Bugün Aslında Dündü – Deathloop İncelemesi
Arkane Studios tarafından geliştirilen Deathloop, yenilikçi yapısı, akıcı aksiyonu ve sıradışı hikayesiyle bu yılın en iddialı yapımlarından biri olduğunu, çıkışıyla birlikte kanıtladı.
Efsanevi oyuncu-yönetmen-yazar Harold Ramis’in müthiş zihninden çıkan Groundhog Day filmini bilir misiniz? “Bugün Aslında Dündü” ismiyle Türkçe’ye çevrilmişti ki, bence filmin orijinal isminden bile güzel bir çeviriydi. Bill Murray, Phil Connors isimli bir haber spikerini canlandırıyordu bu filmde. Her sabah kalktığında aynı günü yaşıyordu. Tek bir günün döngüsü içerisine sıkışıp kalmıştı.
Her sabah kalktığında, döngüsüne sıkıştığı günün ve şehrin keyfini çıkartmaya çalışıyordu. Bazen birilerinin hayatını kurtardığını görüyorduk, bazen zıvanadan çıktığını, bazen de döngüde çıkamadığı için yaşadığı buhranı görüyorduk. Arkane Studios, bana kalırsa bu filmi defalarca izlemiş. Çok güzel anektodlar çıkarıp yansımasını da Deathloop olarak biz oyunculara sunmuş.
Merak etmeyin, bu incelemede Deathloop’un hikayesine ilişkin herhangi bir sürpriz kaçıran yer almayacak. Oyunun neler sunduğunu, neler yapabildiğimizi ve bugüne kadar yayınlanan o renkli fragmanların ne kadar doğru olduğunu konuşacağız.
Bir Adam Sahilde Uyanır Ve…
Hikayemiz, Blackreef isimli bir adada geçiyor. Bu adada zamanında yaşanan paranormal bir olay sonrasında, ilginç bir deneyin çalışmaları başlamış. AEON adı verilen bu program sayesinde, adada yaşayanlar tek bir güne sıkışmayı başarmışlar. Böylece dünyevi zevklerden, her gün aynı şekilde keyif alabileceklermiş. Döngünün kırılmaması adına da 8 kişiyi seçmişler.
Bilim-insanları, sanatçılar, parti delileri ve manyaklar olan Visionaries isimli bu 8 kişilik grup, adanın döngüsünün kırılmamasına ve yaşayanların da her gün aynı şeyleri, tekrar tekrar yaşamalarına olanak sağlıyor. Oyuncu olarak, Blackreef’in sahilinde uyanan Colt’u canlandırıyoruz ve amacımız da, tahmin edeceğiniz üzere döngüyü kırmak. Peki bunu nasıl yapacağız?
Oyuna başladığınız gibi sakın kısa bir ara vereyim aman bir çay koyayım, dur telefona mesaj gelmiş ona bakayım demeyin. Şöyle temizinden 2-3 saat boyunca hiç kalkmadan Blackreef’in keyfini çıkartmaya başlayın. Çünkü ilk andan itibaren, oyun hem size kendisini tanıtıyor hem de neler yapabileceğinize dair tüm bilgileri yüklemeye başlıyor.
Colt’u canlandırdığımız her döngü, dört zaman diliminden oluşuyor. Sabah, öğlen, akşamüstü ve akşam. Eğer Colt olarak tam bir günü tamamlar ve Visionaries üyelerinin hepsini temizlemeyi başaramazsak, yepyeni bir güne, yani Loop’a uyanıyoruz. Döngü içerisinde Colt ölürse, her şey sıfırlanıyor ve tekrar sahilde uyanıyoruz.
Burada Arkane Studios, oyunun kendini tekrar eden mekaniğinin oyuncuyu sıkmaması adına güzel önlemler almış. Örneğin, oyunun başında bir kasanın şifresini öğrendiğinizde, her döngü içerisinde aynı şifreyi bulmaya çalışmıyorsunuz. O bilgi edinilmiş oluyor ve yolunuza devam ediyorsunuz. Tek kaybettiğiniz edindiğiniz yeni güçleriniz ve ekipmanlarınız oluyor.
Colt, öldüğünde sahilde her şeye en baştan başlıyor. Ancak oyunun belli bir noktasında elde edeceğiniz Infusion becerisi, oyunu ilerletme adına önemli bir yer teşkil ediyor. Eşyalardan ve düşmanlardan çekeceğiniz Residium sayesinde, edindiğiniz teçhizatı geride bırakmak zorunda kalmıyorsunuz. Silahlara yapacağınız Trinket eklentilerini de yerleştirdiniz mi, yepyeni bir gün sizi bekliyor demektir.
Bir Adam Sahilde Uyanır Ve…
Blackreef, birkaç bölgeden oluşuyor. Bölgeler içerisinde gezerken, her zaman diliminde değişiklikler olduğunu görüyorsunuz. Gündüzleri daha sakin ve dinginken, akşamları düşman yoğunluğu artıyor. Daha tekinsiz bir hava alıyor. Yani sabah vakti kütüphanenin olduğu bölgeye gittiğinizde, hiç sıkıntı yaşamadan sağa sola çatara patara ateş ederek ilerleyebilirsiniz. Ancak akşam vakti kütüphanede böyle bir şey yaparsanız, adamın ümüğünü sıkarlar; benden söylemesi.
