Hand of Fate İncelemesi – Kartlar Kaderinizi Belirlesin
Çoğunlukla yakındığım bir durumdur oyunların artık eskisi kadar beni içine çekmemesi. O büyülü hissi en son XCOM: Enemy Unknown, Dishonored (hele oyun bittiğinde çalan “Honor for All” adlı Jon Litch’in şarkısı, Dexter’in müziklerini yapan abi) ve Battlefield 3’te hissetmiştim.
Hand of Fate beni o duyguya yaklaştıran oyunlardan, tam anlamı ile o büyülü orgazmı yaşamadım ama oyun ilginç yapısı ile acayip şekilde eğlendirdi. Halen bitirmediğim için de eğlendirmeye devam ediyor.
Hand of Fate’i en kolay şu şekilde tanımlarım; masa üstü kutu oyunu oynadığınızı ve zar atarak kare kare ilerlediğinizi düşünün. Her karede başınıza bir şey geliyor ve ne olduğunu görmek için kart çekiyorsunuz. Hand of Fate’te zar atarak ilerlemiyorsunuz ama kutu kutu ilerleme mantığı yerini kart açmaya bırakıyor.
Karşınıza oturmuş cübbeli ve yüzü peçeli adam bir nevi Dungeon Master’iniz. Kartları o karıyor ve açıyor. Kaderiniz biraz onun elinde olduğu kadar yeteneğinize ve şansınıza bağlı olarak ipler biraz da sizin kontrolünüzde. Cübbeli adam kartları belirli bir şekilde masaya açınca sizin yapmanız gereken hangi kartın üzerinden ilerleyeceğinize karar verip, maceranın her bir adımını bu şekilde keşfetmek. Bir kartın üzerine geldiğinizde gizemli adam kartı çevirerek ne yazdığını gösteriyor. Bu bir dungeon, yolda karşılaşacağınız bir yolcu, satıcı, pusuya yatmış düşman ya da keşfetmeniz gereken bir mekan olabilir…
GERÇEK HAYAT GİBİ – 50% ŞANS 50% SEÇİM
Kartınızı seçtikten sonra bazı durumlarda GM ne yapmak istediğinizi soruyor. Mesela yendiğiniz bir grubun işini bitirmek ya da kaçmalarına izin vermek gibi. “O kadar kolay değil,” diyor gizemli adam, çünkü başarı ya da başarısızlık kartlarından birini rastgele seçmelisin. Dört kartın bazen üçü başarı biri başarısızlık kartı oluyor. Ya da ikisi büyük başarı diğer ikisi büyük başarısızlık, duruma göre sürekli değişiyor. Kartları takip edebilmeyi çok denedim ama üst üste karıp açtığı için ben başarılı olduğumu zannetmiyorum. Çektiğiniz karta göre başarı kazanıyorsunuz ya da malzemelerinizden ve canınızdan oluyorsunuz.
Malzeme demişken her bir yeni kartın üzerine hareket etmek yemek stoğunuzu bir eksiltiyor. Bunun dışında 100 ile başladığınız canınız hasar aldıkça azalırken, özel eşyalar ve kartlar sayesinde 100’ün üstüne de çıkarılabiliyor. Karakter oyuna başladığında bir silah ve bir kalkana sahip oluyor (şanslıysanız).
SAVAŞ SAHNELERİNDE BÜTÜN KONTROL SİZDE
Hangi kartla karşılaşacağınız tamamen şansa dayalı olsa da karşınıza çıkan yaratıklarla savaşırken maceracının bütün kontrolü sizde olduğu için tamamen kendi yeteneğiniz ile başbaşasınız. Saldırma, sersemletme, bloklama, kaçma ve üzerinize gelen okları doğru zamanlama ile karşılayarak geri göndermek hepsi refleks gerektiren hareketler. Oyunun savaş mantığını hemen açıklamam gerekirse Assassin’s Creed ile hemen hemen aynı diyebilirim. Karşınıza çıkan düşman grubunu yenerseniz altın ve yeni eşyalar kazanma şansınız var. Yeni silah ve kalkandan ziyade, zırh, başlık, kemer ve tılsım gibi çeşitli başka eşya seçenekleriniz de mevcut.
Her bölümün sonundaki büyük patronu hakladıktan sonra performansınıza göre yeni kartlar kazanıyorsunuz. Düşman kartları, gideceğiniz özel yer kartları, kazanabileceğiniz mühimmat kartları gibi türlü türlü seçenek var. Bir sonraki bölüme geçerken bunların arasından seçimlerinizi yapıyorsunuz yani bir nevi kendi kaderinize biraz yön veriyorsunuz. Böylece yeni maceranızda bir ihtimal seçtiğiniz silahı kazanma ya da uğramak istediğiniz bölgelere gitme şansınız oluyor. Sadece siz kart kazanmıyorsunuz, siz kart kazanıp güçlendikçe kart açan GM’de yeni kartlar kazanıyor ve başınıza türlü türlü yeni bela açabiliyor.
Hand of Fate kesinlikle yenilikçi ve eğlenceli bir oyun. Özellikle gizemli adamın konuşmaları ve ses tonu harika ayarlanmış. Şu sıralar oyun kıtlığı yüzünden eğlence isteyen ruhunuz gurulduyorsa Hand of Fate 39 TL’ye Steam’den alınabilecek en iyi seçeneklerden biri.
Yazan: Nurettin Tan
Kaynak: GGWPClub.com