İncelemeler

Hiç Bitmeyen Savaşın Kalbinde – Immortals of Aveum İncelemesi

Electronic Arts‘ın çiçeği burnunda stüdyosu Ascendant Studios tarafından geliştirilen ve oyun arenasına sürülen Immortals of Aveum, ilgi çekici dünyası ve hızlı oynanabilirliğiyle ön plana çıkıyor. Peki bu renkli ve de büyülü dünyada aradığımızı bulabilecek miyiz?

Oyuncular olarak çok hareketli bir dönemden geçiyoruz. Önce Baldur’s Gate 3 fırtınasıyla sarmalandık; şimdi de Starfield‘in derin uzayında maceralara çıkıyoruz. Birkaç ay içerisinde Cyberpunk 2077 için bir ek paket ve Spider-Man 2 ile buluşacağız. Oyunculuk için şahane bir dönem gerçekten de.

Bu tarz yoğun dönemlerde bazen gözden kaçabilen, ilgi çekici ve dinamik oyunlar olabiliyor. Immortals of Aveum, ilk duyurulduğu The Game Awards 2022‘de dikkat çekse de, çıkışında pek de ses getirmeyi başaramadı. EA markası altında yayınlanmış olmasına karşın, biz oyuncular olarak gözümüz farklı bir yere çevrilmişti (Yukarıda saydığım nedenler). Ama merak etmeyin! FRPNET olarak, baştan aşağıya, geniş bir Immortals of Aveum incelemesiyle karşınızdayız. Hem oyunun dinamiklerine, hem de Aveum dünyasının ilginç dünyasına büyülü bir atlayış yapacağız.

Büyünün Fink Attığı Bir Dünya: Aveum

Aveum Haritası

Immortals of Aveum‘un ortaya çıkış hikâyesi pek dikkat çekici gerçekten. Electronic Arts bünyesinde çalışan ve Sledgehammer Games‘te yöneticilik yapan Bret Robbins, 2018 yılında, oyun dünyasının deviyle yollarını ayırmıştı. Kendisiyle birlikte işten ayrılanlarla beraber yepyeni bir stüdyo için kolları sıvayan Robbins, aynı yıl içerisinde iflasını veren Telltale Games çalışanlarından bir kısmını da toplayıp Ascendant Studios‘a hayat verdi.

İlginçtir ki, ortaya çıkan Immortals of Aveum projesi pek de uzağa gidemedi. EA Originals programıyla anlaşan ekip oyunu eski patronlarının firmasından yayınlama kararı aldı. Böylece arkalarında sağlam bir yayıncı olacak ve yeni dünyalarını hızlı bir şekilde oyuncularla buluşturacaklardı.

Bana kalırsa, Immortals of Aveum’un çıkış tarihi pek talihsiz bir döneme denk geldi. Oyun, 22 Ağustos tarihinde PC, PS5 ve Xbox Series X/S için çıkışını yaptı. Baldur’s Gate 3 ve Starfield‘in çıkış tarihleri arasında sıkıştı kaldı. Bu dönemde hızlı bir şekilde oyuncularla buluşsa da, biraz geri planda kaldığını da kabul etmek gerek. Basının çok öne çıkarmamasının da birkaç nedeni elbette var. Ona incelemede değineceğim.

Immortals of Aveum, bir aksiyon-macera oyunu. Ama daha çok eski oyuncuların hatırlayacağı şekilde Run ‘N Gun tadında bir oynanabilirlik sunuyor. Yani haritada hızlı şekilde ilerleyerek, karşımıza çıkan ve üzerimize akın akın saldıran düşmanları temizleyerek ilerlediğimiz bir aksiyon oyunu. Serious Sam serisini biliyorsanız, bu tür de kafanızda hızlıca canlanabilir bence.

Aksiyon kısmında, silahlar ve patlayıcı bombalar yerine büyüleri kullanıyoruz. Çeşitli büyüsel güçlere sahip ana karakterimiz sayesinde, düşmanlarımıza kök söktürmeliyiz. Aveum’un kaderini belirleyecek Everwar‘a yani hiç bitmeyen savaşa bir son vermemiz gerekiyor.

Hiç Bitmeyen Savaş

Wound’a bağlanan Layline denilen büyü yolları

Immortals of Aveum’un nasıl başladığından, tarihinden ve hikâyesinden bahsederek incelemeye dalış yapalım. Oyun, Aveum isimli fantastik bir dünyada geçmekte. Bu dünyada, tüm insanlar büyünün gücünü az da olsa bir şekilde kullanabiliyorlar. Hayatın ana dinamiklerinden biri anlayacağınız. Bu yüzden büyü ve büyüsel güçlerle şekillenmiş bir dünya var. Hatta MagePunk/MagiPunk denilen türe de cuk oturuyor. Etrafta bir teknoloji var, evet; fakat büyünün kontrol ettiği bir dünyanın şekillendirdiği teknolojiden bahsediyoruz.

