AYBABTUİncelemeler

Baldur’s Gate 3 İncelemesi – Göze Kaçanlar Derneği Faerûn’u Kurtarıyor

Unutulmuş Diyarlar’a bir kez daha adım atmaya hazır mısınız? Larian Studios, kült bir yapımı modern çağa ayak uyduracak şekilde, harika detaylar ve özenilmiş görselliğiyle oyuncularla sonunda buluşturdu. Peki Baldur’s Gate 3 bu kadar övgüyü hak ediyor mu?

Ölümü seçiyorum… Tebaanı öldürerek krallığını yok edebilirim Bane; ve elimi savurarak krallığını aç bırakabilirim Myrkul.

Bhaal – Cinayetin Tanrısı

Bir dönem izometrik RYO oyunları furyası, bünyemize ilaç gibi gelmişti. Özellikle Dungeons and Dragons markası için bu yolda birçok konaklanacak yer bulduk. Icewind Dale, Planescape derken bu evrenlere benzeyen daha birçok RYO oyunu ile mest olduk. Ancak aralarında bir oyun vardı ki, birçoklarına göre en iyilerden biriydi.

İlki 1998 yılında, ikincisi de 2000 yılında yayınlanan Baldur’s Gate serisi, o dönemde Dungeons and Dragons markasına, hatta Fearûn’a adım atacaklara çok güzel bir başlangıç olmuştu. Unutulmaz karakterler, derin hikaye ve geniş diyalog seçeneğiyle, fantazyanın derin diyarlarına dalmıştık.

Teknolojinin gelişmesi, 3D modellemelerin artmasıyla birlikte izometrik RYO, yerini farklı türlere bıraktı. Yine çok değerli RYO oyunlarıyla haşır neşir olduk ama 90lar’ın o kült oyunları, hep aklımızda kaldı. Son birkaç yılda kendi evrenini geliştiren, Larian Studios, Divinity serisiyle de bizleri o günlere götürmüştü. Saatlerce sürecek maceralar sunan Larian, sonunda istediğini de elde etmişti.

Baldur’s Gate 3’ün Kapıları Açılıyor

Larian Studios ve Wizards of the Coast arasında geçen çetin mücadelelerin ardından, firma, Baldur’s Gate 3’ü geliştirdiğini 2019 yılında duyurdu. Planlanmış bir şekilde tam da duyurunun yapıldığı dönemde Dungeons and Dragons 5E için Descent Into Avernus kitabı yayınlandı. Bu kitap Baldur’s Gate 2’nin 100 yıl sonrasını anlatırken, yeni oyun için de ön ayak olacaktı.

2020 yılında Erken Erişim sürecine başlayan Baldur’s Gate 3, topluluğun da geri bildirimleriyle uzunca bir süre geliştirilme sürecinde kaldı. Süreci en başından beri takip eden bir oyuncu olarak da, Larian Studios’un, bu özel diyara olan hassas yaklaşımını da çok takdir ettim. Hem geçmişe yönelik yaptıkları saygı duruşu, hem de diyara kattıklarıyla ortaya unutulmayacak bir yapım çıkardılar.

İşin teknik kısmını, ön çalışmalarını bir kenara bırakırsak; incelemeye geçmeden önce rahatlıkla söyleyebilirim ki, son dönemde, hatta çok uzun zamandır, oynadığım en iyi RYOlar’dan biriyle karşı karşıyasınız. Karakter derinliği, diyalog ağacı, görevler, yan karakterler ve gerçek kötülerle macera arayan oyunculara, her istediğini sunabilecek bir oyun ortaya koymuşlar.

Gözüme Bir Şey Kaçtı!

Oyunun başlangıç hikâyesiyle hemen incelemeye giriş yapalım. Bence D&D markasının hakkı çok kere yenmiş Spelljammer‘a bir saygı duruşuyla açılıyor olması da beni zevkten dört köşe etti. Bir Illithid gemisi olan ve Evrendüzlemde ve Çoklu-evrenler arasında seyahat yapabilen bir Nautiloid gemisi, Fearûn en önemli şehirlerinden biri olan Baldur’s Gate’in semalarında gözükür. Başta ana karakterimiz (Oraya da geleceğim), olmak üzere birçok kişiyi kaçırarak kurbanlarının beyinlerine bir Tadpole (İribaş) yerleştirirler. Illithid yaratmaya olanak sağlayan Ceremorphosis (Seremorfoz), diyarların en çok korkulan süreçlerinden biridir. Çünkü kişinin vücudunu, benliğini ve beynini ele geçirerek onu bir Illithid’e dönüştürür. Oyuncu olarak da biz ve yanımızdakilerle bu beynimize kaçan İribaş’tan kurtulmak ve olayın arkasındaki gizemleri araştırmak üzere Baldur’s Gate’in uzaklarında bir sahilde hikâyemize başlarız.

Giriş kısmına bir ara verip burada ana karakterin kim olduğundan bahsedeyim. Ana karakteri her RYO oyununda olduğu gibi kendiniz detaylıca oluşturabiliyorsunuz. D&D 5E kuralları gösterince seçilebilecek birçok ırk ve sınıf mevcut. Bu da ortaya çok fazla seçenek çıkarıyor ki, bunun için de ayrı bir rehber hazırlayacağımı da söyleyeyim.

Buna ek olarak, Larian Studios’un oyunculara sunduğu ve Origin Characters dediği karakterlerden birini de seçebilirsiniz. Bunlar baştan sona seslendirilmesi yapılmış, kendi yan hikâyelerine sahip olan karakterler. Kendilerinden de kısaca bahsedeyim.

  • Astarion (High Elf – Rogue): Gizemli bir sır saklayan, cüretkar ve ağzı güzel laf yapan bir elf.
  • Gale (Human – Wizard): Çarpık bir espri anlayışına sahip Waterdeep (Derinsu) sakini ilginç bir büyücü.
  • Karlach (Tiefling – Barbarian): Perdelerini kaldırdığında adeta bir minnoş kediye dönüşen bir barbar.
  • Shadowheart (Half-elf – Cleric): Şüpheyi ve tanrıçası Shar’ı kalbinin karanlık mahzenlerinde besleyen bir rahibe.
  • Lae’zhel (Githyanki – Fighter): Sivri dilli, sert mizaçlı ve kimseye eyvallahı olmayan deli fişek bir savaşçı.
  • Wyll (Human – Warlock): Hudutların Şövalyesi, toprakların en çok tanınan şeytan avcılarından biri.
  • Dark Urge (Dragonborn): Kendisi tam bir muamma. Siz ne derseniz o, olacak bir karakter.

Bu karakterler aynı zamanda partinize katabileceğiniz dostlarınız olacak. Her birinin kendine has karakteristik özellikleri ve hikâyeleri var. Oyunda vereceğiniz kararlar, NPCler ile girdiğiniz diyaloglarda kullanacağınız cümlelerle, arkadaşlığınızı pekiştirebiliyor ya da kendinizden uzaklaştırabiliyorsunuz. Kimi karakter daha açık görüşlüyken, kimi için bazen hoşunuza gitmeyecek kararlar vermek zorunda kalabilirsiniz. Bunları tek tek anlatıp sürprizleri kaçırmak istemem ama oyunu tekrar oynanabilir kılmak adına verilmiş güzel bir karar olarak görüyorum.

Kendi karakterinizi yaratma kısmına dönecek olursak. Bence ilk oyununuzda, kendi karakterinizi oluşturun. Irkı, sınıfı, özellikleri tamamen kendi oyun deneyiminizi yansıtacak şekilde olsun. Böylece daha çok keyif alacağınızı düşünüyorum. Beta süreci içerisinde birçok klişe karakter denediğim gibi (Cüce – Savaşçı gibi mesela), absürt şeyler deneyip çok eğlendiğim yerler de oldu (Yarı-ork – Ozan). Seçenekler çok fazla olduğu için oynanabilirlik olarak da karşınıza çok fazla tercih çıkacaktır.

Karakteri yarattık, oyuna daldık. Peki şimdi ne yapacağız?

Unutulmuş Diyarlar’a Hoşgeldiniz

Baldur’s Gate 3, önceki Baldur’s Gate oyunlarından bir hayli farklı olarak geliştirilmiş. Larian, daha önce Divinity: Original Sin serisinde kullandığı mekaniklerle karşımıza çıkıyor. Oyuncu olarak, partimizi haritada özgürce hareket ettirirken, NPCler ile doğrudan diyaloga girebiliyoruz. Olay dövüş kısmına (Combat) girdiğindeyse tur-tabanlı strateji oyununa dönüşüyor. Eski Baldur’s Gate oyunlarında, dövüş sekansı gerçek zamanlı devam ederken, oyunu anlık durdurup stratejimizi değiştirebiliyorduk.

Bu birçok açıdan oyunun stratejik elementlerini artırmış durumda. Savaşlara farklı açılardan yaklaşıp mekanı kendi lehimize kullanabileceğimiz anlar yaratabilirsiniz. Örneğin, yüksek bir yere çıkıp düşmanlarınıza pusu kurabilirsiniz ya da yere yağ büyüsü (Grease) attıktan sonra bir ateşleyici unsur kullanarak alan hasarınızı artırabilirsiniz. Bu durum tabii sizin için de geçerli. Düşmanlar, iş dövüşe geldiğinde sizi zorlayacak saldırılar yapabiliyor.

Yani şunu demeye çalışıyorum, büyücü ile büyü atıp savaşçıyla doğrudan düşmana saldırmak pek akıllıca değil. Çünkü düşmanlar da mekanı kendilerine işlerine gelecek şekilde yorumlamaya çalışacaklar. Alan etkili büyüler ya da patlayıcı iksirler, dar alanlarda tüm parti üyelerinizi öldürebilir.

Tur-tabanlı olması oyunun, oynama süresini de bir hayli uzatıyor. Ama hikâyenin noksanlığından ya da kısa sürdüğünden dolayı değil. Bence oyunun en keyifli anları bu dövüş kısımlarında ortaya çıkıyor. Çok az canla, doğru büyüler ve saldırı açılarıyla düşmanlarınıza kök söktürebilirsiniz. Bu yüzden elinizdeki malzemeyi kullanmaktan çekinmeyin.

Oyunun Erken Erişim sürecinde, dövüş kısmı bir hayli zordu. Özellikle yayla mesafeli saldırı yaparken, tüm zarlar düşük geliyordu. Ancak düşmanların her attığı tutuyordu. Oyunun zorluk seviyesini düşürseniz bile bu yaşanmaktaydı. Betanın son düzlüğüne girildiğinde bu durumu tamamen toparlamışlar. Hayır, her attığınız tutmuyor tabii ama “Bu da tutar be arkadaş!” dediğiniz saldırılar sizi üzmüyor.

Bu da, Baldur’s Gate 3’ün dövüş kısmı sallapati yapmış demek değil. Gerçekten zorlayıcı ve keskin dövüşlere giriyorsunuz. Hatta bazen diyalog kısmındayken, düzgün konuştuğunuzu düşünürken, ortalığı savaş alanına çevirebiliyorsunuz. Larian Studios, D&D markasının en tehlikeli diyarlarından biri olan Faerûn’un bu yanını güzel yansıtmış. Hep anlatılan bir hikâye vardır: Tüm diyarlarda hancıyla kavga edebilirsiniz ama Unutulmuş Diyarlar’da bir hancıyla dövüşürken iki kez düşünün. Kendisi 6. seviye bir büyücü olabilir. Bunu ilk elden görmek istiyorsanız, gözünüze kestirdiğiniz ilk NPC ile dalaşmayı bir deneyin derim. Herkesin arkası sağlam.

Dövüş kısmında canımı sıkan bir kısım, olayın bazen kontrolden çıkması olabilir. Oyunun başlarında bir Goblin Kampı’na gitmeniz gerekiyor. Detayları vermeyeceğim merak etmeyin. Ama burada vereceğiniz kararlar çok önemli. Adım adım gitmek yerine bir anda herkese yargı dağıtmak isterseniz, 4 kişilik partiniz üzerine goblinlerden oluşan devasa bir ordu çöküyor. İşin içinden çıkmak da bir hayli zor böyle durumlarda. Kaçanın tanrısı ağlamazmış…

Hoşuma gitmeyen durum ise oyunun bu tarz kalabalık, bol efektli, bol büyülü anlarda performans açısından düşmesi. Diyelim ortalıkta çok fazla düşman var. Siz de ortaya bir Fireball büyüsü attınız ve onunla beraber etraftaki yağ varilleri patlayıp etrafa dağıldı. Bu bir zincirleme reaksiyon olarak etrafta büyük patlamalara neden oldu. Çok fazla karakter, çok fazla efekt oyunun performansını bir hayli zorluyor. Tabii bu anlattığım beta sürecinde başıma gelen sorunlardı. Tam sürümün daha stabil olduğu bu tarz sorunlarla karşılaşılmayacağı sürekli olarak dile getirilen bir konuydu.

