The Companions – Bölüm 2
Önceki yazımızın ikinci bölümüne hoş geldiniz. Vakit kaybetmeden devam etmek istiyorum ama bilmeniz gereken temel bazı şeyleri anlatmam gerekiyor.
İlk önce Spellplague olayını bilmelisiniz, nam-ı diğer Büyüvebası. Bu olay kitapları okuyanların bildiği bir olay aslında. Hayalet Kral kitabında yani tam olarak 1385 yılında, büyü tanrıçası Mystra, Karanlığın Hanımı Shar ve Yalanlar Prensi Cyric tarafından düzenlenen bir suikast sonucu öldürülmüştür. Mystra; tüm düzlemleri yerinde tutan, tanrıların yaptığı büyülerden ölümlülerin yaptıkları tüm büyülere kadar her türlü büyüye hakim olan ve bunu kontrol eden bir tanrıçadır – Unutulmuş Diyarlar’ın en güçlü tanrısı olduğu da çoğu zaman belirtilmiştir-. Mystra öldürüldüğünde, kontrol ettiği Büyü Ağı (Weave) ‘da çökmüş ve tüm kozmos kaosa sürüklenmiştir.
Neredeyse zamanın başlangıcından beri ayrı olan Abeir ve Toril dünyaları üst üste binmiş, Gölge Düzlemi (Plane of Shadow) ile Abeir ve Toril arasındaki bariyer çok incelmişti. Bu şekilde yeni ismiyle Shadowfell düzlemi ve barındırdığı pek çok korkunç yaratık çok kolay bir biçimde diledikleri zaman Abeir-Toril’e gelip gidebilmeye başlamıştır. Toril üzerindeki büyü kullanıcılarının üçte biri ölmüş, kalan üçte ikisinin de büyük bir kısmı delirmiş ya da tüm güçlerini kaybetmiş bir halde bulmuşlardır kendilerini. Sonra kontrol edilemeyen büyü fırtınaları başlamıştır. Bu fırtınalar, Toril dünyasının coğrafyasını korkunç bir biçimde değiştirmiştir. Denizler yükselip karaları yutmuş ya da bazı yerlerde denizler çekilip yeni toprak parçaları meydana getirmiştir. Depremler tüm dünyayı sarsmış ve bu fırtınalar tarafından vurulan insanlar ya delirmiş, ya anında ölmüş, ya korkunç bir mutasyona uğramış ya da çok çok nadir olmak üzere bazı özel güçler kazanmışlardır. Bu insanlara spell-scarred, yani büyü yaralı insanlar denmiştir. Bu fırtınalardan birinin Catti-brie’yi vurduğunu Hayalet Kral kitabından hatırlarsınız. Catti-Brie’nin bilinci parçalanmış ve Shadowfell düzlemine hapsolmuştur. Regis de ona yardım edeyim derken aynı kadere mahkum olmuştur. Sonra Mielikki, müridi Drizzt’e “iyilik” olsun diye Catti-Brie ve Regis’in ruhlarını almış ve büyülü ormanına yerleştirmiştir.
Olayımıza dönelim. Sene 1463. Catti-brie, Bruenor ve Regis tekrar doğmaya karar verir ve doğarlar. Catti-brie, Anauroch topraklarındaki iki Bedine yerlisinin kızı olarak dünyaya gelir. Doğuştan her bir kolunda birer adet dövme vardır. İlkinde, bir ateş etrafında sıralanmış yedi yıldız, diğerinde ise bir unicorn (tek boynuzlu at) sembolü vardır. İlk dövme büyü tanrıçası Mystra’nın, ikincisi ise Mielikki’nin sembolüdür. Bunun sebebi ise şu; Mielikki, Seçilmiş’i olarak seçtiği Catti-brie’yi tabii ki savunmasız bırakmayacaktı. Ona bu iki büyü yarasını bahşederek o dövmelerin içine hali hazırda büyüler yüklemiştir. Yani Catti-brie günde belli sayıda olmak şartıyla birkaç adet mistik büyü, birkaç adet de ilahi büyü yapabilmektedir. Mystra’nın dövmesindeki büyüler ise Spellplague zamanından öncesine aittir. Ellerinden büyü mermileri çıkarması (Magic Missiles), alev sütunu indirmesi (Flame Strike), gökyüzünden yıldırım çağırması (Call Lightning) ve iyileştirme büyüleri (Cure Wounds) aslında o dövmelerden hali hazırda yapabildiği büyülerdir. Bunlara ek olarak belli başlı birkaç hayvana dönüşebilme (genellikle kurt, çakal ya da şahin) büyüsü de vardır. Bunların dışında Catti az da olsa birkaç seviye ruhban (Cleric) sınıfına sahiptir. Resmi açıklama olmasa da tahminimce 5 level Cleric’tir kendisi.
