İncelemeler

Kabuğunuzdan Çıkmaya Değer – Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası İncelemesi

Sinemada Ninja Kaplumbağa filmi görünce tedirgin oluyoruz. Buna rağmen Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası bizi yaralamadı. Hatta görselliğine hayran kaldığımız filmden dans ederek çıktık. Fakat…

(Tık almaya çalışmıyordum sevgili okur. Vallahi iki satıra sığdıramadım inceleme özetini. Affet.)

“Fakat bu tam da olması gerektiği gibi bir Ninja Kaplumbağalar filmi değil” diyerek bitirecektim cümlemi. Zira kutularca pizzaya sırtını dönebilen ergen kaplumbağalar görüyoruz filmde. Esprilerine gülmediğimiz bir Mickey ile karşılaşıyoruz. Hatta Raphael, genel olarak uysal bir karakter olmuş. Halbuki biz Raphael’in somurtkan ve öfkeli olanını severiz. Yine de Raphael’i dışarıda bırakacak olursak karakterler kendilerini yeniden sevdirmeyi başarıyorlar.

Zaten farklı bir yorumuyla karşılaştığımız tek karakterler de favori dörtlümüz değil. April yalnızca ten rengi değiştirmemiş. Aynı zamanda karakteri de değişmiş. Biz çizgi dizilerde de birçok April varyasyonu görmüştük ama Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası bize sosyal becerileri düşük bir April gösteriyor. Bilge olmayan bir Splinter Usta ve hatta…. Sürprizbozana girmesin diye bambaşka bir Rocksteady ve Bebop ikilisi deyip geçeyim. Haliyle “mahvetmişler” diyip burun kıvırmazsanız keyif alabilirsiniz diye düşünüyorum.

Hikayede de farklı bir bakış açısı izliyoruz zaten. Filmin başlarında gözlerimiz dolacak gibi oluyor. Kaplumbağaların çocukluk dönemini görme şansı buluyoruz. Ergenliğin onlar için ne kadar sancılı olduğunu biz de hissediyoruz. Çocukluğumuza o denli neşe katmış karakterlerin canını sıkan olaylara tanık olmak bizi de üzüyor. Fakat film ne tamamen duygusal bir yorum getirmeye çalışmış ne de tamamen gırgır ve şamataya kaptırmış. Biraz ondan, biraz bundan.

Biraz da FRP!

Aslında FRP ile alakası yok, öyle giriş yaptığıma bakmayın. Sadece kaplumbağaların bir sahnede yaptıkları acemilikler bana acemi bir ekiple FRP masasına oturmuş herkesin yaşadığı klişe olaylar silsilesini anımsattı. Çok keyifli bir sahneydi, anlatarak bozmak istemiyorum. Ancak sadece o sahnenin varlığı dahi FRPNet okurlarının filmden keyif alacağına beni ikna ediyor.

Ayrıca popüler kültür göndermeleri ile de sizi gülümseteceğine eminim. Kendi aramızda yaptığımız geyikleri kaplumbağalardan duymanın memnun eden bir yanı var. O göndermelerin sayısı hiç az değil bu arada. Her nasıl ki biz günlük hayatımızda sohbet ederken “Rings of Power dizisi kadar kötü olamasa da…” gibi ifadeler kullanıyorsak, onların da diline yer etmiş çokça popüler kültür referansı var buna benzer.

Ve Dans!

Müzikler ve dans konusunda da bir şey söylemeden geçmemek gerek. Bu konuda farklı sahneler arasında geçiş yaptığımız kolaj gibi, aksiyon dolu bir kısımdan bahsedeceğim. Görünce anlayacaksınız hangi kısımdan bahsettiğimi. Müzik, sahneler arasındaki geçişler ve animasyon stili bir araya gelince ortaya muhteşem bir şey çıkmış. Filmin ortalarına yakın olan o sahne seyircisini büyülüyor. Umarım film arasını tam orada vererek deneyimi mahvetmezler. İşte o sahnede dans etmeye başladık biz.

Ardından film boyunca ne zaman bir müzik çalsa Mickey ve diğerleri ile birlikte biz seyirciler de ritim tutup kafa sallamaya başladık. Umarım siz de böyle güzel bir seyirci grubuyla beraber filmi izler ve hep beraber kafa sallayarak anın tadını çıkarırsınız. Müziğe kendini kaptıran birkaç karakter var zaten filmde. Onların hevesi de ilham verebiliyor bu konuda seyirciye.

Bu arada, filmin kapanış jeneriği sırasında salonda biraz daha kalıp çizimlere bakarak ve dans ederek vakit geçirmenizi tavsiye ederim. Çünkü çizimlerle dolu renkli jeneriğin hemen ardından güzel bir ek sahne izliyoruz. Büyük oranda siyah olan ve aşağıya, sonsuza dek akan o jeneriği görünce çıkabilirsiniz ama. Ondan sonra bir sahne yok.

