İncelemeler

Biraz da Prensesleri Kaçıran Kötü Adam Olalım – Nefarious İncelemesi

Her oyunda kahraman olduk, bazen güzel kızı bazen de dünyayı kurtardık. Herkesin bizim elimize bakmasından ve her şeyi bizim yapmamızı beklemesinden sıkılmadık mı? O zaman biraz da kötü adam olalım dedik.

Nefarious oyunu çıkar çıkmaz heyecanla alıp oynayamaya başladığım bir oyun oldu. Artık kahramanlar bizi durdurmak zorundaydı.

Güzel prensesi kaçırmamızla olaylar başlıyor. Polisler ve şehirdeki robotlar bizi durdurmaya çalışıyor ama tabii ki biz onların üstesinden kolaylıkla geliyoruz. İşte tüm macera aslında bu şekilde gelişiyor.

Nefarious Beni Geçmişe Götürdü

90’lı yılların ortalarında Sega Master System ile aylar, yıllar geçirdim. O dönemin pek çok oyununu keyifle ve uzun süreler boyunca oynadım. Nefarious’u oynamaya başlar başlamaz hem oyunun yapısı hem de renkleri beni geçmişe götürdü. Sanki Sonic oynuyordum. Platform tarzı yapısı ile yukarılara zıplayıp altınları toplarken bir yandan da bize karşı gelen kişileri yumruk ve bombalarımızla yok ediyoruz. O sırada puanlar ve paralar topluyoruz.

Bölümleri geçtikçe devasa uçan kalemizle başka topraklara gidiyoruz ve bu seferde o toprakların kraliçesini kaçırıyoruz. Tabii kraliçeyi kaçırmak o kadar kolay değil. Kraliçenin askerleri size karşı savaşıyor ve bölümün sonunda da tabii ki kraliçeyi kurtarmaya gelen kahramanla savaşıyoruz. Kısacası burada bölüm sonu canavarı aslında kraliçeyi kurtarmaya çalışan kahramanlar.

Rengarenk Bir Oyun ve Eğlenceli Müzikler

Oyunun grafikleri ve renkleri, klasik konsol oyunlarına uygun olarak tasarlanmış ve bunu yaparken de oldukça başarılı bir iş çıkarmışlar. Grafikler 8-bit veya 16-bit değil ama 256 renk kullanımı ve canlı renkler çok güzel bir atmosfer yaratmış.

Müzikler ise 8-bit müzik tarzına yakın şekilde stereo olarak yaratılmış. Eski oyunlardaki PC Speaker’dan gelen 8-bit müzikler yok ama o tarzda yapılmış oldukça eğlenceli müzikler oyunda yer almış.

Oynanabilirliğe Alışmak Biraz Zor

Oyunda çok fazla bir şey yapmıyoruz aslında. Yumruk ve bomba atıyoruz ve zıplayabiliyoruz. Bunun dışında sağa sola gidip ilerliyoruz. Aslında çok basit görünüyor ama yumruk ve bombaları kullanmak tam bir MOBA oyunu tarzında olmuş. Yumruk veya bomba atacağımız yeri, ekrandaki hedef ile belirliyoruz. Yani karakterimiz sola doğru bakarken sola yumruk atmıyor. Sola bakarken yukarı, aşağı da yumruk atmak mümkün. Bu nedenle bir yandan ateşlerden kaçıp bir yandan zıplayıp bir yandan da istediğiniz yere yumruk atmaya çalışırken zorlanabiliyorsunuz. Yine de oyun çok zor olmadığı için hem alışmak kolay hem de hemencecik ölmüyorsunuz.

Bununla birlikte platform türündeki oyunda ilerlemek bazen zor olsa da asıl zor kısım -pek çok platform oyununda olduğu gibi- bölüm sonu “kahramanları” ile dövüş. İlk birkaç seferde mekaniği anlamaya çalışırken ölebiliyorsunuz ama son kaldığınız yerden hemen devam ediyorsunuz, sonrasında ise kahramanı öldürmeye çalışıyorsunuz. Bazen bu bölümler oldukça zorlayabiliyor.

Oyundaki en eğlenceli yerlerden birisi de karakterler arası diyaloglar. Hem klasik bazı oyunlara göndermeler yapılırken hem de çok eğlenceli sözlerle karşılaşabiliyorsunuz. Mesela prensesi kurtarmaya gelen ama “Ben senden ayrılmak istiyorum Prenses, buraya seni kurtarmaya değil sana bunu söylemeye geldim,” diyen kahramandan tutun da “Üzgünüm ama Prenses başka bir kalede,” sözlerine kadar pek çok eğlenceli diyalog oyunda yer alıyor.

Kısacası, tüm zamanınızı alacak bir oyundan ziyade, “Biraz ara vereyim de kafa dağıtayım,” deyip yarım saat çok keyifli zaman geçirebileceğiniz bir oyun olmuş. Eğer klasik konsol oyunlarını seviyorsanız vereceğiniz paranın her kuruşuna değen eğlenceli bir yapım olmuş.

Biraz da kötü adamı oynayın ve eğlenin!

Oyunu hemen buradan alabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu