AYBABTUİncelemeler

Justice League – DC Çıtayı Yükseltiyor

Hayranlar tarafından uzun bir süredir beklenen ve The Avengers’a rakip olabilecek mi sorularıyla camiada uzun bir süredir tartışma konusu olan Justice League nihayet vizyona girdi. Frpnet olarak gittik izledik ve sizin için masaya yatırdık.

2013 senesinde Man of Steel ile başlayan DC Sinematik Evreni 2016 yılında Batman v Superman ve yine aynı yıl vizyona giren Suicide Squad ile bekleneni veremediyse de geçtiğimiz yazın en büyük vizyon hiti olmayı başaran Wonder Woman ile potansiyelini ziyadesiyle ortaya koymuştu. Herkes anlamsızca Marvel filmleri ile yarıştıradursun DC kendi sinematik evrenini sağdan soldan darbeler alsa da çok güzel oluşturmaya başladı. Bana bu noktada katılmayabilirsiniz ama açacağım noktaları dikkate aldığınızda bir nebze hak vereceğinizi düşünüyorum.

Man of Steel, DC’nin tonlarını en iyi şekilde yansıtan filmlerden birisiydi. Hatırlarsanız projenin arkasında yapımcı olarak The Dark Knight üçlemesi ile bizleri mest etmiş Christopher Nolan vardı. 300, Watchmen gibi filmlerle rüştünü ispatlamış yetenekli yönetmen Zack Snyder da kamera arkasına geçince hayli başarılı bir film ortaya çıkmıştı. Clark Kent’in çocukluğu belki de bundan daha iyi anlatılamazdı. Özellikle Superman rolünde Henry Cavill çoğu kişiden tam not almıştı. Hikaye normal Superman hikayelerine oranla daha karanlık ve dramatik bir atmosferde işleniyordu. Doğru bir formül olmakla beraber bunda Nolan’ın etkisi de muhakkak vardır diye düşünüyorum. Peşinden gelen Batman v Superman ise “haklı olarak” eleştiri oklarından kurtulamadı. Zaten hali hazırda herkesin önyargı ile yaklaştığı Ben Affleck Batman rolünde pek beğenilmemiş ayrıca kurgudaki ve hikayedeki sıkıntılar tuz biber olmuştu. Ama lütfen elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, bunda yönetmen Zack Snyder’ın suçu nedir, stüdyonun suçu nedir? Warner Bros.’un bu noktada Marvel’a oranla daha aç bir şekilde saldırdığını söylemek mümkün.

Açık olmak gerekirse Batman v Superman ya da Suicide Squad mükemmel olabilecekken kıyısından dönülen projeler. Ancak bu Marvel’a yetişme çabası (nedenini hala anlamakta güçlük çekiyorum) DC’nin ataklarını geri çevirdi. Yıldızlar kadrosundan oluşan Suicide Squad arkasında David Ayer gibi başarılı bir yönetmenin olmasına karşın yine zayıf hikayesi ve kötü kurgusu ile sınıfta kalmıştı. Eh bundan sonrasında DC hayranlarının beklentileri de düşmeye başlamıştı. Gözler güzeller güzeli Gal Gadot’un karaktere hayat vereceği Wonder Woman’a çevrilmişti. Patty Jenkins’in yönetmenliğini üstlendiği Wonder Woman negatif algıları bir anda yok etti ve aldığı olumlu geri dönüşler ile beklentileri yeniden yükseltmeye başladı.

Justice League’e dönersek Zack Snyder bana göre bir arada bir derede kalmış bir yönetmen. Kafasında yapmak istedikleri var ama stüdyonun daha da düzgününü söylemek gerekirse “maymun iştahlı“ patronlarının yapmak istedikleri var. Justice League çok ağır bir yük. Bunun altından kalkmak kolay değil hele ki gişeyi, hayranları ve eleştirmenleri aynı oranda memnun etmek söz konusuysa. Bütün bu soru işaretleri kafada dönerden nihayet filmimiz vizyona girdi.

DİKKAT: YAZININ DEVAMI SPOİLER (SÜRPRİZBOZAN) İÇERMEKTEDİR

Film, bildiğimiz üzere Superman’in ölümü ve bunu fırsat bilen Steppenwolf’un dünyaya gelmesi ile gelişiyor. Steppenwolf’un Batman v Superman’in uzatılmış versiyonunda Mother Box’ları toplayarak dünyayı yok etme niyetinde olduğunu görmüştük.

Mother Box’lardan filmde de bahsedildiği üzere yeryüzünde 3 tane bulunuyor. Bunlar yüzyıllar önce Atlantislilere, Amazonlara ve insanlara verilmiş. Bunları korumak da yine onların görevi. Ancak cevval kötü adamımız Steppenwolf bunları tek tek onların elinden almaya başlayınca bu büyük tehlikenin çok önceden farkına varan Bruce Wayne kahramanlarımızı toplamak için yollara düşüyor.

