Atın Beni Denizlere – Pillars of Eternity II: Deadfire Kapalı Beta İncelemesi
Pillars of Eternity ilk çıktığında izometrik görüntüye sahip klasik cRPG oyunları tutkunları bir sevinç çığlığı patlatmıştı. Pek çok kişi Kickstarter’da destek olmuştu ve satışa çıkar çıkmaz da oyunu çok fazla kişi oynamıştı ancak oyunu bitirenler veya çok uzun süre oynayanların sayısı bu sayıya oranla çok azdı.
Sonrasında çıkan iki ek paket olan The White March: Part I ve Part II da beklenen ilgiyi görmedi ve Obsidian Entertainment hemen ikinci ve yeni hikayeli bir oyun için kolları sıvadı. Gemi görüntüsüyle sunulan Pillars of Eternity II: Deadfire yine heyecanı yükseltti.
Oyunu Şubat ayının başında Obsidian Entertainment gönderdi. Kickstarter’da destek olup betaya katılma şansı elde edenlerle birlikte oyuna başladık ve kısaca bir ön inceleme yapalım dedik.
Karakter ve Başlangıç
Oyuna karakter yaratarak başlıyoruz. Cinsiyetimizi seçtikten sonra ırkımızı seçiyoruz.
Aumaua, Dwarf, Elf, Godlike, Human ve Orlan ırklarından birini seçiyoruz. Her ırkın kendine has özellikleri var. Kimisi daha çevikken kimisi daha güçlü gibi. Kendi oyun stilinize veya keyfinize göre ırkınızı seçtikten sonra sırada sınıfımız var.
Barbarian, Chanter, Cipher, Druid, Fighter, Monk, Paladin, Priest, Ranger, Rogue veya Wizard sınıflarından birini seçebiliyorsunuz. Gidip +2 Strength veren Aumaua ırkını seçip Intelligence gerektiren Wizard sınıfını seçmeyin tabii. Gerçi keyif sizin, ortaya eğlenceli bir oyun çıkabilir. :)
Oyundaki karakter özelliklerimiz ilk oyundakiyle aynı. Yine Strength, Constitution, Dexterity, Perception, Intellect ve Resolve özellikleri var. Her birisine temel olarak 10 puan verilmiş ve biz ekstradan +15 puan daha dağıtarak karakterimizi yaratıyoruz.
Sonrasında oyunda kritik yerlerde etki edebilen karakterin kültürü ve geçmiş hikayesini seçiyoruz. Nereli olduğunuz karakterin kültürünü belirlerken mesleğiniz ise geçmişinizi belirliyor ve karakterinize ek yetenek puanları veriyor.
Daha sonrasında hangi silahlarda uzman olduğumuzu seçip kozmetik seçimlerimizi de yaptıktan sonra oyuna başlıyoruz.
Oyuna Başlarken
Klasik izometrik bakış açısına sahip kişilerin aşina olduğu yapı oyuna hızlıca başlamanızı sağlıyor. Siz tek bir karakter yaratıyorsunuz ancak sizinle beraber 4 kişi daha Tikawara Adası‘na gemiden iniyor ve oyun başlıyor. Oyun yine ilk oyunda da olduğu gibi yerli halktan pek çok şey öğrenerek başlıyor. Hatta yine halkın kendi dilindeki kelimeler açıklamalı olarak belirtilmiş. Mesela konuşurken karşınızdaki adam “Huana” diye bir şeyden bahsediyorsa o kelime renkli görünüyor ve farenizi kelimenin üzerine getirdiğinizde onun ne anlama geldiğini öğreniyorsunuz.
Tikawara adasına indiğim anda konuşma başladı zaten. Sonrasında ada halkının arasına girip konuştukça daha çok şey öğrenmeye başladım. Bununla birlikte ısınamadığım bir nokta oldu: İsimler. Sanırım oyundaki bölgeler Polinezya Adaları’ndan esinlenilmiş. Adanın ismi Tikawara ve karakterlerin isimleri de yine Rongi, Mukumu, Toaku Biwha gibi. İsimlere bir türlü ısınamadım nedense. Her an Moana karşıma çıkacakmış gibi hissettim. Bu durum tabii her oyuncu için olmayabilir ama cRPG oyunlarında daha Avrupa veya İskandinav isimlerine aşina biri olarak bana garip geldi.