Özgürlük Hissi

Larian, çeşitlilik konusunda elini hiç korkak alıştırmamış. Her köşede hikâyesini paylaşabilecek, size görev verebilecek ya da ufak bir anekdot ile oyununuzu güzelleştirecek detaylar var. Bunları NPCler’den öğrendiğiniz kadar çevresel elementlerden, heykellerin altındaki levhalardan ya da kitaplardan öğrenebiliyorsunuz. Zengin bir evrenin tümü olmasa da, birçok detayını buralardan öğrenebilirsiniz. Bu sebeple oyundaki keşif duygusu asla azalmıyor. Bu tarz oyunlarda, oyuncu olarak aradığım en önemli etmen bu keşif duygusunun azalmaması.

Son yıllarda piyasaya çıkan birçok açık dünya oyununda bu sorun vardı. Haritanın büyük olması artık neredeyse hiçbir şey ifade etmiyor. Etmiyor çünkü içini dolduramadıktan sonra o haritanın büyük olmasının anlamı ne? Ya da kendini tekrar eden standart görevlerle haritayı biraz daha açmak; bunlar keşif duygusunu öldüren etmenler.

Baldur’s Gate 3, her köşesine bir hikâye saklamış. Kökeni hikâye anlatıcılığı üzerine kurulu bir oyun olunca, bunun olması da kaçınılmaz elbette. O yüzden hiç çekinceniz olmasın. Karşınıza çıkacak onlarca yeni şey olacak.

Bu keşif hissinin sunduğu özgürlük, benim gözüme çarpan bir tek noktada garipsedim. Oyunda bir gece-gündüz döngüsü yok. Her harita sabit. Kiminde gece, kiminde gündüz. Sanıyorum bunu da “Kampa Gitme” tercihinden ötürü yapmışlar ya da böylesine büyük haritalarda bunun devamlılığını sağlamak zor olacağı için teknik yetersizliklere sıkışmışlar. Çünkü oyunda girdiğiniz her bölgenin haritası anında yükleniyor (Yükleme süreleri de bazen uzayabiliyor). Böyle olunca gün döngüsünün olmaması mantıklı gibi geliyor ama keşke olsaydı dediğim çok yer oldu. Döngü içinde farklı zamanlarda karşılaşabileceğimiz farklı olaylar olsaydı (Skyrim’deki gibi), oyunun içeriği daha da artabilirmiş.

Faerûn’un Tüm Zorluklarına Göğüs Geriyoruz

Baldur’s Gate 3’ün en merak edilen kısmına geleyim. Verilen kararlar, kurulan cümleler oyuna etki ediyor mu? Hem de nasıl! Seçeceğiniz ırkın bile hikâyedeki önemi, gideceğiniz bölgeden bölgeye değişebiliyor. Yeryüzünde dolaşan bir Drow olursanız, herkes size şüpheyle yaklaşıyor. Bir Duergar olursanız, Karanlıkaltı’na girdiğinizde, Zalimocak’ta neşeyle karşılanıyorsunuz. Tabii oyuna nasıl yön vereceğiniz size kalmış ama bu tarz çeşitlilik görmek gerçekten çok hoş. Her oyuncu olarak aynı yolu takip etseniz de, yaşayacaklarınız çok farklı olacaktır.

Bir de buna ek olarak oyunda genel bir tema hakim ve bunun tüm karakterlere, hikâyeye etki ettiğini rahatlıkla görebiliyorsunuz. “Herkesin sakladığı bir sırrı var” düşüncesi tüm oyuna yayılmış durumda. Ana karakterin gözüne kaçan Tadpole’un getirdiği gizemli güçleri açığa çıkarmaktan çekinmekten tutun da, yanınıza alacağınız parti üyelerine ve hatta düşmanlarınızın geçmişine kadar herkes bir şeyler saklıyor. Keşif ve merak duygusunu uyandıracak şekilde hazırlanmış. Birilerine soru sormaktan asla çekinmiyorsunuz, hatta daha fazlasını anlatsın diye uğraşıyorsunuz.

Örneğin, oyunun ilk birkaç saatinden sonra karşılaşacağınız Karlach isimli bir Tiefling Barbar karakter var. Avernus’tan çıkıp gelme bu Tiefling’in bir sıkıntısı var ve civardaki insanları da rahatsız ediyor. Eğer onu kurtarmayı tercih ederseniz size hikâyesini anlatmaya başlıyor. D&D oyunlarında görebileceğiniz en klişe dolu hikâye olduğuna yemin edebilirim. Ancak bunun sunulma şekli o kadar güzel hazırlanmış ki! Bu konularda, klişelere boğulmuş olmak beni iğreti etse de, Karlach’ın sunumu hiç rahatsız etmedi. İşte Larian, burada bir kez daha övgüyü hak ediyor.