Superman’in ölümünden sonra ortaya çıkan umutsuz tablo ve dramatik yapı filmde iyi yansıtılmış. İlk defa net bit şekilde gördüğümüz yeni kahramanlar Aquaman, The Flash ve Cyborg karakterleri açıkçası beklediğimden iyi çıktı. Özellikle Cyborg’a karşı ön yargılıydım ama fragmanlarda gördüğümüz kasıntı sahnelerin aksine Cyborg yani Ray Fisher gayet takıma uyumluydu. Wonder Woman yine fragmanlardan da tahmin edildiği üzere filmin öne çıkan isimlerinden biri. Kendi filmindeki ihtişamını aynen sürdürüyor. Aksiyonun yanı sıra komedi unsuru olarak hayli keyifli dakikalar yaşatan Flash ise Ezra Miller’ın oyunculuğu ile nokta atışı bir tercih olduğunu ispatlamış. Superman olarak Henry Cavill’ı zaten bağrımıza çoktan bastığımızdan onu yeniden görmek heyecan yarattı. Hatta filmin ikinci yarısında filmi coşturan karakter oluyor. Jason Mamoa ise hiç şüphe yok ki çoğu izleyicinin daha ilk fragmandan beri favorisi olmaya adaydı. Mamoa, kendine has bir Aquaman ortaya çıkarmış ve DC sinematik evreninin bence en sağlam karakterlerinden birisi bu vesile ile ortaya çıkmış. Ayrıca Aquaman de komedi sahnelerinde en az Flash kadar keyiflendirmeyi başarıyor.

Filmin aksiyon sahneleri gayet sürükleyici. Fragmanlarda göz yakan CGI filtreden geçirilmiş. Zaten son aşamada böyle bir dokunuş bekliyorduk. Superman’in gelişinden sonra hareketlenen film (özellikle kahramanlarımızla kapışma sahnesi) heyecanla kendisini izlettiriyor. Ayrıca bu kapışma sahnesinde Batman v Superman’de gördüğümüz alternatif gelecekteki diktatör Superman’in potansiyelini daha iyi görüyoruz ve Flash’ın yine önceki filmde Bruce’u uyarısında ne denli haklı olduğunu anlayabiliyoruz. Kendisi şayet kötü bir karaktere dönüşse önünde kimsenin duramayacağı çok açık.

Hatırlayacak olursanız Justice League daha vizyona girmeden pek çok tartışmayı beraberinde getirmişti. Amerika’da yapılan ön gösterimde çok farklı söylentiler gelmişti. Genele vurduğumuzda “film çok iyi değil ama kötü de denemez” gibi bir yorum ortaya çıkmıştı. Eh hayranları da bir nebze “yine mi olmadı be DC?” düşüncesine itti. Ancak hiçte korkulduğu gibi olmadı, film gayet tatmin edici ve karakterlerin her biri çok iyi işlenmiş. Ben Affleck’in geri planda kaldığına dair bazı eleştiriler gelmiş. Ancak Ben Aflleck bence bu filmde karakterine tam manada oturmuş. Ayrıca şahsen hepsini (Superman hariç) hemen hemen aynı oranda odak noktasına aldıkları için gayet memnun kaldım. Man of Steel, Batman v Superman ve Wonder Woman ile beraber tamamlayıcı bir film olmuş ve Darkseid’in gelişine gayet iyi bir zemin hazırlamış. Son filmde de bu tonu tuttururlarsa benim için kafi diyebilirim.

The Avengers’ta başarılı bir iş çıkaran Joss Whedon’un katkılarını göz ardı etmemek gerek. Filme sonradan dokunulduğu belli oluyor. Ne yazık ki sadece Zack Snyder’ın eliyle Justice League de bir Batman v Superman’e dönüşebilirdi. En azından benim yorumum bu yönde. Filmin ikinci bölümünde de şayet çalışırlarsa Whedon’un bakış açısının faydalı olacağına inanıyorum.

Filmin kötü adamı Steppenwolf’un seslendirmesini en son popüler televizyon serisi Game of Thrones’tan hatırlayacağımız Ciarán Hinds yapmış ve Steppenwolf’a yakışır oldukça karizmatik bir ton tutturulmuş. Kötü adam zayıf kalmış diyenlere burada bir parantez açmak, Thor 1-2, Iron Man 2, Avengers: Age of Ultron, Guardians of the Galaxy gibi filmlerin kötü karakterlerini hatırlatmak isterim. Marvel ve DC yarışı yapmıyorum tam tersine adil bir şekilde bakıldığında Steppenwolf, çoğu Marvel filmindeki kötü karakterden daha başarılı işlenmiş.

Müzikler bu sefer Hans Zimmer ve Junkie XL’in projeden çekilmelerinden sonra 1989 ve 1992 yıllarında Tim Burton’ın Batman filmlerinde başarılı bestelere imza atan Danny Elfman’a emanet edilmiş. Batman’in açık ara en iyi teması olan ve yine Danny Elfman imzalı orijinal müziğini filmde duymak ayrıca bir gaza getirmiyor değil.

Jenerik akmaya başladıktan sonraki kısa sahnelere de değinirsek çizgi romandan ve 2001-2010 arasında yayınlanan Smallville dizisinden de hatırlanacağı üzere çok hoş bir Superman-Flash yarışına şahit oluyoruz (Smallville’de gerçi Bart Allen’ı görmüştük). Bu tebessüm uyandıran sekanstan sonra diğer ek sahnede ise Batman v Superman’de ağır eleştiriler alan, lakin benim oldukça başarılı bulduğum Jesse Eisenberg’in canlandırdığı Lex Luthor’u görüyoruz. Yine diğer bir sürpriz olan Deathstroke ile aralarında şaşkınlıktan ağzımızı açık bırakan bir konuşma geçiyor ki sonraki filmlerde bizi nelerin beklediğini az çok ortaya koyuyor.

Sonuç itibarı ile Justice League aksiyonun hakkını veren, keyifli ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız bir süper kahraman filmi. DC sinematik evreninde Wonder Woman ile başlayan toparlanma süreci bu filmle devam ediyor ve sonraki filmler için umut vaat ediyor.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.