Tikawara’da küçük görevler yaparak tecrübe puanı topluyoruz. Sonrasında da yavaş yavaş yolculuğa hazırlanıyoruz.
Oyun İçinde Farklı Oyunlar
Pillars of Eternity II: Deadfire oyununda denizlerin önemli bir yer kaplayacağını biliyorduk. Adadan ayrılıp gemiye bindiğinizde bir anda Sid Meier’s Pirates oynuyor gibi hissediyorsunuz. Harita üzerinde geminizle seyrederken gemideki ekibin yiyecek, moral gibi özelliklerini görüyorsunuz. Gemimiz bir nevi bizim üssümüz gibi olmuş. Gemi yönetmek biraz karmaşık ya da daha önce bir RPG oyununda gemi kullanmadığım için bana öyle geldi ama kısa zamanda alışıyorsunuz. Geminize yüklediğiniz yiyecekler bile mürettebatı çok etkileyebiliyor. Ucuz bir yiyecek alırsanız az parayla herkesi doyurabiliyorsunuz ama herkesin morali de düşebiliyor. Hassas dengeler var. İnsanlarla uğraşmak zor mirim…
Ayrıca açık denizlerde başka gemilerle savaşmak ve başka bir gemiye bordaladıktan sonra yakın dövüşe girmek gibi deniz savaşları güzel bir mekanik olmuş. cRPG oyunlarında çok alışık olduğumuz bir şey değil.
Oyunda ayrıca hikayesel yerler de var. Mesela haritada dolaşırken bir harabe bulduğunuzda karşınıza bir kitap açılıyor ve yapacağınız seçimlerle oradaki görevi tamamlayabiliyor veya hikayeyi çözebiliyorsunuz. Burası rol yapma anlamında benim çok hoşuma giden bir yer oldu.
Oyunun Grafikleri ve Dövüş Mekanikleri
İzometrik açıya sahip klasik RPG oyunlarından alışık olduğumuz oynanış mekanikleri var. Farenin sol tuşuna tıklayıp karakteri seç, sonra sağ tuş ile düşmana saldır. Ayrıca yine Boşluk tuşu en çok kullandığımız tuş oluyor. İstediğimiz anda oyunu durdurup her karaktere ayrı seçimler yaptırabiliyoruz.
Oyunun grafikleri de bir önceki oyuna göre biraz daha gelişmiş. Çok büyük bir değişiklik yok ama döneme uyum sağlamış diyebiliriz. Şimdiye kadarki en akıcı ve en iyi izometrik oyun grafiklerine sahip oyun olmuş.
Eşya Yaratma
Etraftaki sandık, fıçı, kutu gibi şeylerden çok garip malzemeler buldum. Kullanmayı ve ne işe yaradıklarını öğrenmeyi denedim ama olmadı. Sonradan bunların eşya yaratma için kullanılan malzemeler olduğunu farkettim. Oyunda çok fazla eşya yaratabiliyorsunuz. İksir, büyü, patlayıcı, yemek gibi pek çok eşya yaratma seçeneği mevcut. Sadece bu alanda bile saatlerce vakit geçirebilirsiniz.
Oyunun Hikayesi
Şu yukarıda bahsettiğim isim takıntım nedeniyle ilk başta hikayeyi anlamakta biraz zorlandım. Sanki herkes sürekli yabancı bir dil konuşuyor gibi gelmişti ama bir süre sonra hikayeye girebildim. Hikaye, Huana yerlilerinin, genişlemekte olan Rauatai İmparatorluğu ve Valian Ticaret Şirketi ile olan anlaşmazlığına odaklanıyor. Aslında Pillars of Eternity 1’deki kolonileşme hikayesinin bir devamı gibi düşünebilirsiniz.
Oyun genel olarak oldukça güzel. Aksiyon ve FPS/TPS türündeki oyunların oyun dünyasını ele geçirdiği şu dönemde hâlâ izometrik ve hikaye odaklı RPG oyunları görmek oldukça mutlu edici doğrusu. Hikayeye hemen giremedim ancak biraz görev yapıp ilerledikçe oyun da, harita da şekillenmeye başladı.
Kapalı Beta için oldukça güzel görünüyor. Oyun 6 Nisan’da çıkacak ve eminim ki bazı yenilikler eklenecektir ve oyunu da tam olarak oynayabileceğiz.
Dilerseniz oyunu Steam veya GOG üzerinden sipariş verebilirsiniz. Şimdiden iyi oyunlar.