Görsellik, İsmini 4 Efsanevi Sanatçıdan Almış Bu Kaplumbağalara Yakışıyor mu?

Evet.

Animasyon tarzı açısından Spider-Man: Into the Spider-Verse‘ten esinlendikleri aşikar. Zaten bunu inkâr etmedikleri gibi ilham aldıkları eserler listesine başka filmler de eklemişlerdi. Haberi burada.

Fakat çizim tarzında benim çok hoş bulduğum bir yan var: Çizimler kusurlu. Yani karakterlerin suratları yamuk ya da bazı çizimler taslak halinin izlerini taşıyor. Bunun sebebi, küçükken çizgi filmini izleyip de derste defterine Ninja Kaplumbağa çizen yapımcıların çizimlerinden esinlenmiş olmaları. Animasyonun da o çizimler gibi kusurlu olmasını istemişler.

Başka bir sebep de kahramanlarımızın kusurlu olması aslında. Onlar ergen, mutant ve kaplumbağalar. Mükemmel ve insana yakın şeyler değiller. Bizim kafamızdaki tipik kahramandan çok uzaklar. Üstelik lağımda yaşıyorlar. Haliyle biraz da iğrençler aslında. Onları gözlüklü, diş telli ve kusurlu çizmiş, öyle de anlatmış olmaları bana eğlenceli geliyor.

Tabii ki görsellerin bu yanlarını çokça eleştiren okurlarımız da oluyor. Fakat benim şahsi görüşüm şu: Filmin her bir karesindeki çizimleri uzun uzun incelemek isterdim ve bundan keyif alırdım. Çünkü bu gerçekten de yetenekli, ergen bir çizerin defterine yaptığı çizimlere bakmak gibi, göze hoş geliyor. Into the Spider-Verse’ten de bu kusurlu tarzıyla ayrılıyor.

Eleştirilesi Yanları Neler?

Film komik değil. Bazı esprilerin ve sahnelerin komik olduğunu düşündükleri çok belli. Fakat çoğu zaman bu sahnelerin tek etkisi salonda uzun bir sessizlik yaratmak oluyor.

Raphael’in de farklı bir karakteri olduğundan bahsetmiştim. Ne yazık ki içlerinde en sönüğü de o kalmış. Keşke biraz daha ön planda olsaydı ve huysuzluk yapmasa bile bir özelliğiyle öne çıksaydı. Böyle uysal ama güçlü çocuk haliyle pek beğenemedim ben.

Filmin o kadar çok reklamını yaptılar ki çoğu sahneyi ve geyiği izlerken zaten önceden izlemiş veya duymuş oluyoruz. Bu yüzden fragmanları ve tanıtım materyallerini filme gitmeden önce izlememenizi tavsiye ederim.

Kimi zaman olaylar çok hızlı gelişiyor. Keşke kaplumbağaların gündelik hayatlarına dair daha fazla sahne görseydik. Kaplumbağaların karşı karşıya geldikleri son zorluğun nasıl o denli büyüdüğü temellendirilmiyor. “Niye böyle oldu ki?” gibi sorularımız yanıtsız kalıyor.

Yani film “İşte bu be!” dedirtmiyor kesinlikle. Ninja Kaplumbağalar’ın hayranları eski dostlarını görmeyi beklemesinler. Fakat “güzel, farklı, eğlenceli” gibi yorumlar yaparak filme 10 üzerinden 6-8 arasında değişen puanlar vereceğinizi tahmin ediyorum. Altıdan düşük ya da sekizden yüksek bir puan veren çok kişi olmayacaktır. Çünkü yaptıkları tüm değişiklikleri beğenmeyecek olsanız dahi 6 puanın altına düşmeyecek kadar kaliteli bir iş var ortada. Yanılmışsam yorumlarda yazın lütfen!

Sinemaya Gidiyor muyuz Şimdi?

Bence gidin. “Mutlaka gitmelisiniz!” demiyorum ama güzel bir gün geçireceğinizi düşünüyorum. “Çıkışta pizza yedirir bu film kesin” diyordum ben ama öyle olmadı. Yine de çıkışta bir pizza planı yapmak temaya uygun olacaktır.

Sinemada gitmenizi önermemin sebebi de görselleri ve sesi büyük ekranda, bangır bangır deneyimlemek. Salonda hep beraber ritim tutmanın, gülmenin ve üzülmenin büyüleyici bir etkisi oluyor. Şimdi sinema romantizmi yapmayayım ama yapmak isteyenleri de şu yazıya yönlendireyim.

Güzel vakit geçirmeniz dileğiyle.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.