Diskdünya’nın En Korkunç Adamları – Canavar Alayı İncelemesi
Terry Pratchett’ın üçüncü Sanayi Devrimi romanı Canavar Alayı, abisini bulmak için erkek kılığına giren Polly’nin askerlikte yaşadıklarını anlatıyor. Ancak bu kitapta yazarın üslubu biraz değişmiş.
Canavar Alayı, Diskdünya serisinin 31. romanı olsa da Sanayi Devrimi alt serisinin yalnızca üçüncü romanı. Ancak bu kitabı okumak için ne önceki 30 Diskdünya romanını, ne de diğer Sanayi Devrimi romanlarını okumak gerekiyor. Yine de ilk kez bir Diskdünya romanı okuyacak okurlarımıza ben Canavar Alayı’nı tavsiye etmezdim. Zira bu romanda Pratchett’ın anlatımını öncekilerden daha farklı buldum.
Bu yüzden seriye Muhafızlar! Muhafızlar! ya da önceki Sanayi Devrimi romanlarından başlamanızı tavsiye ederim. Sanayi Devrimi alt serisinin ilk roman olan Hareketli Resimler‘in incelemesine buradan göz atabilirsiniz. Canavar Alayı’nda, birden çok sahnede göndermelerini gördüğümüz Gerçek romanının incelemesi ise burada.
Başta da söylediğim gibi bu romanda Pratchett’ın üslubunu değiştirdiğini düşünüyorum. Daha önceki Diskdünya romanlarında Pratchett eleştiri oklarını ardı ardına atar ve dönüp hedefi buldu mu diye bir daha bakmazdı. Mesela rüzgara kapılıp giden bir sighort-ha poliçesi bir yerlerde yeni bir din başlatırdı. Ancak bu olayın devamı gelmezdi. Eleştirinin adresini okurun bulması gerekirdi.
Oysa Canavar Alayı, okun hedefini bulduğundan emin olmak için okuru tekrar tekrar dürtüyor. Ve anlattığı konu itibariyle de üslubu biraz daha didaktik kaçıyor. Açıkçası ben Terry Pratchett’ın kaleminden çıkan her şeyi zevkle okumaya ant içtiğimden bu durumdan rahatsız olmadım. Ama romanın tipik bir Diskdünya romanına göre çok daha ders vermeye çalışır halde olması bu kitabı başlangıç kitabı olarak önermekten çekinmeme sebep oldu.
Yine de spoiler’ı olabilecek en düşük seviyede tutarak kitabı tanıtmaya çalışayım.
Canavar Alayı Ne Anlatıyor?
Bu kez hikayemiz Ankh-Morpork’ta geçmiyor. Diskdünya’nın en berbat şehrinden çok daha uzaklara, Borogravia ülkesine gidiyoruz. Orada, Düşes Hanı’nda Polly adlı bir kız saçlarını kesiyor. Ve onu ilk bakışta bir erkekten ayıran tek şeyin sarı lüleleri olmasına biraz bozulmuş. Polly, erkek kılığına girip savaşa giden bir kızdan bahsettikleri halk şarkısından etkilenmiş olabilir. Ama şarkıdaki kızı birebir taklit etmesinin asıl sebebi kendinden önce savaşa gidip geri dönmeyen ağabeyini bulmak. Zira ağabeyi Paul geri dönmezse babası ölünce Düşes Hanı sahipsiz kalacak. Polly’nin Düşes Hanı’nı devrelabilecek bir erkeğe ihtiyacı var. Çünkü Borogravia’nın taptığı Nuggan’a göre kadınlar mal sahibi olamaz ve okur-yazar olamazlar.
Tahmin edebileceğiniz gibi hikaye büyük oranda askeriye ile alakalı filmlere, devrimlere ve Vietnam savaşına göndermeler yapıyor. Bunları anlatıp bizi güldürürken de cinsiyet eşitliği konusunda düşündürtüyor. Ayrıca kuralları çok katı bir din üzerinden yine dini eleştiriler de bu kitapta bolca var.
Polly, Girdi-Çıktılar diye de bilinen bir alayda Çavuş Jackrum‘un altında giriyor orduya. Şahsen ben bu Çavuş’u sürekli Andor’daki Sergeant Linus Mosk (görselde en solda) tipinde biri hayal ettim. Çok da yakıştı. Çünkü hem görsel betimleme olarak hem de karakter olarak ikisinin benzediğini düşünüyorum.
Girdi-Çıktılar’ın tüm üyelerini yakından tanımaktan da çok memnun kaldım. Yani hikaye Polly’nin hikayesi olsa da yalnızca onun yaşadıklarına odaklanmıyor kitap. Diskdünya birçok yeni karakterle renklenip şenleniyor. Ama tabii ki önceki Diskdünya romanlarından bazı karakterler de hikayeye yer yer dahil oluyor.
Canavar Alayı – Alıntılar
Terry Pratchett’ın kalemini tanıtmanın en iyi yolunun Terry Pratchett’ın kalemini göstermek olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden kitaptan yine birkaç alıntı yapacağım:
Terry Pratchett’ın Anlatımına Örnek Alıntılar
Sonra çam ormanından ilerleyerek Plün’e varacaktı. Plün, sırf haritada çok fazla boş yer olmasının doğuracağı mahcubiyetten kaçınmak için kuş uçmaz kervan geçmez yerlere kurulan köylerden biriydi.
Son gelene sosis yok! (…)
Onbaşı Strappi zevklenerek izlerken mahşerin daha düşük rütbeli dört atlısı Panik, Şaşkınlık, Cehalet ve Bağrış-Çağrış odanın kontrolünü ele aldı.
Ve tabii bir de Terry Pratchett’ın ünlü dipnotlarından da örnek vermek gerek.
“Yemek yiyemeyecek kadar diken üstündeymiş. Bunlarla ne yapabilirsin?”
“Et güveç” dedi Shufti kararlılıkla. “Sebzelerimiz var. Yarım soğanım da var.*”
- * Dipnot: Soğanın, tencerenin -ya da kadının- boyutları ne olursa olsun her kadın bir önceki yemekten yarım bir soğan artırır.
Canavar Alayı’nın İçeriğine Örnek Alıntılar
“Tamam o zaman,” dedi çavuş geri çekilerek. “Bugün, benim şanslı çocuklarım, yürümek denen şeyi öğreneceğiz…” (…)
Yürümek konusunda çok daha başarılı girişimlerde bulunulmuştur ve bu girişimler penguenler tarafından yapılmıştır. Arabayla en arkadan gelen Çavuş Jackrum talimatlar bağırıyordu fakat acemi askerler daha önce bir yerden ötekine hiç gitmemiş gibi hareket ediyorlardı.
“Renk, çavuş! (…) Kahrolası gri bir ormanda kahrolası kırmızı-beyaz üniforma giyiyorum çavuş!” Yana doğru bir bakış fırlatmayı göze aldı. Jackrum’un küçük boncuk gözlerinde bir pırıltı vardı. Adamın hoşuna bir şey gittiğinde gördüğünüz pırıltıydı.
“Güzelim üniformandan utanıyor musun Perks?” dedi Jackrum.
“Nuggan nasip etse de ölmeyip hep giysem çavuş!” dedi Polly.
“Sen Çavuş Jack-Ram değil misin?”
“Jackrum bayım. Ve adımı o küçük defterine yazmazsan çok memnun olacağım.”
“Üzgünüm çavuş ama benim işim bu,” dedi deSoze havalı havalı. “Her şeyi yazmam lazım.”
“Eh, bayım… askerlik de benim işim ama,” dedi Jackrum arabaya tırmanıp dizginleri eline alarak, “şu anda seni nasıl da öldürmediğimi fark etmişsindir. Gidelim mi?”
Sonuç olarak Canavar Alayı en sevdiğim ilk 5 Diskdünya romanı arasına girmez. Ama hâlâ daha kitabı okurken bolca gülüp eğlendim. Eğer Terry Pratchett’ın kaleminden hoşlanıyorsanız bu kitap da sizi hayal kırıklığına uğratmayacak. Fakat sizin de favori kitaplarınız arasına gireceğini sanmam.
Çok ilginç, editörü olarak en sevdiğim ilk üç kitaba dâhil etmiştim ben Canavar Alayı’nı. :)
Eleştiri için teşekkürler!
Merhaba,
Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sondaki iddialı cümlelerimden utandım. Aslında Diskdünya’nın diğer romanları o kadar güzeldi ki bu da kahkahalar attırmasına rağmen diğerlerinden daha sönük kaldı diye düşünmüştüm. Üstelik tüm Diskdünya romanlarını da okumadım. Siz hepsini okumuşken bunu favorileriniz arasında sayıyorsanız benim gözden kaçırdığım yorumlar ve sahneler olabilir. Düşüncelerinizi duymaktan çok memnun olurdum, kitap üzerine sohbet etmek isterseniz buluşup konuşmak beni çok mutlu eder. :)