Catti, ailesine tüm gerçeği anlattıktan sonra onları terk ederek tek başına yaşamak üzere bozkırlara döner ancak birkaç rahibe büyüsü ve yaralarındaki büyüler dışında savunmasız küçük bir çocuktur. Bunun üzerine kendini geliştirmek adına ailesinin yanına geri döner. Çünkü anne ve babası aslında doğuştan büyüye yeteneği olan iki büyücüdür (wizard) ve bunu saklamaktadırlar. Bedine kabileleri arasında büyü yapmak kesinlikle yasaktır ve Netheril askerleri anında gelip büyü kullanıcılarını idam etmektedir.
Bu sırada Netheril’in yüksek lordlarından biri olan Parise Ulfbinder; divination, yani uzakları büyü yoluyla izleme vb. büyüler konusunda bir uzman olan Leydi Avelyere’ye, bu kızı bulması için görev verir.
Aylar geçer ve Catti-brie kendini büyücülük konusunda az da olsa bir yere kadar getirir. Ölmeden önce de büyücülük sanatı üzerine çalıştığını hatırlatmak isterim, hocası da Diyarlar’daki en güçlü büyücülerden biri olan Leydi Alustriel’di. Doğal olarak hızlı bir şekilde öğrenmeye başlar. Bir gün Netheril şehrini izlemek üzere bir şahine dönüşür ve şehrin etrafında uçar. Netheril’in şehri, yani Shade Enclave aslında yerden yüzlerce metre yükseklikte havada uçan bir şehirdir. Catti, şehrin ihtişamına kapılarak hayvana dönüşme büyüsünün süresinin bittiğinin farkına varmaz ve tekrar insan formuna dönerek yere düşmeye başlar. Bu sırada Leydi Avelyere de Catti’yi gün be gün büyülü havuzundan izlemektedir. Catti’nin düşmeye başladığını fark eder ve ona yardım etmek ister, gerçi bu kadar uzaktan ona yetişemeyeceğini bilmektedir ancak Avelyere şok içinde görür ki bu küçük kız cebinden bir tüy çıkarmış ve bir büyü mırıldanmaya başlamıştır. Bir an sonra Catti’nin düşüşü yavaşlamaya başlar ve bir tüy gibi yavaşça yere konar. Yaptığı büyüyü diğer Unutulmuş Diyarlar ve Ejderha Mızrağı kitaplarından hatırlayanlarınız olacaktır, büyünün ismi Feather Fall (Tüy Düşüşü). Birkaç ay daha kızı izlemeye devam eder ve Catti-brie’nin daha 6 yaşında neredeyse ateştopu (fireball) büyüsü yapacak seviyeye geldiğini görür! Kaybettiği her gün kızın kontrol edilmesinin daha zor olduğunu bilen Avelyere, çırak öğrencileriyle birlikte Catti-brie’yi, kendi yarattığı Mielikki Koruluğu’nda yakalayıp etkisiz hale getirir. Parise Ulfbinder da kıza zarar vermemesini ve onu eğitmesini ister ki Avelyere’de bunu istemektedir. Diğer Netheril büyücüleri gibi kötü, sert bir kadın değildir ve bu küçük kıza sempati duymaya başlamıştır. Kızı eğitmeye başlar ve kızın daha 6 yaşında olmasına rağmen çok büyük bir potansiyeli olduğunu görür. Kıza bağlanmaya başlar, öyle ki ara sıra kızın odasından kaçarak ailesini ziyaret etmesine bile göz yumar.
Aradan 10 yıl geçer. Sene 1478. Dostlarıyla buluşmasına 6 sene kaldı. Catti kayda değer bir ilerleme kaydetmiştir. 8. seviye büyücü (wizard) olmuştur. Bunu da bir şovla ustasına gösterir. Yaklaşan hayali orklara bir ateştopu atar. Sonra hiç vakit kaybetmeden büyüsünün yarattığı alevlere uzanarak başka bir büyü yapar ve bir ateş elementali yaratır. Sonra arkasına döner ve kendisine yaklaşmakta olan orklara avuç içini göstererek son büyüsünü yapar ve upuzun bir alev sütunu elinden fırlayarak orkları düz bir hat boyunca yakar (scorching ray büyüsü). Ustası Leydi Avelyere gelir ve Catti’yi azarlar. “Başıma savaş-büyücüsü mü olacaksın?” der. Çünkü kendisi gibi Catti’nin de divination büyülerinde uzmanlaşmasını ister. Catti her türlü büyü okuluna hakim olsa da en çok evocation, yani saldırı büyülerinin ağırlıklı olduğu büyü okuluna odaklanmaktadır. Ve bunlar içinde en çok ateş elementi büyülerini sevmektedir. Ayrıca tüm dünyada en iyi korunan bir şehirdeki bir divination ustasının öğrencisinin evocation büyüleri çalışması da şehirdeki diğer asiller tarafından garip karşılanmaktadır.
Bir yıl daha geçer ve Catti-brie 16 yaşına girer. Drizzt’e kavuşmak için sadece beş yılının kaldığını düşünerek onun hayalini kurar, Mielikki’ye dualar eder. Tam o sırada ustasının sesini arkasında duyar, “Neye beş yıl kaldı? O kara elf de kim? Bu tanrıçaya mı tapıyorsun? Neden bana gerçekleri söylemedin? Sana yeterince iyi davranmadım mı?” Sorularını sorunca ve bir hipnoz büyüsü de yapınca, Catti-brie tüm hayatını –hem geçmiş hem o an ki- hayatını tüm ayrıntısıyla anlatır. Avelyere de direkt Lord Parise Ulfbinder’a bu haberi verir ve onun Mielikki’nin Seçilmişi olduğunu anlarlar. The Last Threshold kitabının özetinde yazdığım üzere biliyorsunuz; Netheril Lordları tüm düzlemlere büyük bir değişimin geldiğini, tanrıların kendilerine Seçilmişler seçtiğini anlamıştır. Aslında bunu bilmelerinin sebebi çok eski bir Netheril kahininin yazdığı kehanetler yüzündendir. O kehanetlerde Netheril İmparatorluğu’nun da çöküşünü işaret eden dizeler mevcuttur. Bundan dolayı tanrıların Seçilmişleri konusuna çok özen göstermektedirler. Drizzt’i de kaçırıp onun Mielikki’nin mi yoksa Lolth’un mu Seçilmişi olduğunu anlamaya çalışmaları da bu yüzdendir. Lord Parise Ulfbinder ise Avelyere’ye, Catti-brie’yi serbest bırakmasını ama her türlü adımını izlemesini salık verir.
