10 Kelime ile Hikaye Yazalım!
Geçtiğimiz yıl Türkiye Bilişim Derneği, 10 tweetlik bilimkurgu hikayesi yarışması düzenlemişti. Başka yerlerde de sınırlı kelime veya karakter sayısı ile hikayeler yayınlandı ve yaratıcılığı zorlayan ancak bir o kadar da eğlenceli olan bu hikayeler çokça okunur oldu.
Kısa olması, hikayenin özünü oluşturması ve okuyucuyu çok kısa bir söz veya cümle ile derin düşüncelere itmesi pek çok okuyucunun hoşuna gitti.
Biz de 10 yıldır fantastik kurgu ve bilimkurgu türünde yayın yapan bir site olarak, sitemizi takip edenlerin hikayelerini ve fikirlerini merak ettik.
İşte size bir meydan okuma! Siz de en fazla 10 kelime ile bir bilimkurgu veya fantastik hikaye yazın.
Biz 1-2 örnek verelim; “Uzay gemisi Dünya’ya geldiğinde, savaşın tüm insanlığı yok ettiğini gördüler.” veya “Ve robot arkasını dönerek, ‘Artık hissedebiliyorum,’ dedi.” gibi.
Siz de en fazla 10 kelime olan hikayenizi haberin altına yorum olarak yazın, herkes okusun, görsün, ilham alsın. Kim bilir; belki de yazacağınız 10 kelime, bir yazarın romanının ana konusu olabilir.
Oldukça eğlenceli şeyler çıkacağından eminiz. Hemen haberin altına yorum olarak hikayenizi yazın!
Not: Çok sıkıştığınız noktada 1 kelime de bizden olsun, 11 kelime de olabilir diyelim. :)
Ancak hiçbiri, arkalarından gelen iskelet ordusunu görmemişti!
Dünya Federasyonu’nun piyade takımı, uzaylı gemisine girdiğinde olacakları tahmin bile edemezdi…
Öğrenci profesöre sordu: “Ya dünya savaşını Japonlar
değil de Amerikalılar kazansaydı”
Ben vampir Drai. Ne varım ne yokum. Aslen ben yaşamıyorum!!
Hey asker lazer tüfeğini helaya girerken dışarda bırak.
Bir keresinde rüyamda görmüştüm; yeşil, ağaçların rengiymiş.
İnsanlar artık konuşamıyorlardı veya buna gerek duymuyorlardı. Hangisi olduğunu anlayamamıştık.
Oysaki tek şey kör bir uçurumdu, göremedi yenilmiş gözleri. Ahmaklar!
Nefes alabilmek için nelerimi vermezdim.Artık çok geç…
Botanik bir cennette değildik artık, çöller çevrelemişti dört bir yanımızı.
Botanik bir cennette değildik artık, çöller çevrelemişti dört bir yanımızı.
Tek şansı imparatorluk amiralini öldürürse,kodları holonetten transfer edebilmesi ithimaliydi.
Ve tek sorun mağaranın dışında bekleyen ‘çıldırmış’ kara büyücü değildi…
Karanlık gökyüzünü kaplamıştı, hiçbir ruh giremez ve hiçbir ruh çıkamazdı!
Kendim için yaşadım; öyleyse kendim için ölmeliyim.
siber yenge lütfen robotları pistten alalım…
ve Shadow Word: Death’i save edemedi.
Paralel evrenleri dik kesen bir dağda yaşıyordum, adı ki Olympos.
Kollarındaki güzelliğin solgun yüzüne bakıp gülümseyerek, ”ölüm” dedi ”sadece bir başlangıç!”
“Biz” dedim, senle ben. Tam gibi görünen, birbirlerini görmeyen.
Kimse, dedi profesör; güneşin içinde bir medeniyetin varlığından bahsetmedi.
Geriye tek kalan elimdeki kırık ayna parçaları ve hayallerimdi.
Yaşlı bir kedinin rüyasında gördüklerinden ibaretti bizlerin “tarih” dediği.
Tüm uzaylılar gemileriyle havalanıp dünyayı terk ediyordu. Ama ben daha binmemiştim.
Uzakta mantar bulut yükselirken zombiler ölen kardeşlerine ağlıyorlardı.
– Bir insan tek başına ne yapabilir ki?
– Senin gibi düşünen 8 milyar insan var.
Kusursuz bir tablo yapmak istiyorum ama öleli 150 yıl oluyor.
Kızgın cehennem ateşinin içinden yürüyerek geldi, elini uzattı,
“Ödeşme vakti!”
Elini uzattı ve son anlaşmasını yapmak için şeytanla el sıkıştı.
Mağradan gelen zayıf kükremeyi duyduğunda içinden: “Ejderha avında ilk kurbanımı buldum.”
Gökyüzünde süzülürken uçan balinalar hissetti acizliğini basit insan
Tyndos hayatının son damlalarını yaşarken büyük bir patlama gözleri kör etti
Başta sadece ölüydüler. Şimdi hem ölü hem de katiler.
Tüm elfler hep bir ağızdan “Artık zafer bizim” Diye bağırdı
Tanrısı, aynadaki yansımasıydı aslında yansımasıydı aynadaki tanrısı.
Kum saatinin içinden akarken gördüm geçmişten gelenleri ve geleceğe gidenleri.
Aslında hiç doğmamış olduğunu öğrendi yaşarken.
Ütopyamız gerçekleşmişti; savaşsız,kansız,nefretsiz ve dinsiz bir dünya …
“Elbette şarap var!” Şaşkınca cevap vermişti bu soruya hancı.
o da intikam almak için kurşun geçirmez fotokopi makinesiyle yola koyuldu
‘Bilim kurgu bitti’ dedi adam ve düğmeye bastı.
Hiçbir cehennem yaşanan günahları seyreden tanrıları yakacak kadar sıcak olamaz.
Kutsal savaşçının ölmesiyle gökyüzünde oluşan dev girdabın ortasında beliren efsanevi ejderha tüm hızıyla yeryüzüne inmeye başladı.
Aslında bu yaşanan her şey hiç bir şey yapmadığımız için olmuştu.
-Hiç kimsenin hiç bir şey yapmamasından bıktım.
-O kişi neden sen olmayasın?
Bazen insan on kelimeye de ihtiyaç duymaz ”Hiç” yeter ve iş biter…
-Sevmek neydi?
-Sevmek emekti.
Selvi boylum al yazmalım
I wait. Because I belive he is coming.