Dünyadaki En Eski Takvim Türkiye’de Göbeklitepe’de Keşfedildi
Türkiye’de bulunan ve yaklaşık 13.000 yıl öncesine tarihlenen bir taş sütun üzerindeki oymalar, bilim dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Göbeklitepe’de yapılan bu keşif, dünyanın bilinen en eski ay-güneş takvimi olabilir. Göbeklitepe alanında bulunan takvim, güneşin, ayın ve takımyıldızların hareketlerini izlemek için kullanılmış olabilir ve hatta felaketle sonuçlanan bir kuyruklu yıldız çarpmasını kaydetmek amacıyla yapılmış olabilir.
Göbeklitepe Sütunu: 365 Günlük Takvim
Göbeklitepe, Türkiye’nin güneydoğusunda, Urfa il sınırları içinde yer alan ve dünya tarihinin bilinen en eski tapınak kompleksi olarak kabul edilen bir arkeolojik alan. Burada, 13.000 yıl önce dikilmiş bir taş sütunda bulunan 365 adet V şeklinde sembol, bilim insanlarını heyecanlandırdı. Edinburgh Üniversitesi’nden araştırmacılar, her bir “V” sembolünün tek bir günü temsil ettiğini ve bu oymaların toplamda “11 ekstra güne ek olarak 12 ayı” kapsayan bir takvim oluşturduğunu belirtti.
Kuyruklu Yıldız Çarpması ve Kültürel Değişim
Time and Mind dergisinde 24 Temmuz’da yayımlanan çalışmaya göre, bu çizimler yalnızca zamanın izlenmesi için değil, aynı zamanda bir kuyruklu yıldız çarpmasını kaydetmek amacıyla yapılmış olabilir. Araştırmacılar, bu kuyruklu yıldız çarpmasının, bir buzul çağını tetiklemiş olabileceğini ve Göbeklitepe’de kültürel bir değişime neden olabilecek kadar güçlü bir etkiye sahip olduğunu öne sürüyorlar. Bu etkinin, yeni bir kült ya da dinin doğuşuna yol açmış olabileceği düşünülüyor.
🔸 Göbeklitepe Neden Mısır Piramitleri’nden Bile Daha Önemli?
Gökyüzünü Keskin Gözlemleyen Bir Toplum
Göbeklitepe’deki bu keşif, buranın sakinlerinin gökyüzünü dikkatle gözlemleyen insanlar olduğunu gösteriyor. Edinburgh Üniversitesi’nde mühendis olan Martin Sweatman, bu toplumun gökyüzüne dair gözlemlerini bir takvim şeklinde kaydedebildiğini ve bu olayın, yeni bir dini başlatarak uygarlığı tetiklemiş olabileceğini belirtti. Sweatman, “Göbeklitepe sakinlerinin gökyüzünün keskin gözlemcileri olduğu anlaşılıyor, dünyalarının bir kuyruklu yıldız çarpmasıyla harap olduğu düşünüldüğünde bu beklenen bir şey. Bu olay yeni bir dini başlatarak ve soğuk iklimle başa çıkmak için tarımdaki gelişmeleri motive ederek uygarlığı tetiklemiş olabilir” dedi.
İlk Yazının Doğuşu
Bu figürler, insanlık tarihinin ilk yazılı kayıtları olarak da değerlendirilebilir. Gördüklerini kaydetme çabası, binlerce yıl sonra yazının gelişimine doğru atılan ilk adımlar olarak görülebilir. Figürler, Göbeklitepe’nin yanı sıra, Türkiye’nin Urfa bölgesinde yer alan bir başka arkeolojik alanda bulunanlara da benzerlik gösteriyor.
Göbeklitepe’deki bu 13.000 yıllık keşif, insanlık tarihine dair bildiklerimizi kökten değiştirebilir. Dünyanın en eski ay-güneş takvimi olarak değerlendirilen bu oymalar, hem bilimsel hem de kültürel anlamda büyük bir öneme sahip. Bu keşif, tarihin derinliklerinde gömülü olan pek çok sırrın gün yüzüne çıkmasını sağlayabilir. Bu tür keşifler, insanlığın geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinmemize olanak tanıyor ve tarihin bilinmeyen sayfalarını aydınlatıyor.