Catti hipnoz transından çıkar ki bunu yapabilmesi güçlü bir iradeye sahip olduğunu gösterir çünkü ona büyüyü yapan kişi Leydi Avelyere’dir ve onun büyüsünün etkilerini kırmayı başarmıştır. Ardından Avelyere’nin her şeyi öğrendiğini fark eder ve onun ailesini öldüreceğinden korkarak ailesini korumaya gider. Ama bunu yapabilmesi için izini kaybettirmesi gerekmektedir. Ve şarkı söylemeye başlar. Sağ kolundaki unicorn dövmesi mavi mavi parlamaya başlar. Gökyüzünde bulutlar toplanır ve yağmur yağmaya başlar. Leydi Avelyere ve çırakları Catti-brie’nin odasını balkonlarından izlemektedir. Ardından gökyüzünden yeri sallayan bir yıldırım tam Catti-brie’nin odasının yanındaki lamba yağı ve yakıt deposuna düşerek muazzam bir patlamaya sebep olur. Depo binasıyla birlikte Catti-Brie’nin odası da tuzla buz olur. Catti-brie önceki akşam şehir mezarlığına gitmiş ve bir kadının mezarını açarak yaşayan ölü hareketlendir (Animate Undead) büyüsünü yapmış ve kadını depoya yürütmüştür. Patlama olduğunda tabii ki kadının vücudu tanınmayacak kadar yandığı için çoğu kimse kadının Catti-brie olmadığını anlamayacaktır.
Catti-brie kuş formunda kaçarak batıya, Luskan’a doğru yola çıkmıştır. Ancak gözleri bir an kararır, aklı karman çorman olur ve düşmeye başladığını fark eder. Tekrar insan formuna dönmüştür, hem de daha büyüsünün süresinin bitmesine varken! Catti-brie kara elflerin de sıkça kullandığı levitasyon büyüsünü yapıp düşüşünü durdurmak ister ancak büyünün sözlerini söylemek üzereyken tüm sözlerin beyninde karıştığını fark eder ve hiçbir kelime çıkmaz ağzından. Sonra bir ağacın dallarına çarpa çarpa orasını burasını kıra kıra yere düşer. Yanlış hatırlamıyorsam sağ bacağında ciddi bir kırık, vücudunun tamamında da ciddi yara bereler oluşmuştur. Mistik (arcane, büyücü) büyülerin çalışmadığını fark eden Catti-brie, ilahi (divine) büyüleri denemek adına tanrıçasına dua eder ve tanrıça duasına cevap vererek Catti-brie’ye şifa büyüsü yollar. Catti bu büyüyü kendini iyileştirmek için art arda kullanır. Tam olarak iyileşemese de bir dal yardımıyla yürüyebilmektedir. Ancak Catti-brie vücudunda bir değişiklik fark etmiştir. Sağ kolundaki Mielikki doğum işareti ile sol kolundaki Mystra doğum işareti silikleşmiş ve klasik birer dövme şeklini almıştır. Yani eskiden o işaretler derisinin üzerinde bir kabarıklık halindeyken, biraz önceki olaylar sonucunda basit birer dövme haline gelmiştir. Şifa büyüsünü kullanırken eskisi gibi Mielikki dövmesi parlamıştır ancak neden büyücü büyüsü yapamamıştır? Ayrıca Mielikki dövmesindeki hali hazırda büyüler olan kuşa dönüşmeyi, gökten yıldırım çağırmayı da denemiş ancak başarısız olmuştur.
Kitapta cevabı sonra öğreniyoruz ama ben sebebini şimdi açıklayacağım. Çünkü Mystra yeniden doğdu! Mystra’nın yeniden doğma hikayesi Elminster Enraged kitabında geçmektedir ki Ed Greenwood’un hoşuma giden nadir kitaplarındandır. Mystra, Büyü Ağı’nın çöküşüyle meydana gelen büyü emici vakum görevi gören yarıkları (riftleri) Seçilmişi Simbul’a kapattırarak Büyü Ağı’nı tekrar güçlendirmiş ve dolayısıyla kendisi de tekrar güçlenmeye başlamıştır ve sonunda tekrar doğarak Tanrılığa yükselmiştir. Büyü Ağı tekrar eski haline döndüğü için Catti-brie’nin kullandığı en son büyü yöntemi başarısız olmuştur. Bundan dolayı levitasyon büyüsü işe yaramamıştır. Ayrıca büyü yarası dediğimiz yaralar Spellplague olayının bir sonucuydu. Spellplague Mystra’nın tekrardan doğumuyla bittiği için artık dövmelerin içindeki hiçbir büyü çalışmaz hale gelmiştir.
