Bir Facebook Oyunundan Fazlası: Game of Thrones Ascent
Sıradan bir gündü, Kendi Kraş isteği gönderen arkadaşlarımın ev adreslerine nükleer füze göndermekle meşguldüm. Sonra bir bildirim daha geldi, kırmızı tuşa basmak üzereyken durdum. “… size Game of Thrones Ascent isteği gönderdi” yazıyordu arkadaşımın isminin yanında. Zamanında Facebook’un başarısız “mafya olup çete kurmaca” oyunlarından bunalmış biri olarak, önce buna benzer bir oyun sandım ama yine de tıklama isteğime engel olamadım. Neymiş ki bu?
*nıııııııı nı, nınınıııııı nı, nı nı nıı Game of Thrones açılış müziği girsin burada*
Disruptor Beam tarafından geliştirilen Game of Thrones Ascent (ki yazının devamında GoTA diye bahsedilecektir kendisinden), bir sosyal strateji oyunu. Facebook üzerinden oynanabildiği gibi, Kongregate ve Disruptorbeam sitelerinden de ulaşılabiliyor. Özellikle gota.disruptorbeam.com adresinden oynamanızı tavsiye ederim. Ne kenar köşe reklamları ile boğuşuyorsunuz, ne de hız konusunda bir sorununuz oluyor.
Size Bağlılık Yemini Edebilir Miyim Amca?
Westeros haritasının ortasına düşüveriyorsunuz bir anda. Hemen bir Yeminli Kılıç (Sworn Sword) buluyor sizi, “Lordum/Leydim hadi şunu tıklayın, bunu halledin, şöyle yapın, böyle edin” gibi yönergelerle oyunu anlamanıza yardımcı oluyor. 5 ana görevden oluşan Giriş (Prologue) kısmı bittiği anda oyunu kavramış ve hikayenin içine gömülmüş buluyorsunuz kendinizi. Artık kendinize ait bir sancağınız, sizin için ölmeye hazır askerleriniz, size ait bir kaleniz ve sancaktarı olarak bağlılık yemini ettiğiniz bir aileniz var. Hanedanlar Greyjoy, Lannister, Stark, Baratheon, Tyrell ve Targaryen olmak üzere şimdilik 6 tane. Ancak ileride Martell de katılacak.
Buralar Böyle Bostandı Be!
Oyun haritanız önce bomboş çorak toprakları gösteriyor. Sizin kalenizin çevrelediği, size ait topraklar burası. Kurduğunuz her bina ile haritanız yavaş yavaş dolmaya başlayacak ve burası sevimli bir şehre dönüşecek. İlk olarak vergi toplayacağınız binayı kuruyorsunuz. Bina kurulduğu anda servetiniz damla damla birikmeye başlıyor. Musluğun ağzını açmak ve foşur foşur vergi toplamak için, biriktirdiğiniz paralar karşılığında binanıza upgrade yapıyorsunuz. İşte tam bu andan itibaren şunu fark edeceksiniz, bir lord/lady olup bir kale yönetmek pek kolay ve ucuz bir iş değilmiş.
Bir Lannister Borcunu Her Zaman Veresiye Defterine Yazdırır
O vergi yetmiyor! Güçlenip kademe atladıkça yeni binalar açılıyor oyunda ve her bina size daha iyi hizmet sunmak için upgrade istiyor. Binaları kurmak da, upgrade yapmak da para istiyor tabii. Ayrıca yapacağınız her birim için kaynağa ihtiyacınız var. Basit kaynaklar olarak adlandırılan tahta, taş, demir, tahıl gibi malzemeleri bulmak için askerlerinizi maceraya yollamalısınız.
Macera için satın alacağınız güçlü askerler daha pahalıya satılırken, uygun fiyata daha zayıf askerler alabiliyorsunuz. Ancak askerlerinizi maceraya her gönderdiğinizde topladıkları deneyim puanları ile daha güçlü oluyorlar, böylelikle zayıf bir askerinizin bile maceradan yaralı dönme ihtimali azalıyor. Askerlerinizi daha güçlü kılmak için onların eline silah, bellerine zırh, yanlarına da yoldaş vermelisiniz. Bunları da inşa edeceğiniz binalar sağlıyor.
Binalara yapacağınız her upgrade ile ana karakterinizin Battle, Trade ve Intrigue puanları artıyor. Bu puanlara savaşçınızın kendi puanı, üzerindeki donanımın puanı da ekleniyor ve böylece gönderdiğiniz macerayla görevlerden başarılı olma ihtimali artıyor.
Mesela ilk kurduğunuz binalardan biri, demirci (Smithy) binası. Burada kılıç, bıçak üretiyorsunuz. Bu binaya yapacağınız her upgrade ile ana karakterinize battle puanı ekleniyor. Aldığınız yeminli kılıç da battle puanı kullanan bir askerse ve üzerinde battle puanına eklemeler yapan teçhizat ile donatıldıysa, bu adamı battle yeteneğini kullandığı bir maceraya yolladığınızda kazanma oranı oldukça yüksek oluyor.
Ancak risksever bir kişilikseniz, elinde kılıcıyla sabırsızca bekleyen askerinize “Git, ticaret yaparak macerayı hallet” emri de verebilirsiniz elbet. Böyle zamanlarda kendisini kılıç dansı ile eğitmiş adamınız, gidip sıfır ticaret bilgisiyle görevde pazarlık yapmaya çalışıyor ve şanslıysa dayak yemeden dönüyor. Şanssızsa bir ambulans çağırmayı unutmayın.
Arya Çiçek Açmış, Kış mı Gelecek?
Oyun, dizinin yayınlanan 3 sezonu gibi 3 kitaptan oluşuyor ve bu kitaplardaki hikayede de George R.R. Martin’in parmağı var (kesik parmak değil, hikaye örgüsünde katkıda bulunmuş). Ana karakterinizle bu kitaplardaki görevleri yaparken bir yandan şımarık lordları ve leydileri mutlu etmeye çalışıyor, bir yandan da iç karışıklıklarınızı çözmeye ve size karşı savaş açan düşmanlarınızı alt etmeye çabalıyorsunuz. Bazı görevler tamamen sizinle alakalı ve kitaptan bağımsızken, bazı görevlerde kitaptaki olaylara tanıklık ediyorsunuz: Joffrey’in Tyreon’dan tokat yemesi gibi.
Yaptığınız her seçimle, karakterinizin kişiliğini geliştiriyorsunuz. Mesela size ihanet eden adamı affetmeyi seçince dürüstlük puanı alırken, kafasını kestirip millete sergilemeyi seçtiğinizde eski tanrılara duyduğunuz inanç artıyor. Bu kişilik özelliklerini geliştirdiğinizde ise, karakterinizin başına “Sadık”, “Sinsi”, “Patates” gibi sıfatlar ekleyebiliyorsunuz. “Patates” diye bir sıfat yok, evet.
İlk kitabı bitirdiğinizde size dirilme imkanı veriliyor. Bu sayede oyuna en baştan başlayarak ve bu kez farklı yolları seçerek daha farklı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Dirilmek yerine diğer kitaplara devam etmeyi seçerseniz de bu fırsatı daha sonra kullanabilme şansınız daima oluyor.
Oyunu her aile ile en az bir kez oynamalısınız, zira her ailenin kendisine has binasını açtırabilmek için hikayeyi bir de onlara bağlılık yemini ederek oynamanız gerekiyor. Oyunda ejderha yapabilmek için 5 hanedanlığın kendi binasında özel olarak üretilen 5 ayrı malzemeye ihtiyacınız var. Siz de bu oyunda Khaleesi olmayı deneyebilirsiniz ama baştan uyarayım; oyunda ejderha çıkarmak, Ned Stark’a kalleşçe bir hamle yaptırmaktan daha zor.
Biz Tohum Ekmeyiz, Deniz Kenarında Tarla Ne Arar La?
Oyunu en zevkli kılan kısmı ise gerçek anlamda sosyal oyun olması. Listenizdekilere teke tek mücadeleye girebildiğiniz gibi diğer arkadaşlarınızla ittifak da kurabilir, başka klanlara savaş açabilirsiniz. Klan savaşları belli tarihlerde başlayan ve sona eren evreler arasında yapılıyor. Bu evreler sona erdiğinde oyunu oynayan tüm klanlar arasında ilk sıraya yükseldiyseniz, nadir bulunan çok güçlü eşyalara ve mühürlere sahip oluyorsunuz. Klan savaşlarına girmeyi düşünmüyorsanız, tüm klan üyelerinizle meydan dövüşlerine (Challenge) katılabilir ve ganimeti aranızda bölüşebilirsiniz.
GoTA’nın en sevdiğim yanı ise gerçek para harcamayı mecbur kılmaması. Oyunda altın ile elbette daha iyi silahlar alabilirsiniz ama altını satın almak zorunda değilsiniz. Haftanın her günü oyuna düzenli olarak girerseniz, 7. gün sabahında size bir miktar altın veriliyor. Bu altınları biriktirerek istediğiniz ürün ve upgradelere harcayabilirsiniz.
Ve Kadim Adam, O Bilge Sesiyle Fısıldadı: “Hodor.”
Süre bazlı oyunları sevmiyorsanız, metin tabanlı oyunları sıkıcı buluyorsanız GoTA size hitap etmeyebilir. Özellikle oyundaki özel binaları açtırmak için aynı metnin farklı aile versiyonlarını 5 kez oynamak zorunda kalmak oyunu monotonlaştırıyor. Ancak Disruptorbeam oyuna eski oyuncuları şaşırtacak ve etkileyecek yeni özellikler eklemeye çalışıyor sürekli.
Eğer eğlenceli bir web oyunu arıyor ama yüksek grafikli oyunlara RAM harcamak istemiyorsanız, GoTA hoşunuza gidebilir. Game of Thrones hayranıysanız ve “Ah o Westeros’da olsaydım, açık denizlere yol alsaydım” diye düşünüyorsanız, Facebook çalışanları tarafından 2013’ün en başarılı Facebook oyunu seçilmiş olan GoTA bir şans verilmeyi kesinlikle hak ediyor.