir dolandırıcı olmasını da sağlayabiliriz.
Minotor dışında bir hayat kadını bir de ödül avcısı cüce karakterlerimiz var. Hayat kadını olan karakterin yetenekleri arasında zeka, zarafet ve nezaket gibi seçenekler var. Yani her karakterin dört farklı yeteneği olsa da bu yetenekler karakterlere özgü. Konuşmalar ve aldığımız kararlar doğrultusunda bu yeteneklerimizi geliştirmemiz mümkün oluyor.
Minotorun bir yetimhanede büyüdüğünü öğreniyoruz. Bu yüzden ortadan kaybolan yetimleri araştırması bize garip gelmiyor. Hayat kadının ise derdi Londra’yı terk edip gitmek. Fakat gazetelere biraz dikkatli bakarsa şehirde bir Karındeşen Jack’in dolaştığını görebilir. Ödül avcısı cüce ise ödül avcılığından çok mühendisliğini bizzat yaptığı robot arkadaşını eğitmeye odaklanmış. Yani tüm karakterlerimiz ilgi çekici ve onlarla uyumlu olan, güzel hikayelere sahipler. Görevleri de hiç fena değil. Aldıkları kararlar hikayenin sonunu değiştiriyor. Fakat hikayenin akışında dramatik ölçüde bir değişim beklemeyin.
Şehir gezebildiğimiz 6 farklı bölgeden ibaret. Bunun iyi bir şey mi yoksa kötü mü olacağı sizin oynayış tarzınıza bağlı. Eğer ki ana hikayeye ve görevlere odaklanıyorsanız şehrin zamanla ve oynadığınız karaktere göre azıcık değişmesi hoşunuza gidebilir. Fakat benim gibi her karakterle her bölümde her bölgeyi tekrar tekrar gezip bir şey değişti mi diye kontrol etmeden rahat edemeyen oyunculardansanız 18 bölüme sahip bu oyunda aynı bölgeleri tekrar tekrar gezmek bir süre sonra yorucu ve sıkıcı olmaya başlıyor. Gezmekten de kendinizi alamazsınız kolay kolay. Çünkü ancak her yeri gezip her şeye tıklayarak keşfedebileceğiniz görevler ve interaksiyonlar yazmışlar.
Bu açılardan hikaye ağırlıklı oyunları sevenlere Sovereign Syndicate’ı tavsiye ederim.
Sürprizleri bozmadan daha detaylı anlatayım:
Oyunun Güzel Yanları Neler?
Sovereign Syndicate ilgi çekici karakterler yazmayı başarmış. Anlattığı hikaye de merak uyandırıyor. Bir karakterden diğerine geçtiğimizde geride bıraktığımız karakterin başına ne geldiğini öğrenmek istiyoruz. Bu açıdan başarılı bir oyun olmuş. Üstelik karakterlerin mantıksız ya da karaktere ters konuştuklarını da neredeyse hiç görmüyoruz. Bu da hikaye ağırlıklı oyunlar için çok önemli oluyor.
Ana hikaye ve yan görevler de ilgi çekici. Hatta bazısı duygusal olarak da çok hoş olmuş. Ton olarak Londra’nın kapalı havasına uygun olarak hüzünlü ve bunalımlı bir ton seçmişler. Ne yazık ki ana hikaye biterken karakterlerin verebileceği tepkiler bana çok sınırlı geldi. Vermek istediğim tepkileri seçenekler arasında bulamamak biraz üzdü.
Görsellerin bir kısmı çok güzel. Örneğin karakterin yeteneklerini temsil eden portreler, karakterlerin tasarımı ve eşyaların çizimleri gayet hoş olmuş. Çok dikkat çekmese de oyunun tonuyla uyumlu arka plan müziği de bizi o duygusal moda sokmayı başarıyor.
Steampunk temasını severiz. Onun büyüyle, bilimle ve gizemle buluşması da güzel olmuş. Yunan mitolojisi işe nasıl dahil olmuşsa olmuş ama hikayede sırıtmıyor. Oyunun sonu aklımızdaki tüm soru işaretlerini yanıtlıyor. Fakat yeni bir oyun için de açık kapı bırakıyor. Bu yeni oyun fikrine şimdiden heyecanlandım.
Oyunun Zayıf Yanları Neler?
Animasyonlar. Oyunun en zayıf yanı animasyonlarının basitliği olabilir. Yürümek yerine süzülen insanlar ve koşarken zıplayan minotor karakterimiz oyunu izlemeyi pek de keyifli hale getirmiyor. Çoğu aksiyon yazı penceresinden betimleme olarak aktarılıyor. Animasyonun çok önemli olacağı sahnelerde de karşımıza çizgi roman sayfaları gibi ekranlar geliyor. Bu çok güzel de durabilirdi fakat oyunun görsel stiliyle ya da konusuyla alakalı değil çizgi roman sayfaları kullanmaları. Dolayısıyla animasyon eksiğini kapatmak için alınmış bir tercih gibi hissettiriyor.
Şehrin tamamı ikinci bölümden itibaren açık ve harita pek büyümüyor. Bazı bölgelerdeki binalara ve minik bölgelere gitmemiz kısıtlanmış. Bu yüzden oyunda ilerledikçe yeni yerler keşfetmek mümkün. Fakat şehrin bu kadar küçük olması, gezebildiğimiz sokakların da büyük oranda boş olması bana pek güzel gelmedi.
Şehirdeki karakterler ilk bakışta ilgi çekici ve egzotik kimseler. Ancak bunlarla etkileşimimiz çok derinleşemiyor, duygusal bir bağ kuramıyoruz. Oynadığımız karakterler değişse bile hep aynı kişilerle konuşuyoruz. Bunu kısıtlı ya da güzel bulmak size kalmış. NPC’lerin farklı yanlarını görmemizi sağlamaları açısından hoş aslında.
Oyunun kullandığı moral sistemi ise çok arka planda kalıyor. Karşılaştığımız olaylara bardağın dolu ya da boş tarafından bakmak gibi bariz seçimler yaparak depresif ya da umutlu bir tavır takınabiliyoruz. Bu da söyleyebileceklerimizi ve yapabileceklerimizi kimi zaman belirliyor. Bunun dışında karakterin genel tavrına ve hareketlerine ise pek bir etkisi olmuyor. Keşke moral sistemi oyuna daha çok yedirilmiş olsaydı.
Disco Elysium’a Çok da Benzemiyormuş
Sovereign Syndicate içip içip bayılmış bir minotorun kendine gelmeye çalışması ve bu süreçte kafasında sesler duymasıyla başlıyor. Karakterimizin yeteneklerinin (Animal Instinct gibi) iç seslere sahip olması ve birbirleriyle konuşmaları da aklımıza direkt Disco Elysium‘u getiriyor. E, can puanı gibi moral puanı da kullanmışlar. Setting’in tarihi ve siyaseti ile de ilgileniyoruz bazen. Kimi aksiyonlarımızda da zar atarcasına tarot kartı çekiyoruz. Ancak ilk bölümün Disco Elysium’u çok andırdığını kabul etmekle birlikte, Sovereign Syndicate’ın Disco Elysium ile benzerliği çok da fazla değil aslında.
Tarot kartı kullanmaları ilginç bir karar. Cyberpunk 2077’den Where the Water Tastes Like Wine’a ve hatta tarot kartı yaratmayı oyunun ana mekaniği haline getiren Cosmic Wheel Sisterhood’a dek tarot kartlarını çok sık görmeye başladık oyunlarda. Sovereign Syndicate’ta ise kart destesinden çektiğimiz kartın değeri şansı temsil eden zar yerine geçiyor. İskambil kartı gibi düşünün… Bazı kararlarımız ise bize major arcana kartları kazandırıyor. Yani karakterimize kalıcı bir kişisel özellik ekliyorlar. Daha savaşçı ruhlu ya da analitik düşünen biri haline gelebiliyoruz. Bu kişilik tarot kartlarını ne zaman kazanabileceğimiz bariz değil. Bu açıdan Gamedec‘in yetenek kazanma sistemine benziyor. Zaten hiç dövüş içermeyen hikaye odaklı bir izometrik RPG olması açısından da Gamedec ile benzerler.
Sovereign Syndicate Hakkında Son Sözümüz Nedir?
Hikaye ağırlıklı izometrik RPG’ler ilginizi çekiyorsa Sovereign Syndicate’ın anlatacak sürükleyici bir hikayesi var. Bu yüzden bu türün hayranlarına oyunu tavsiye ederiz.
Sovereign Syndicate yalnızca İngilizceyi destekliyor. Aşina olmadığımız çoğu kelime ve deyime açıklama eklemişler. Karakterlerinden birinin hayat kadını olması gibi bariz sebeplerle de yetişkinlere hitap ediyor. Henüz seslendirmesi yok ve yalnızca satışlar çok iyi olursa seslendirme eklemeyi planlıyorlar. Bu yüzden bol bol yazı okumaktan çekinmediğinizi umarız. Ne kadar yazı okumam gerekecek diye sorarsanız yaklaşık 18 saat. Eğer şehri her bölümde karış karış gezecekseniz oyunu bitirmek 30 saat kadar vakit alıyor.
Oyunu geliştiren Crimson Herring Studios, Kanadalı küçük bir grup. Ana kadro The Long Dark ve Need for Speed gibi oyunları geliştirmeye katkı sağlamış 7 kişiden oluşuyor. Hikaye anlatmaktan, FRP’den, gizem çözmekten ve insana gerçekliği unutturan oyunlardan hoşlanan kişiler bunlar. Stüdyoyu da 2020’de kurdular. Dolayısıyla Sovereign Syndicate onların ilk oyunu.
Sovereign Syndicate’ın Steam sayfasına buradan ulaşabilir, istek listenize ekleyebilirsiniz. Oyun 15 Ocak’ta çıkacak.
FRPNET Puanı
Ana Hikaye - 75%
Yan Görevler - 85%
Karakter Yazımı - Diyaloglar - 80%
Oynanış - Kural Sistemi - 70%
78%
Hikaye ağırlıklı oyunları sevenlere tavsiye ederiz.
Sovereign Syndicate ilgi çekici karakterlere sahip ve sürükleyici bir hikaye anlatmayı başarıyor. Hüzünlü ve gizemli bir tona sahip