İşte bu büyüsel gücün kaynağı olarak, Aveum’un merkezinde The Wound adı verilen bir bölge var. Beş Krallık, tarihin bilinmeyen dönemlerinden beri bu bölgeyi kontrol altına almaya çalışıyor. Bu yüzden de sürekli halde birbirleriyle savaş halindeler. Tam bir çıkmaza girmişler anlayacağınız.

Oremen, Lucium, K’Ley, Kalthus ve Rasharn arasında süregelen bu savaşın asıl amacı, büyünün hatlarını kontrol altına alabilmek. Bu sayede, tek bir krallık, diğerlerini yönetebilecek ve sonsuz kudrete erişebilecek duruma gelecek.

Oyunun hikâyesinin başladığı dönemde, Oremen, K’Ley ve Kalthus Krallıkları biraz daha geri planda kalmış. Rasharn‘ın ardı arkası kesilmeyen saldırılarından yorgun düşmüş durumdalar. Lucium ile Rasharn arasındaki savaş ise hiç olmadığı kadar alevlenmiş. Çünkü Rasharn’ın başında Sandrakk adı verilen kudreti sorgulanamayacak kadar fazla olan bir büyücü, bu hiç bitmeyen savaşı bitirmeyi kafasına koymuş durumda. Hem savaşı bitirmek, hem de kontrolü ele geçirmek istiyor. Bunun için diğer krallıklara nefes aldırmadan saldırılarına devam ediyor.

Hikâyemiz de, Lucium’un önemli şehirlerinden biri olan Seren’de başlıyor. Köprüler Şehri adındaki Seren, hem Wound’a olan yakınlığıyla, hem de önemli bir noktada bulunuyor. Bundan ötürü Lucium için kritik bir noktada duruyor. Şehirde hayatını bir şekilde idame ettirmeye çalışan Jak ve yetim arkadaşlarının saldırıya uğruyor. Böylece içine hiç girmek istemediğimiz bir savaşa girişmek zorunda kalıyoruz.

Büyüyü Daha İyi Anlamak…

Oyunda böyle devasa yapılarla çok fazla karşılaşacaksınız

Immortals of Aveum, ana karakter olarak özel birini bizim kontrolümüze sunuyor. Şöyle anlatayım, oyunda büyünün üç farklı yüzü bulunuyor. Mavi, Yeşil ve Kırmızı. Tüm insanlar büyünün bir şeklini kontrol edebiliyorken, sadece çok az bir kesim hepsine hükmedebiliyor. Çünkü büyülerin kullanım amaçları çok farklı.

Mavi Büyüler, daha çok itme ve patlayıcı büyüler gibi düşünülebilir. Enerjiyi yönlendirmek için kullanılıyor. Kırmızı Büyüler ise daha kaotik sonuçlar doğuruyor. Isı patlamaları ya da ateş saldırıları gibi büyüler için Kırmızı Büyüyü anlamak gerekiyor. Son olarak Yeşil Büyü ise, oyunun dünyasına göre kontrol etmesi en zor ve anlaması en güç büyü tiplerinden biri. Ruhun, yaşamın büyüsünü kontrol etmek için bu alanda uzmanlaşmak gerekiyor.

Ana karakterimiz Jak ise, bu üçünü kontrol edebilen ve Triarch olarak adlandırılan büyücü sınıfına giriyor. Dostlarını Seren’de kaybetmesinin ardından kontrolsüzce açığa çıkan Triarch gücü, haliyle Lucium’un Immortals adı verilen özel birliğin dikkatini çekiyor ve eğitime alınıyor. Jak, hiç girmek istemediği bir savaşta, ön cephelerde savaşmak için yemin etmek durumunda kalıyor.

Challange mod tadında, böyle gizli görevler olacak.

Ben açıkçası hikâyenin ilk giriş aşamasından hiç ama hiç memnun kalmadım. Jak, ilk başlarda sevimsiz ve deli-dolu bir karakter olarak gösteriliyor. Bu yüzden yaşadığı beklenmedik ölümler yüzünden, onunla bir bağ kurmakta zorlanıyorsunuz. Oyun, öğrenim aşamasını geçip birkaç yıllık atlama yaptıktan sonra Jak, her ne kadar karakter gelişimi gösterdiğini iddia etse de, ana karakterle bağ kuramıyorsunuz. Benim açımdan, oyunda en çok zorlandığım kısım bu oldu.

Sonuçta oyunu birincil gözden oynuyoruz. Karakterin hayata bakış açısını, düşüncelerini ilk elden görmemiz gerekiyor. Ama Jak’in o Amerikan Liselisi sevimsizliği nedeniyle, ilk birkaç saat özdeşleşme sorunu yaşadım. Eminim birçok oyuncu da sırf bu yüzden, ilk birkaç saat içerisinde oyunu bırakıp gitmiş olabilirler.

Çünkü oyunun mekaniksel kısımlarının açılması bir hayli uzun sürüyor. Hem oyunu, hem de Aveum diyarını anlatmak için en başta geniş bir zaman aralığı sunmuşlar. Her şey adım adım ilerlese de, beklediğimden daha fazla sürüncemede kalmış.

Yani uzun lafın kısası, dikkat çekici orijinal bir arka plan hikâyesine sahipken, ön planda duran başta ana karakter Jak olmak üzere, diğer karakterlerle pek fazla bağ kuramıyorsunuz. Jak’a oyun boyunca yardım eden Devyn, Zendara gibi karakterlerin “One-Liner” denilen lafları da buna pek yardımcı olmuyor. “Şu an arkamda duruyor değil mi?” ya da “Dostum, bunu yapmış olamazlar değil mi? Lanet olsun” tadında, ucuz Amerikan filmi replikleriyle dolu bir oyundan bahsediyorum.

Zaten oyunun kendisi de müthiş dev bütçeli, harika görsel efektlere sahip bir Hollywood filmine benziyor. Sığ diyalog, basmakalıp karakterler var ama öne çıkarılan görsellikle sizi uyutmaya çalışıyorlar. Aynı durumu Netflix’in Bright (2017) filminde hissetmiştim. Arkada müthiş bir Urban-Fantasy diyarı vardı ama ön planda karakterler yüzünden, günün sonunda alkışlayabildiğim bir film olmamıştı.

Büyümü Atarım, Yoluma Bakarım

Immortals of Aveum’un genel oynanabilirliğine bakacak olursak, dinamik ve hızlı bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Jak, üç farklı büyü dalında da uzman olduğu için düşmanlar üzerinde farklı saldırılar kullanılabiliyor. Ancak bunlar belli bir süreden sonra tekrara düşmeye başlıyor.

Mavi büyü ile tek sıkımlık, odak saldırılar yaparken, yeşil büyü ile seri saldırılar yapıyoruz. Kırmızı büyü ise yakın mesafede patlayıcı ve sert saldırılar yapıyor. Yani sırasıyla söylemek gerekirse, tabanca/tüfek, makineli tüfek ve pompalı tüfek gibi düşünebilirsiniz.

Oyunda seviye aldıkça, büyülerin yetenek ağaçları üzerinden çeşitli bonuslar kazanabiliyorsunuz. Yeşil büyü saldırılarınız etrafa saçılmak yerine daha odak noktasına yönelecek şekilde gelişmeye başlıyor ya da kırmızı büyüler daha geniş alana vuracak şekilde ayarlanabiliyor. Bu yetenek ağacı dışında bir de Jak’in üzerini başını dizebiliyoruz.

Görsellik ve görsel efekt konusunda Immortals of Aveum çok başarılı

Her bir büyü gücü için farklı bir bileklik takabiliyoruz. Ayrıca diğer ekipmanları da değiştirmek mümkün. Bunu oyunun soluklanmak için girdiğiniz alanlarında, Workbench benzeri alanlarında yapabiliyorsunuz. Düşmanlardan ve sandıklardan düşen büyüsel esanslar sayesinde yeni ekipmanlar yapmak mümkün.

Oyunun ilk yarısında ekipman sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Ancak ikinci yarıdan sonra bol bol ekipman düşmeye başlıyor. Sevdiğim diğer bir kısım ise haritada gezerken bulduğunuz gizli geçitlerin ve platform bulmacalarının ödüllendirici olması. O yolu tamamladığınızda size kozmetik bir eşya vermiyor. Karakterinizi güçlendirecek bir parça ya da yeni bir ekipman bulmak, bu tarz yan yol görevlerinde daha tatmin edici olmuştur. Örneğin, Jedi Survivor‘da yan yolları takip ettiğinizde sadece kozmetik eşyalara ulaşabiliyordunuz. Zaten oyunun en çok eleştirilen kısmı da bu olmuştu.

