Bilim dünyası, British Museum’daki araştırmalar sonucu Nuh’un Gemisi efsanesine dair heyecan verici yeni bulgular elde etti. Yaklaşık 3 bin yıl öncesine ait bir Babil haritası, Nuh’un Gemisi’nin izini sürdürebilecek önemli detaylar içeriyor. “Imago Mundi” adı verilen ve dünyanın en eski haritalarından biri kabul edilen bu tablet, antik mitoloji ve tarihsel olayların nasıl şekillendiğine dair yeni bir perspektif sunuyor.
3 Bin Yıllık Imago Mundi Tabletinin Gizemi Çözüldü
Bu kil tabletin üzerinde, Babil dönemine ait sembollerle dünyayı temsil eden bir harita yer alıyor. Imago Mundi, çivi yazısıyla oluşturulmuş ve Mezopotamya’nın merkezde yer aldığı bir dairesel diyagram içeriyor. Harita, bilinen dünyanın bir özetini sunarken, aynı zamanda astronomik olaylar ve geleceğe dair kehanetlere de yer veriyor.
Harita üzerindeki detaylar, araştırmacılara göre, antik metinlerdeki İncil referansları ve Büyük Tufan anlatılarına dair ilginç ipuçları içeriyor. British Museum’daki uzmanlardan Dr. Irving Finkel, bu antik tabletin arka yüzünde, bir yolcunun seyahati sırasında karşılaşabileceği çeşitli nesneleri ve yolları tarif eden talimatlar bulunduğunu belirtiyor. Özellikle “parsiktu” terimi, antik Babil tabletlerinde geçen, Nuh’un Gemisi’nin boyutlarına dair bilgiler içeriyor.
Nuh’un Gemisi ve Ağrı Dağı Arasındaki İlişki
Bu antik tabletin analizleri, Nuh’un Gemisi’nin yerinin Türkiye’deki Ağrı Dağı olabileceği fikrini yeniden gündeme getirdi. İncil’e göre, Nuh’un Gemisi 150 gün süren tufan sonrasında Ağrı Dağı’na oturmuştur. Geminin ölçüleri 300 arşın uzunluğunda, 50 arşın genişliğinde ve 30 arşın yüksekliğinde olarak tanımlanmakta ve bu ölçülerin yaklaşık olarak 155 metre uzunluk, 26 metre genişlik ve 16 metre yüksekliğe karşılık geldiği tahmin edilmektedir.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nin öncülüğünde Ağrı Dağı’nda yapılan araştırmalar, 3 bin ila 5 bin yıl öncesine ait deniz kabukları ve organik kalıntılar bulundukça bu teoriye destek veriyor. Ancak bazı bilim insanları, bu buluntuların doğa olayları sonucu oluşabileceğini savunmakta.
Imago Mundi ve Nuh’un Gemisi Efsanesinin Kültürel Evrimi
Imago Mundi tabletinde yer alan bilgiler, Mezopotamya kültürünün Nuh’un Gemisi efsanesini nasıl şekillendirdiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Babil versiyonunda, Tanrı Ea (Enki), tufanın gelmesiyle birlikte Utnapiştim’e bir gemi yapmasını emreder ve gemi, tufan sonrasında güvenli bir yere oturur. Bu hikaye, İbrahimî dinlerdeki Tufan anlatısına benzer bir anlatıyı sunar.
Dr. Finkel, Nuh’un Babil versiyonunun bu antik tablette betimlendiğini, Tanrı’nın direktifleriyle geminin inşa edilme sürecinin detaylandırıldığını belirtiyor. Bilim insanları bu anlatının, sadece bir efsane olmadığını, Mezopotamya kültürünün doğa olaylarını nasıl yorumladığını gösteren bir mitolojik anlatı olduğunu düşünüyor.
Nuh’un Gemisi Gerçekten Ağrı Dağı’nda mı?
Nuh’un Gemisi’nin Ağrı Dağı’nda yer aldığı iddiası hâlâ bilimsel bir tartışma konusu. Sidney Üniversitesi’nden Dr. Andrew Snelling, Ağrı Dağı’nın coğrafi oluşumunun tufandan sonra meydana geldiğini, bu yüzden geminin orada olamayacağını savunmakta. Ayrıca, çoğu bilim insanı ve arkeolog, bu efsanenin mecazi bir anlatı olduğunu ve tarihsel bir olay olarak yorumlanmaması gerektiğini öne sürüyor.
Nuh’un Gemisi efsanesi, sadece dini bir öykü değil; aynı zamanda farklı kültürlerin kendine has doğa olaylarını anlamlandırma çabası olarak da görülüyor. British Museum’daki bu tablet, insanlık tarihindeki ortak mitlerin ne kadar eskiye dayandığını ve kültürel evrim sürecinde nasıl değişime uğradığını gözler önüne seriyor.
British Museum’un yaptığı araştırmalarla, Imago Mundi’nin sırlarını çözmek ve bu efsanenin farklı versiyonlarını anlamak, bilim insanları için hala büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.