Catti bunu denemek için ateştopu büyüsünü yapmayı dener ama bu sefer yeni değil, geçmiş yaşamındaki eğitimini hatırlayarak yapar ve sol kolundaki dövme parlayarak ellerinden bir ateştopu çıkmasını sağlar. Yani büyü artık tekrar eski haline dönmüştür. Bu da Mystra’nın ölümüyle başlayan D&D 4th edition FRP sisteminin, Mystra’nın Yeniden Doğumuyla bittiğinin ve D&D 5th (Next) FRP sisteminin başladığının bir göstergesidir.
Yani özet geçmek gerekirse Catti-brie şu anda tüm dövme büyülerini kaybetmiştir ancak cleric ve wizard (ruhban ve büyücü) büyülerini hâlâ yapabilmektedir. Mielikki, Catti-brie’nin bu yüzden büyücülük sanatına yönelmesini istemiştir. Çünkü Büyü Ağı’nın tekrar tamir olacağını önceden fark etmiş ve Catti-brie’nin dövmeler haricinde de güvenebileceği bazı silahlara sahip olmasını istemiştir.
Catti-brie en yakın yerleşke olan Longsaddle’a (Uzunsemer) topallayarak ulaşır ve orada da kutlama olduğunu görür. Hepinizin hatırladığı çatlak büyücü ailesi Harpell’ların evidir Uzunsemer. Ve de Harpell ailesi Mystra’nın tekrar doğduğunu fark etmiş ve gökyüzüne yıldırımlar ve ateşler atarak kutlama yapmaktadır.
Catti onlara eski büyü sistemini bildiğini söyler ve onu aralarına alarak birbirlerine eski büyü sanatını öğretirler. Aradan üç yıl geçer ve sonuç olarak Catti ve Harpell ailesi, Mystra’nın doğmasıyla kaybettikleri güçlerini tekrar kazanmaya başlarlar ve eski büyü sistemine tamamen alışırlar. Catti bir süre daha Harpeller’ın yanında kalarak büyü konusunda biraz daha güçlenmeyi düşünmektedir. Böylece büyücü seviyesini yükseltip 9.seviye bir büyücü olacak ve hepinizin bildiği ışınlanma (teleport) büyüsünü yaparak doğrudan Buzyeli Vadisi’ne ışınlanacaktır. Ancak o büyüde ustalaşmanın ne kadar süreceğini bilmediği için Uzunsemer’den ayrılma kararı alır ve yollara koyulur. Sonuçta buluşmalarına sadece iki yıl kalmıştır. Catti, Harpell ailesinin en yaşlı üyesi Kipper’e dönerek kendisi için Auckney düklüğüne bir geçit açmasını ister. Auckney hatırladığınız üzere Wulfgar’ın düşesi kaçırması ve ona tecavüz etmesiyle suçlandığı meşhur şehir. Catti, Wulfgar’ın kızı Colson’ın neler yaptığını öğrenmek adına oraya gitmiştir. Ve acı bir şekilde öğrenir ki Colson’ın annesi Merelda, Colson ona teslim edildikten kısa süre sonra ölmüş. Ve Colson’da iki çocuk doğurmuş, iki çocuğunun da ölümünü görmüş ve sonra kendisi de vefat etmiştir. Bu şekilde soyu tamamen tükenmiştir.
Bunun üzerine Catti, Harpeller’dan öğrendiği bir büyüyü kullanarak kendine hayalet bir at yaratır ve onun sırtında dur durak bilmeden Buzyeli Vadisi’ne at sürer. Oraya vardığında kalan zamanını hayırlı bir iş için geçirmek adına iyileştirme yeteneklerini kullanarak On Kasaba halkına yardım etmeye başlar ve kısa sürede nam salar.
Catti-brie’nin hikâyesi buraya kadar. Sonraki yazılarımda Bruenor ve Regis’in Buzyeli Vadisi’ne gelene kadar yaşadıkları maceraları anlatıp en sonda hepsinin buluşmasını anlatacağım. Takipte kalın!