Neil Gaiman, Netflix’in Sandman Uyarlamasının 21. Yüzyıla Göre Güncelleneceğini Söylüyor
Neil Gaiman okurları için heyecan verici bir dönemdeyiz. Yazarın, kült çizgi roman serisi Sandman’in bir değil, tam iki uyarlaması yolda. Hem 15 Temmuz’da dinleyicilerle buluşacak olan Audible sesli uyarlaması, hem de Netflix’den gelecek dizi uyarlaması hakkında gelen her haberi heyecanla bekliyoruz doğrusu.
Geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda Gaiman, bu iki uyarlama hakkında konuşarak aralarındaki farklara, izleyecekleri yönlere değindi ve Netflix uyarlaması ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu.
İki uyarlamanın da yapım sürecine fazlasıyla dahil olduğunu belirten Gaiman, sesli uyarlamanın çizgi romanlara birebir sadık kalacakken Netflix uyarlamasında gözden geçirilecek değişiklikleri şu sözlerle açıkladı:
Açıkça desteklediğim ve herkese açıklamaya çalıştığım konulardan biri de bunun [sesli uyarlama], ilk üç cildin bir uyarlaması olduğu. Sonrasında Sisler Mevsimi (Season of Mists) gelecek ve Merhametliler’e (The Kindly Ones) kadar devam edeceğiz. Umuyorum ki Sandman Oveture’u dahi kapsayacağız. Böylece işimiz bittiğinde, elimizde 100 ya da 120 saatlik bir sesli uyarlama olacak.
Ama görüşümüz, her şeyi anlatmak yönünde. Ama aynı zamanda, benim özel olduğunu düşündüğüm bir şey yapma şansımız var ki bu da uyarlamaya, bir sesli kitap gibi davranmak çünkü Netflix uyarlamasına yaklaşımımız, ‘Pekala, 2020 yılındayız. Diyelim ki Sandman’i 2020’de yazmaya başladım – nasıl yazardım? Neleri değiştirirdik? Bu karakterin cinsiyeti ne olurdu? Şu karakter nasıl biri olurdu? Yaşanan olaylar neler olurdu?
Gaiman, Netfliz uyarlaması hakkındaki görüşlerini paylaşmaya şu sözlerle devam etti:
İnsanlar 30 yıl, 25 yıl boyunca aktif olarak bir takım sinema ya da televizyon uyarlamaları yapmaya çalıştı fakat bunların hiçbiri istenilen gibi olmadı. Hiçbiri, yapılması gereken onca özel efekt yüzünden istenilen gibi olmadı. Hiçbiri istenilen gibi olmadı çünkü eldeki materyal, yetişkinlere yönelikti. İnsanlar, Sandman için senaryolar yazıyor ve sonra da ‘Yetişkinlere yönelik bir filme 100 milyon dolar harcayamayız,’ diyorlardı. Uzun soluklu hikaye anlatımının bir dezavantaj değil, avantaj olarak görüldüğü bir ortama geçilmesi gerekiyordu. Ve elimizde yetmiş beş sayılık, yani on üç ciltlik, Sandman materyalinin olması çok iyi bir şey. Bu, bize ayak bağı olmaz, işimize yarar. Bir diğer avantaj da sadece çizgi romanlarda olabilecek şeyleri alıp, gerçekte var edebilecek bir dünyada yaşıyor olmamız.
Netflix’teki Sandman tasarım ekibinden öyle e-postalar alıyorum ki hepsini, herkese göstermek istiyorum ama bunu yapamayacağımı biliyorum. Bunlar, oldukça gizli belgeler ama onlata baktıkça gözlerim parlıyor. Geçen gün bana Lucifer’ın kalesini, Cehennem kapılarını ve tüm Cehennem tasarımlarını gönderdiler ve diyebildiğim tek şey ‘Bunlar mükemmel. Aman tanrım,” oldu. Bunları beş yıl önce bile yapamazdık ki on yıl önce yapamayacağımız kesin. Teknoloji bu noktada değildi. Büçte bu noktada değildi. İzleyici bu noktada değildi. İzleyiciye aktarım sistemleri bu noktada değildi. İlk on bölümü Prelüdler ve Noktürnler’den (Preludes & Nocturnes) ve Bebek Evi’nden (The Doll’s House) yola çıkarak çekeceğimizi söylesek, kimse bunu yapmamıza izin vermezdi. Dünya, o zamanlar hazır değildi. Şimdi hazır. Bize yetişti.
Bu sözlerden anlıyoruz ki, Audible sesli uyarlaması çizgi romanların doğrudan sesli platforma taşınması olurken Netflix uyarlamasında, bildiğimiz hikayeden farklılıklar göreceğiz. Netflix uyarlamasında değişikliklere gidilecek olması, her Sandman hayranını mutlu etmeyecek olsa da Neil Gaiman’ın, yapım sürecinin büyük bir parçası olması yüreklere su serpebilir.