AYBABTUİncelemeler

Dune: Part 2 İncelemesi – Kum Solucanları ve İntikam

Denis Villeneuve’ün 2021’de çıkan ilk Dune filmi görselliğiyle nefes kesen, oyunculukları muazzam ve Arrakis çöllerinde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hissettiren bir filmdi. Ama kusursuz bir film değildi. Göze çarpan problemlerden biri filmin 2,5 saatlik süresinin önemli bir kısmını dünyayı hissettiren ama bilgi vermeyen sahnelere ayırmasıydı. Kitabı okuyanlar filmin anlatmadığı bazı yerleri kitaptan gelen bilgiyle doldurabiliyordu ama kitabı okumayanlar bazı şeyleri anlamıyordu. Kitapta önemli yeri olan bazı sahneler filmde yoktu. Ama en büyük problemlerden biri henüz devamının geleceği kesin olmayan filmin son sahnesinin çok havada kalmasıydı. Devam filmi onayı kısa süre sonra geldi ama devam filmi grevlerden dolayı ertelendi ve 2024’e kaldı. Bu çok beklenen filmi incelemeden önce biraz da önceki Dune uyarlamalarına bakmak istiyorum.

Dune Uyarlamalarının Tarihi

Chris Foss’tan Dune için yapılmış bir uzay gemisi tasarımı

Kitapları sayesinde kazandığı muazzam popülerliğe rağmen Dune hep uyarlamalardan yana şanssız bir seri olmuştur. 70li yıllarda Alejandro Jodorowsky’nin yöneteceği bir Dune filmi yapım aşamasındaydı. Mœbius, H. R. Giger, Chris Foss gibi önemli sanatçılar filmin konsept çizimlerini yapmaları için getirildi. Müzikler Pink Floyd tarafından yapılacaktı. Oyuncu tercihleri de oldukça ilginçti. Padişah İmparator 4. Saddam için Salvador Dali, Baron Vladimir Harkonnen için Orson Welles, Duncan Idaho için Alain Delon, Feyd-Rautha Harkonnen için Mick Jagger gibi oyuncular düşünülüyordu. Ama Jodorowsky 2 saatlik bir filmde kitabı hakkıyla anlatabileceğini düşünmüyordu, 10 saat civarı bir süre istiyordu. Bu talep sinema sektörüne yapılabilir gibi gelmedi ve film henüz ön yapım aşamasındayken terk edildi. Ama daha sonra Flash Gordon, The Fifth Element, Terminator, Alien, Star Wars gibi çok başarılı bilimkurgu filmleri bu film için yapılan çalışmaları kullandı. 

H. R. Giger’in Dune çizimlerinden bir örnek
Moebius’un Dune storyboardlarından bir örnek

Biraz da çıkabilen uyarlamalara bakalım. 1984 yılında bağımsız sinemanın dahi isimlerinden David Lynch Dune’u uyarlama teklifini kabul etti. Ama stüdyonun ve Lynch’in filmle ilgili vizyonları çok farklıydı. Lynch hikayenin tek filmde anlatılabileceğini düşünmüyor ve ilk kitabı uyarlamak için iki film istiyordu. Bu isteği onaylanmadı. Tek film olması kabul edildikten sonra da kavgalar bitmedi. Lynch’in üç saatlik kurgusunu stüdyo iki saate indirdi. Sonuçta ortaya çıkan film ne stüdyonun ne de Lynch’in vizyonuna uymayan bir keşmekeş oldu. İşte Dune uyarlamaları bu durumdayken son yılların başarılı yönetmenlerinden Denis Villeneuve Dune’u uyarlamaya karar verdi. Villeneuve Lynch ve Jodorowsky’nin başaramadığı bir şeyi başardı, ilk kitabı ikiye bölme izni aldı. Ve sonuçta çok iyi bir ilk film çıkardı.

Dune Part 2 Nasıl Olmuş?

Bu girizgahtan sonra yazımızın asıl konusuna, yani Villeneuve’ün ikinci Dune filmine, gelelim. Paul Atreides’in toy bir gençten Fremenlerin savaşçı peygamberine dönüşme süreci bu filmde de devam ediyor. İlk filmin sonunda babası Dük Leto Atreides’in rehberliğini yitiren Paul artık Fremenlerin yöntemlerini öğrenmeye başlıyor. Fremen çöllerinin baharat yüklü havasını soluması sebebiyle gördüğü görüler şiddetlenen Paul gelecekte yaşanabilecek olaylardan korkmaya başlıyor. Film karakteri geleceği görme becerisinin lanetiyle yüzleştiriyor.