Şunu da eklemeden geçmeyeyim. Oyunun yaklaşık 100 saate yakın bir oynama süresi var. Yan görevleri pas geçseniz bunu belki bir 70-75 saate de indirebilirsiniz. İlk anlarda oyunun gidişatı biraz geç açılacak. Yalan yok. Act 1’in bitimi ve Act 2’ye geçmenizle beraber çarklar daha hızlı dönmeye başlayacak. Bunun sözünü verebilirim. İlk kısımda seviyenizin düşük olması, yeri geldiğinde dövüşten kaçmanız gereken yerlerin olması ve kimsenin güven vermemesi, oyununuzu baltalayabilir. Ama korkmayın, bir süre sonra işler o kadar sarpa saracak ki, neyin içine düştüğünüzü anlamayacaksınız.

Sonuç

Baldur’s Gate 3, gerek grafik kalitesi, gerek ses işçiliği ve seslendirme ekibiyle, görsel anlamda takip edilebilir bir yapım. Size RDR2 kıvamında manzaralar sunmuyor olabilir ama haritanın doluluğunu adım attığınız her anda hissediyorsunuz. Her taraf size bir şeyler anlatmak için bağırıyor. Hiçbir yer birbirine benzemiyor. Her yer tek tek, özenle inşa edilmiş.

Bana kalırsa son yılların en iyi RYO oyunlarından biri olabilir. Çok uzun zaman boyunca da bunun tartışması sürecek gibi duruyor. Bu kadar uzun zamandır beklediğimize de değecek bir yapım olmuş. Dungeons and Dragons markasının son yıllardaki atılımı düşünüldüğünde, ilerleyen dönemde çok daha benzer oyunlar da göreceğiz gibime geliyor.

Son bir şüphenizi de ortadan kaldırayım. Bildiğiniz üzere Baldur’s Gate 3, Türkçe olarak piyasaya çıkıyor. Eski dönemlerde kitaplarda, oyunlarda yapılan yanlış tercümelerin ya da kulak tırmalayan tabirlerin üzüntüsünü hepimiz yaşadık. Ama burada özel bir durum var. Baldur’s Gate 3’ün çeviri kısmı gerçekten de çok güzel olmuş. Tartışmalara yol açabilecek tercihler var mı? Tabii ki var. Sonuçta oyunun köken dili İngilizce ve birçok terim, isim, özel durum “Lost in Translation – Çevirinin Anlamını Kaybetmesi” yaşayabiliyor. Türkçe çeviriden sorumlu olan AiBell Game Localization ortaya canla başla çalışılmış bir iş koymuş. Süreci yakından takip eden biri, kendilerine danışmanlık desteği veren bir editör olarak da şunu ekleyeyim, gönlünüz rahat olsun. Oyunu baştan sona Türkçe oynayarak, hiç sıkıntı yaşamadan gönül rahatlığıyla oynayabilirsiniz.

Artık gelelim kapanış kısmına. FRPNET olarak, uzun zamandır vermediğimiz armalardan birini hak ediyor. Baldur’s Gate 3 için “FRPNET Garantisi” veriyoruz! (Sanki Larian Studios’ta hissemiz var). Aynı şeyleri tekrar tekrar yazmak istemiyorum ama ezcümle olarak bitirmem gerekirse, her açıdan çok ama çok doyurucu bir oyun. İzometrik RYO türüne değil adım atmak, duymamış oyuncular için bile çok anlaşılabilir ve rahat bir arayüz sunulmuş. Grafikler ve efektler ekranları şenlendirirken, seslendirme ve hikâye kalbimize ve beynimize dokunuyor.

Baldur’s Gate 3’ün, oyun dünyasının en çok konuşulan oyunlarından biri olacağı kesin.

FRPNET Puanı: 9.5

Eksi YönleriArtı Yönleri
Performans problemleriGörsel tasarım, sunum ve arayüz kolaylığı
Ses efektleri ve seslendirme
Akla takılacak müzikler
Uzun oynama süresi, tekrar tekrar oynanabilir
Derin hikâye, zengin karakterler
Türkçe dil desteği

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu