Güçlünün Güçsüzü Yok Ettiği Bir Distopya – Mortal Engines
War… war never changes…
Son günlerdeki Fallout’a gönderme yapılıyor gibi dursa da aslen konumuz; vizyona henüz girmiş olan Mortal Engines. Savaş ve hayatta kalma üzerine bir distopyayı konu aldığından bu giriş çok daha uygun gözüktü.
Savaş, yakın primatlarda da görülen bir davranış, hayatta kalmak için kendinden güçsüzü yoketme ise biz biyokütlenin uzun süredir sergilediği bir tutum. Bazı örnekler olsa da, kafamızın savaşa ve hayatta kalmaya çalışması bir nevi biyolojik kodumuz. Film tarihine göre 3118 yılında da benzer durumları daha büyük ölçekte görmemiz, filme yabancılık çekmememizi sağlayan temel unsurların başında gelmekte.
Hikayemiz; Philip Reeve tarafından kaleme alınıp Peter Jackson tarafından sinemaya aktarılmış durumda. Yazarın bu konuyu ele aldığı dört kitap dilimize çevrilmiş durumda, beğenenler olur ise tavsiye etmekteyim.
Film hakkında spoilera girmeden yapabileceğim bazı yorumlar durmakta. Öncelikle filmin arka planında dönen daha geniş çapta bir hikaye olduğu belli. Bize yansıtılan sınırlı kısmı bir bütün oluşturmaya yetse de, rol yapma oyuncuları için bol miktarda senaryo çıkacak bir arka plana sahip, net üzerinde de RPG denemeleri de var, kutu oyunu da gözükmekte.
Bana Planescape’deki yürüyen kentlere benzediğinden dolayı çekici gelmiş olsa da kurgudan başka güzel hikayeler çıkacağa benzer. Yapacağım yegane eleştiri ise o irtifada insanlar oksijen tüpü olmadan nefes alamaz olacak.
Son sezonda dikkat çeken filmler arasında, gidecekler için şimdiden keyifli seyirler.