İlk filmde Fremen kültürüne çok odaklanılmamıştı. Karakterlerimiz dışarıdan gelen gözlemcilerdi, biz de Fremenleri onların gördüğü kadarıyla görüyorduk. Bu film bize Fremen kültürünü de derinlemesine gösteriyor. Bu konuda Paul Atreides’in yaşadığına benzer bir deneyim yaşıyor seyirci. Biz de Fremenleri Paul’la birlikte tanıyoruz. Suya önem verdikleri ilk filmde gördüğümüz bir detaydı mesela. Ama bu önemin ne raddede olduğunu bu filmde daha detaylı biçimde görüyoruz. Filmin kitaptan daha iyi yaptığı bir şey de bu sahnelerde Fremenler arasındaki farkları göstermek. Fremenler bir gezegen dolusu insan, doğal olarak homojen bir kültürleri yok. Aynı kültürü Arrakis’in farklı bölgelerinde yaşayan Fremenler farklı şekilde yorumluyor. Mesela Güneyliler daha muhafazakar, Kuzeyliler ise daha şüpheci. Dışarıdan bakanların dikkat etmediği bu tip farkları kültüre içeriden baktıkça görmemiz iyi bir dokunuş.

Karakterler Nasıl İşlenmiş?

Film Paul’ün bir Mesih figürü olmakla ilişkisini bize uzun uzun gösteriyor. Paul de Jessica da tek şanslarının Fremenleri kendilerine bağlamak olduğunun farkında. Ama Paul bu hareketin sonundaki yıkımı görülerinden biliyor. Timothee Chalamet gelecekte olacağı kişiden korkan Paul’ü yansıtmayı başarıyor. Chalamet’nin oyunculuğunun en etkileyici yönü ise usul usul konuşan ağırbaşlı Paul’den nutuklar atan mesih Paul’e dönüşümü verebilmesi. Bu filmde Zendeya da oyunculuğunu gösterme fırsatı buluyor. Chani’nin karakterinin kitaptakinden farklı yönleri var ama bu değişiklikler genelde kitabın hikayesini geliştiriyor. Chani ve Paul’un ilişkileri filmin ana konularından birisi. Leydi Jessica’nın karakteri çok ilginç yerlere gidiyor ve karakteri oynayan Rebecca Ferguson da ilk filmdeki müthiş performansına devam ediyor. 

Film önceki filmde görülen yan karakterlerin hikayesini devam ettirmekte başarılı. Baron Harkonnen, Gurney Halleck, Stilgar gibi karakterlerin hikayesi iyi şekilde devam ediyor. Ama filmin karakterizasyonunda bazı problemler var. Bu problemlerin çoğu ikinci filmin seyirciye tanıttığı karakterlerde ortaya çıkıyor. Özellikle Prenses İrulan ve Padişah İmparator 4. Saddam’ın karakter derinliği eksik kalıyor. Bu karakterler önceki filmde tanıtılmış olsa ve bu film karakteri sıfırdan değil var olan bir temel üzerine inşa etse daha inandırıcı motivasyonlar sunabilirdi. İlk filmdeki bilgi eksikliğinin yarattığı bir diğer problem de ikinci filmin fazla hızlı temposu. Koştur koştur bir film izliyoruz, her sahne çok dolu. Bu tempo benim için çok problem oluşturmadı ama ilk filmin dingin akışını sevmiş izleyiciler aynı şekilde düşünmeyebilir. İlk filmi ağır temposu sebebiyle sevmemiş izleyiciler ise ilk filmde bulamadıklarını bu filmde bulabilirler. 

Film Kitaba Sadık Mı?

Filmin olay örgüsü genelde kitaba sadık kalıyor diyebiliriz. Ama kitaptan ayrıldığı bazı noktalar var. Bunlardan bahsetmek için hem kitaptan hem de filmden sürprizbozanlar vermem gerekli. Sürprizbozan istemiyorsanız sonraki başlıktan devam edebilirsiniz.

Feyd-Rautha Harkonnen kitapta filmdekinden daha onursuz bir karakterdi. Kitapta gladyatör dövüşü sahnesinde uyuşturulmamış Atreides askerini öldürmek için hileye başvurmak zorunda kalıyordu. Filmde ise dövüşü yeteneği sayesinde kazanıyor. Benzer bir değişiklik Paul ve Feyd-Rautha arasındaki son dövüşte de var. Bu değişiklik iyi bir değişiklik bence. Kitapta Feyd-Rautha’nın iyi bir dövüşçü olduğunu görmüyoruz, bu da son dövüşün heyecanını azaltan bir şey. Filmde Paul ve Feyd-Rautha arasındaki dövüş daha ortada duruyor.

Filmin kitaptan ayrıldığı bir diğer nokta da Alia Atreides. İlk kitapta Paul çölde birkaç yıl kalıyordu, dolayısıyla kardeşi Alia doğuyordu. İlk kitabın sonunda 4 yaşında olan Alia kitabın finalinde çok önemli bir rol oynuyordu. Film olayları kitaptan daha kısa bir zamana sıkıştırmış, bu sebeple Alia’nın doğduğunu görmüyoruz. Alia filmde Paul ve Jessica ile iletişime geçen bir fetüs olarak yansıtılmış. Villeneuve Alia’nın fiziksel olarak bulunması gereken sahneleri de başka karakterlere paylaştırmış. Bu değişiklik filmin tonunu korumak konusunda faydalı. Çocuk Alia’nın yaptıkları kitapta çok göze batmıyor ama Villeneuve’ün filminde fazla absürt kaçardı. 

David Lynch’in Dune filmindeki kitaba daha sadık Alia

Filmin Teknik Yönü Nasıl?

Filmin en güçlü yönlerinden biri görselliği. Görüntü yönetmeni Grieg Fraser bu filmde kendisini aşmış. Oyunculukları öne çıkaran yakın planlar güzel ama filmin asıl parladığını nokta geniş planlarda görünen manzaralar. Filmin anlattığı hikayenin büyüklüğü görüntülerin heybetinden anlaşılıyor. Görselliğin bir diğer güçlü yönü ise dünyayı oluşturmak için kullanımı. Filmin prodüksiyon dizaynı ve görsel efektleri çok başarılı, görünen her objenin bizim dünyamıza değil filmin dünyasına ait olduğu hissediliyor. Seyirci tam Arrakis’in estetiğine alıştığında ve monotonluk başladığında ise film bizi Giedi Prime’ın H. R. Giger esintili dünyasına atıyor. Gladyatör dövüşü sahnesinde filmin siyah beyaz hale gelmesi da görsel çeşitliliği arttırıyor. 

İkinci filmin ilk filme kıyasla daha aksiyon yüklü olması aksiyon kalitesinin önemini arttırıyor. Neyse ki aksiyon sahneleri hayal kırıklığına uğratmıyor. Filmdeki çatışma sahneleri yaşanan olaylar çok büyükmüş gibi hissettirmeyi başarıyor. Yakın dövüş sahneleri de savaşlar kadar büyük hissettiriyor, bu da koreografilerin kalitesinden kaynaklanıyor. Villeneuve de yakın dövüşleri beğeniyor olacak ki ilk film gibi bu filmin de son aksiyon sahnesi bıçaklı bir düello.

Film Hikayeyi Sonlandırıyor Mu?

İlk filmin net bir final yapmaması sebebiyle bu filme dair en büyük beklentilerden birisi hikayenin finalini bize göstermesiydi. Bu filmin sonu ilk filmde olduğu kadar yarım kalmıyor ama bir ikilemenin son filmi değil bir üçlemenin ikinci filmi olduğu net şekilde hissediliyor. Paul mesihlik kavramıyla yüzleşmeyi bitirse de Paul’un hikayesi sona ermiyor. Yani bu filmin de sonu bir nebze havada kalıyor. Filmin içinde Villeneuve’ün Dune Mesihi uyarlaması için attığı çok sayıda tohum var. Ve ne yazık ki bu sefer de sonraki filmin geleceği kesin değil. Eğer üçüncü film onay alır ve Villeneuve yine bu kalitede bir film çekerse Dune üçlemesi bilimkurgu sineması tarihine geçecektir.

Bu Film Kime Göre?

  • Güzel görünen bir epik bilimkurgu filmi izlemek istiyorsanız
  • Gişe rekorları kıran birbirinin aynısı filmlerin arasında özgün bir ses arıyorsanız
  • Yetişkinleri hedefleyen bir bilimkurgu arıyorsanız
  • Felsefi derinliği olan, düşündüren bir bilimkurgu filmi izlemek istiyorsanız
  • İlk filmi beğendiyseniz ve devamını görmek istiyorsanız
  • İlk filmi sıkıcı bulduysanız ama aynı evrende daha aksiyonlu bir film izlemek istiyorsanız

Dune Part 2 tam size göre. Film gelecek yıl Oscar ödüllerinde her teknik dalın en güçlü adayı olacaktır. Büyük ihtimalle teknik olmayan dallarda da iddialı olacaktır. Filmi herkese tavsiye edebilirim. Filmi tavsiye etmeyeceğim tek kesim ilk filmi izlememiş kişiler. Çünkü film kendi ayakları üzerinde duran bir filmden çok daha büyük bir bütünün parçası.

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.