İncelemeler

Birinci Ciltte Kahkaha İkincisinde Macera – Radiant İncelemesi [1&2]

Radiant manga serisinin ilk iki cildini okuduk. İlkinde cıvıtıp çocuksu kahkahalar atarken ikinci ciltte hikayenin nereye gideceğini merak etmeye başladık. Özetle, manga severler buraya!

Senpai Yayınları, yayın dünyasına Eylül ayında dahil oldu. Hem de bunu kağıt krizine rağmen yaptılar. Sadece manga yayınlayacaklarını söylediler ve yola Radiant manga serisinin ilk iki cildini basarak çıktılar. Gördük ki bu çok yerinde bir karar olmuş. Zira iki cildi bir solukta okuyup üçüncüsü hemen çıksın diye beklemeye başladık.

Yayınevi ilk yoldaşları olarak kendileri gibi manga konusunda tutkulu bir yazar seçmiş. “Hep bir manga yaratmak istemiştim” diyen Tony Valente, mangalara gönül vermiş bir Fransız. Radiant serisinin hem yazarlığını hem de çizerliğini o yapıyor.

Radiant’ın kapağı ilk bakışta sade duruyor olabilir. Ancak ikinci sayfasından itibaren hem karakterleri hem de dünyasıyla hikayenin rengarenk olduğunu anlayabiliyoruz. Yani okurun kitapla ilgilenip ilgilenmeyeceğini anlamak için tek yapması gereken kitabı eline alıp 2-3 sayfa okumak olabilir.

Nitekim, ne yazık ki ciltlerin arka kapakları hikaye hakkında pek bir fikir vermiyor. Hatta arka kapaktaki çizim ve ilk sayfayı açınca gördümüz havada süzülen ada bana Bastion‘ı çağrıştırmıştı. Ama hiç alakası yokmuş. Bir benzetme yapmam gerekecekse Radiant benim bildiğim eserler içinden en çok Fullmetal Alchemist‘i ve Fairy Tail‘ı anımsatıyor.

Genel Hikaye

Radiant, Nemesis adı verilen yaratıkların saldırısı altındaki bir dünyayı anlatıyor. Nemesis’ler gökten gelip yere çakılan ve yakınına çakıldıkları kasabayı yok eden canavarlar. Onlara dokunmak dahi bir insanın ölmesine sebep oluyor. Ancak bazen dokunmaya gerek kalmayabiliyor. Çünkü kokusu ölümcül seviyede zehirli olan Nemesis’ler de var.

Bu Nemesis’leri sıradan silahlarla öldürmek ya da yakalamak mümkün değil. Zira çok güçlü ve dayanıklı varlıklar. Ama her sorunun çözümünü beraberinde getirmesi gibi Nemesis’lerin ortaya çıkışı da Büyücü’lerin doğmasına sebep oluyor. Nemesis’in öldürmeye çalıştığı her 10.000 insandan biri onların dokunuşuna dayanıklı hale geliyor. Saldırıdan sağ çıkmakla kalmayıp Fantasia adı verilen büyülü güçleri büküp kullanabilmeye başlıyorlar. Ve bilindiği kadarıyla Fantasia, bir Nemesis’i öldürebilecek olan tek şey. Dolayısıyla Büyücüler, Nemesis’lerin doğal avcıları tayin ediliyor.

Ana karakterimiz Seth ise bir büyücü çırağı. Ustası Alma ona pek kendini gösterme imkanı vermiyor. Ancak o Nemesis avlayacağı gün için çok sabırsızlanıyor. Zira Ultimate Death Training adını verdiği sıkı bir çalışma programı var. Ve bu çalışma programının güçlü yumruklarına faydası olduğunu Alma’ya kanıtlamaya kararlı.

Birinci Cilt: Kahkaha

İlk ciltte Seth ile Alma’nın birbirleriyle ve normal halkla olan ilişkilerini izliyoruz. Bunun dışında içerik konusunda detay vermeyeyim. Yukarıda yeterince anlattım.

Burada bazen çocuksu, bazen kalitesiz, bazen de bel altı şakalara maruz kalıyoruz. Ancak bu şakaların sayısı o kadar fazla ve sunumu o kadar akıcı ki kısa sürede sinirlerimiz bozuluyor, cıvıtmaya ve gülmeye başlıyoruz. Yani ilk cildin komedi konusunda muhteşem bir iş çıkardığını söyleyemem. Ama önyargılı bir soğukluğunuz olmazsa gülebileceğiniz çok kare sunuyor size. Ve bunlara maruz kala kala bir noktada gülmeye başlıyorsunuz artık.

Bu karelerin şakalarını Fullmetal Alchemist’in bazı sahnelerine benzetebiliriz. Hani bazen Elric kardeşleri gören köylüler “Fullmetal Alchemist o bücür olan mı, biz şu zırh giyen abisi sanıyorduk” diye birbirlerine fısıldarlar. Edward “Ben bücür değilim!” diye çileden çıkar ve Alphonse köylülere “Ayrıca o benim abim. Küçük olan benim” der ya… O sahnelere benzer komikliklerle dolu işte birinci cilt.

Şahsen ben “Dükkanımı ve karımı kaybettim. Bırakın da çocuklarımı göreyim!” diye bağırarak ağlayan ve duygu sömürüsü yapan bir karakterin hiç çocuğu olmadığını ve karısının da o ağlarken hemen yanında duran hanımefendi olduğunu birkaç sayfa sonra öğrendiğimize benzer yerlerde de eğlendim. Valente böyle birkaç sayfa sonra öğrendiğimiz detaylarla komikleşen diyaloglar ve sahneler çizmeyi de seviyor.

İkinci Cilt: Macera

Birinci ciltte gülüp eğlendikten sonra ikinci cilt artık ciddileşiyor. Kahkaha hiç yok değil ama çok daha az bu ciltte. Zira Seth’in bir amacı, avlaması gereken Nemesis’ler var. Dolayısıyla ikinci cilt Nemesis’ler, büyücüler ve Seth’in yolculuğunda ona yardım edecek dostlarıyla ilgili olmaya başlıyor. Burada Seth’in dostlarıyla olan ilişkisi bana yer yer Fairy Tail’dan Natsu, Lucy ve Erza üçlüsünü anımsatıyordu. En azından birbirlerini çok yakından tanımadıkları ilk zamanlarını.

İlişkiler dışında ikinci ciltte büyücülerin dünyasına ve düzenlerine de tanık olma şansı buluyoruz. Hatta tamamı Diagon Valley‘i anımsatan bir şehri görüyoruz. Zaten Harry Potter’a gönderme yapan birkaç kare de panellerde bize göz kırpıyor.

Fullmetal Alchemist de yine kendini anımsatıyor ikinci ciltte. Çünkü nasıl Edward mühür çizmeden simya yapabiliyorsa Seth de nadiren görülen bir metod kullanıyor düşmanlarıyla karşı karşıya gelince.

Kötü niyetli büyücülerin peşine düşen bir Engizisyon. Fantasia’yı Nemesis’leri kontrol etmek için kulanan canavarlaşmış büyücüler. Hatta hiçbir büyülü gücü olmadığı halde siyasal ve askeri gücü elinde tutuyor diye yaratıklaşmış liderler… İşte ikinci ciltte bunları da görme şansı buluyoruz. İçerik hakkında daha fazla detay verip sürprizleri bozmayayım. Ancak hikayenin ilgi çekici bir yere gittiğini söyleyebilirim.

Radiant – Son Yorumlar ve Detaylar

Radiant mangaları 2018’de animeye de uyarlanmış. Fakat ben animeyi izlemedim. Yine de yorumları okuduğumda animenin mangadaki şakaları uyarlamadığını ve bu yüzden hayranlardan tepki çektiğini gördüm. Yani tüm o cıvık kahkahalar animede eksik kalmış. Ayrıca hikaye de yer yer değiştirilmiş. Özetle, hayranlar mangaları çok daha fazla sevmişler. (“Durum hep böyle değil midir ki?” diye düşünen okurlarımız olabilir. Değil. Hellsing ve One Punch Man gibi örnekleri olan bazı serilerde anime, mangaları sollayıp geçebiliyor.)

Gelelim Radiant’ın baskı kalitesine. Zaten şömizli baskı yapmışlar ve bence o açıdan kapağı güzel duruyor. Kapak tasarımında da orijinal tasarımları kullanmışlar. Yani Senpai’nin kendi kapak tasarımını göremiyoruz. Sayfalara baktığımızda hem kağıt hem de mürekkebin kaliteli olduğu anında göze çarpıyor. Ne yazık ki Akılçelen Yayınları’nın son zamanlardaki manga baskıları başta bahsettiğim kağıt krizinden darbe yemiş, fiyatı düşük tutmak adına kaliteden ödün vermişti. Shaman King serisinde ortası delik sayfalar ve dağılarak tüm sayfaya yayılmış mürekkeplere sıkça denk gelmiştim. Radiant’ta böyle sorunlar yok. Baskı kalitesi açısından Gerekli Şeyler ve İthaki’nin yayınladığı mangalarla eş düşünebilirsiniz.

Radiant ilk iki cildiyle ilgimi çekmeyi başardı. Muhteşem olduklarını söylemiyorum ama kesinlikle eğlenceliler. Sadece bazı bazı bel altı espriler diye betimlediğim kısımlar bu incelemede önerime bir yaş sınırı koymalı mıyım diye düşündürttü. Ama sanırım ergenlik dönemine girmiş herhangi biri bu hikayeyi sorun çekmeden okuyacaktır. Biz sadece çocuklara tavsiye etmeyelim.

Kısacası, üçüncü cilt çıksa da okusak!

Siz Radiant’ları okudunuz mu? Ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlarda bizimle paylaşın!

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.