Hikâyenin gidişatına ve oynanabilirliğin nasıl yedirildiğine gelirsek. Açıkçası ilk başlarda sürünen oyun, ilk birkaç saatin ardından şahlanmaya başlıyor. Ama sonrasında yine yeniden ve tekrar tekrar aynı şeyleri yapmaya başladığınızı görüyorsunuz. Özellikle yapay zekanın sadece üzerinize koşan düşmanlardan oluşması da buna pek yardımcı olmuyor. Zaten bu yüzden yukarıda Serious Sam örneğini vermiştim. Elimizdeki tüm cephane ve diğer büyüsel yeteneklerle, en hızlı şekilde üzerimize koşan düşmanları yok etmemiz gerekiyor. Burada da minik bir ipucu vermeden geçmeyeyim. Düşmanın rengi neyse, o tipte büyü ile saldırırsanız, daha çok canlarını yakabilirsiniz.

Sonuç

Sevimsiz bir ana karakter: Jak

Immortals of Aveum, oynanabilirlik açısından bayağı bir havalı duruyor. Yalan söylemeyeceğim. Unreal Engine 5.1‘in sunduğu o görsel efekt şölenini oyuna bolca yedirmişler. Zaman zaman dikkat çeken sahnelerle karşılaştım. Öte yandan oyunda çevre ile etkileşim sıfır. Dostunuzu büyü yağmuruna tuttuğunuzda ya da dost askerlerin beklediği yere büyü bombası attığınızda, hiçbir tepki vermiyorlar. Yahu insan, en azından şunu minik bir programla geçiştirirdi de, dost bölgelerde saldırı yapma olayının kaldırırdı. Hiç gerçekçi ve dinamik bir dünya bakışı sunmuyor. Sadece oynanabilirlik alanında bunu ortaya koyabiliyor.

Ascendant Studios, ilk oyunları için güzel bir çıkış sağlamışlar. Arka tarafta ilgi çekici bir hikâye var. Tamamı büyüsel güçlerle yönetilen orijinal bir dünya fikri. Ancak oyunu oynarken bunu ön plana çıkarmaktan biraz çekinmişler gibi. Daha fazla derinleştirip oyunun RYO kısmına daha çok eklenebilirmiş gibi geldi. Şayet olur da, Aveum için bir devam oyunu ya da farklı tarzda bir oyun hazırlamaya karar verirlerse, daha fazlasını görmek isterim.

Karakterlerin kendi aralarında paylaştığı, sinematik anlarda ekrana çıkan ana hikâye dışında, sadece menüden okuyabileceğiniz minik bilgiler oluyor. Ben açıkçası bu tarz oynanabilirlik anlayışından uzaklaşılması gerektiği kanaatindeyim. Eğer oyunun anlatacak bir hikâyesi varsa ve bunu kullanmaktan çekinmiyorsa, oyunu oynarken bana bunu anlatmasını yeğlerim.

Immortals of Aveum’u da PS5 tarafında oynadığımı da ekleyeyim. Oyunun çıkış döneminde Steam tarafında, birçok PC oyuncusunun performans sorunu yaşadığı da ortaya çıkan haberler arasında. Güncelleme ile oyunun performans sorunlarını toparladılar mı, yoksa toparlamaya mı çalışıyorlar bilemiyorum; o yüzden oyunun PC sürümünü alacaksanız, o taraftaki son haberlere de göz atmayı unutmayın.

Ha, tabii bir de oyunu alma konusuna gelecek olursak. Şu aralar oyun bolluğu döneminden geçtiğimiz için Immortals of Aveum, gözünüzden kaçmış olabilir. İnceleme boyunca da biraz oyunu gömmüş gibi gözükebilirim. Ama eğlenceli olduğunu da eklemeden gitmeyeyim. Şöyle temizinden 10-12 saat sürecek, Call of Duty tarzında, hiç taktik maktik yapmadan, patara kütere düşmanlara saldıracağınız bir oyun arıyorsanız Immortals of Aveum sizi gayet güzel oyalayacaktır.

FRPNET Puanı: 5

Eksi YönleriArtı Yönleri
Ana karakter hiç sevilesi bir tip değilOrijinal dünya, Lore kısmı potansiyel taşıyor
Çevre ile etkileşim yokHızlı oynanabilirlik
Tekrara düşüyorBüyü ile Run ‘N Gun fikri güzel bir kombinasyon olmuş
Diyaloglar ve yan karakterler çok yüzeysel
Yapay zeka

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.