Zaten oyundaki tek amacınız bu 8 kişiyi ortadan kaldırmak değil. Bir de başımızda Julianna isimli bir bela var. Visionaries üyelerinin bulunduğu haritada ve vakitte, bize musallat oluyor ve öldürmeye çalışıyor. Çünkü biz döngüyü kırmaya çalışırken, Julianna döngüyü korumaya çalışıyor.
Bu ikili arasında hazırlanan diyaloglar incelikle hazırlanmış. Gerçekten harika. Birbirini sevmeyen ancak sürekli olarak aynı ortamda bulundukları için yüzsüz yüzsüz birbirlerine laf sokan iki insanı çok güzel yansıtmışlar. Diyaloglar, uzun zamandır bir bilgisayar oyununda görmediğim kadar insani ve tanıdık duruyor.
Hikayeyi tamamlamak adına Julianna ile de sürekli olarak münakaşaya giriyoruz, dediğim üzere. Edindiğimiz bilgiler sayesinde bazen ondan bir adım önde olabiliyoruz ya da bize sürpriz yaparak gittiğimiz yerde karşımıza çıkabiliyor. Bu oyunun süresinin uzatılması için konulmuş bir özellik değil. İlk bakışta sürekli ölüp dirildiğimizi söylediğim için Deathloop’un bir Roguelike olduğunu da düşünebilirsiniz. Ancak hissettirmese de tam bir Metroidvania oyunu olduğunu söylemem gerek. Yani bir bölgeye, kendinizi geliştirmeden giremiyorsunuz. O yeteneği elde edip, geri dönüp tekrar o bölgede yeni yerler keşfedebiliyorsunuz. Arkane Studios, bu konuyu da oyuncuya hissettirmeden güzelce yedirmeyi başarmış.
Bir Adam Sahilde Uyanır Ve…
Deathloop’un sıkıntılı yanları da var elbette. Bölüm tasarımları, akıcı dövüş dinamikleri ve Colt ile Julianna harika detaylar olsa da, can sıkan noktalar çıkmadı değil. Özellikle PC tarafında minik bir performans sorunu söz konusu. Bundan birçok insan bahsetmiş. 2070 RTX Ekran Kartı’na sahip Monster Tulpar T7 kullanmama karşın saçma sapan yerlerde FPS sorunuyla karşılaştım. Hatta bazı ayarları geri çekmek durumunda kaldım ki, akıcı oynanabilirlikte sıkıntı yaşamayayım.
Bir başka sıkıntıysa, Deathloop için sunulan PvP sisteminin çok iyi çalışmaması. Colt olarak oynarken, eğer ayarınızı aktif hale getirirseniz, bir başka oyuncu Julianna olarak oyununuzu istila edebiliyor. Julianna olarak başka oyuncuların üzerine kabus gibi çökmek isterseniz, ya çok uzun süreler bekliyorsunuz ya da server problemleriyle karşılaşıyorsunuz. Yani rastgele birilerine dadanayım dediğinizde, çok bekleyebilirsiniz. Belki iki arkadaş olarak bu PvP deneyimini yaşamaya çalışmak daha mantıklı olacaktır.
Son olarak da oyunun uçuk ama yine de belli bir noktada makul olan fiyatından dem vurmak isterim. Oyun Steam üzerinde 399₺ olarak, PSN Store üzerinde (Sadece PS5) 599₺ olarak satılıyor. Açıkçası ortalaması 18-20 saat olan bir oyun için bu fiyatı vermek, bazı oyuncular için zorlayıcı olacaktır. Zaten fiyatların çok uçuk olduğu bir dönemde, Deathloop’u deneyimlemek isteyecek oyuncular belki indirimleri beklemek isteyebilirler. Eğer PS5’iniz varsa ve kardeşlik kullanıyorsanız, belki yarı-yarıya bölüşüp makul bir fiyata indirmiş olabilirsiniz.
Ancak şu aşamada Deathloop’a ulaşmak için, tabii eğer bütçeniz yoksa, acele etmeniz gerektiğini düşünmüyorum. Bu yılın en iddialı yapımlarından biri olduğu, henüz ilk haftasından belli oldu. Yakın zamanlarda minik indirimler de görmeye başlayacaktır.
60lar tasarımına sahip hoş atmosferi, dinamik çatışma sistemiyle Deathloop bu yılın en beğendiğim oyunlarından biri oldu. Açıkçası böyle bir oyun olacağını düşünmüyordum. Arkane Studios, öncesinde Dishonored serisiyle de beni kendisine hayran bırakmıştı. Konsept oyunlar konusunda, harika işler çıkartmaya da devam edecekler gibi duruyor.
FRPNET Puanı: 8.7
Eksi Yönleri | Artı Yönleri |
Yapay zeka | Akıcı aksiyon |
Minik buglar ve performans sorunları | Yenilikçi oynanabilirlik |
Fiyat yüksek gelebilir | Tasarımsal açıdan çok başarılı |
Hikaye, diyaloglar ve karakter detayları |