Altının Değeri Altındaki Şehir Kadardır – Para Basmak İncelemesi
Diskdünya‘nın en ünlü şehri Ankh-Morpork bu kez kağıt para kavramıyla tanışıyor. Halkı yastık altındaki altınlarını bankaya verip karşılığında değersiz bir kağıt parçası almaya ikna etmek zor olmalı, değil mi?
Para Basmak romanı Diskdünya serisinin otuz altıncı, Sanayi Devrimi alt serisinin ise beşinci kitabı. Fakat bu sayıların bir önemi yok! Zira bu kitabı okuyup ondan keyif almak için önceki otuz dört romanı okumanıza hiç gerek yok. Otuz beşinciyi okuyun ama.
Para Basmak’tan önce Postane‘yi okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu yüzden siz bu kitabı sadece Nemly von Lipwig’in ikinci kitabı olarak bilseniz yeter. Bankaya gitmeden önce bir Postane’ye uğrayın, yeter. Diğer kitapların varlığı gözünüzde büyüyüp sizi korkutmasın. İnanın ki kendinizi Diskdünya’da bulduğunuzda sayıları gözünüze az gelecek. “Rahmetli Terry Pratchett keşke birkaç kitap daha yazabilseydi” diye üzüleceksiniz.


Para Basmak Ne Hakkında?
Para Basmak romanında Diskdünya’nın en ünlü şehri Ankh-Morpork’ta bankacılık kavramı küllerinden doğuyor. Mesleğinin hakkını veren bir dolandırıcının şehrin bankasının en yüksek pay sahibi olan müdürünün sahibi olmasıyla… Evet, şey, okuyunca anlaşılır olacak merak etmeyin. Sonuçta bankanın yönetiminde bir dolandırıcı var, tamam mı? Bankanın kasasında da tabii ki ne var? Altın. İşte bu dolandırıcı müdür diyor ki: O altının orada olmasına ne gerek var? Değil mi? Bakın burası çok önemli. Çünkü müdürün bu fikirleri halkta bir ekonomik kriz endişesi ve fırsatçılık rüzgarı estiriyor. İşte Para Basmak da bu olaylar silsilesini konu alıyor. Tabii ki bunu yaparken de bizi bol bol güldürüyor çünkü, eh, bu bir Diskdünya romanı.
Romanın konusu tanıdıklığıyla yaramıza tuz basıyor. Zira Pratchett’ın tanımına göre fantastik edebiyat aşina olduğumuz şeylere yeni bir ışık tutmaktır. Bugünden farklı bir zamana bakmaktansa farklı bir zamandan bugüne bakmanın bir yöntemidir. Yani usta yine yapmış yapacağını diyebiliriz. Yine de kitapta yaşanan absürtlüklerin Türkiye standartlarına yetişemediğini görmek beni şaşırttı. Yani Ankh-Morpork halkı çok daha aklı başında, makul davranışlar gösteriyor.
Kitapta Nemly’nin Postane yönetiminde geçirdiği sürede neler yaptığını öğreniyoruz. Diken sayesinde Golem’lerden gelişmelere göz atıyoruz. Ankh-Morpork Times‘daki dostlarımızı ise istediğimiz kadar çok göremiyoruz. Ama bekçi teşkilatının kahramanları, Zararına Dibbler ve Görünmez Üniversite‘nin kütüphanecisi gibi ünlü karakterler tabii ki romanda kendine bir şekilde yer bulabiliyor.
Özetle TÜM DİSKDÜNYA ROMANLARI GİBİ, Para Basmak romanını da sizlere tavsiye ediyorum. Bu seriyi okuyan pişman olmuyor! Üstelik seri bitmek üzere. Buhar Kaldırmak romanı ile Sanayi Devrimi serisini önümüzdeki aylarda noktalayacak Delidolu. Ağustos 2024’te de tüm Diskdünya romanları Türkçe çevirilerine kavuşmuş olacak.

Para Basmak – Alıntılar
Lafı uzatmaya gerek yok. Diskdünya serisi bir harika. Para Basmak da serinin yüzünü kara çıkarmıyor.
Birkaç alıntı yapalım da kitap kendi kendini tanıtsın sizlere:
Yüksek sesler halkın duyması için çıkarılan seslerdir ve bu herkesin sorunu oldukları anlamına gelir; yani “benim sorunum değil”dir. Oysa küçük sesler yakından gelir ve gizli saklı işleri ele verir, dolayısıyla daha acil ve kişiseldirler. Bu yüzden adam, küçük sesler çıkarmamaya çalıştı.
sayfa 10
Nemly hafifçe kıpırdanarak resmin biraz bulanık çıkmasını sağlamıştı ama yine de, her sabah tıraş aynasından ona bakan yüzdü. Buradan ta Genua’ya kadar, bu yüz tarafından aldatılmış, kandırılmış, dolandırılmış ve oyuna getirilmiş kişiler vardı. Şimdiye dek bir tek birilerini ketenpereye getirmemişti ve bununda yegâne sebebi, onun ne demek olduğunu bilmemesiydi.
sayfa 15

Kör Mektup Ofisi, Nemly’nin büyük gurur duyduğu bir icattı. Ankh-Morpork halkı mektup yazmak konusunda çok dolaysız bir yaklaşım benimsemişti ve şu şekilde özetlenebilirdi: Ne anlatmaya çalıştığımı ben anlıyorsam senin de anlaman lazım. Sonuç olarak Postane, “Kardaşm John’a, uzun, boylu köprünün orda” veya “Bizim Bayan Smith işte, Dolly Gardeşler” yazılı zarflar almaya alışıktı. Neyse ki Kör Mektup Ofisi’nde çalışan keskin zekalı -ve biraz da huzursuzluk uyandırıcı- memurlar işin zorluğundan zevk alıyordu. Çay molalarında kafalarının içinde satranç oynayan tiplerdi.
sayfa 83
Kalabalıktakiler kararsızlığa kapılmış göründü. Teorik olarak şu anda merdivenden yukarı hücum ediyor olmaları gerekiyordu ama Nemly onları neyin tuttuğunu biliyordu: Umut. Kafalarının içindeki, “Bu aslında olmuyor,” diyen küçük ses. Kaybolan anahtarlarını ararken insanların aynı cebi üç kez ters yüz etmesine sebep olan ses. Gerçekten inanırsanız her şeyin bir kez daha yerli yerine oturacağı ve anahtarların orada olacağı şeklindeki kaçıkça inanç. “Bu oluyor olamaz!” diye bağırıp çağırarak, oluyor olduğunu bilme dehşetini boğmaya çalışan ses.
sayfa 333