Watchmen ve Öncesi: Before Watchmen
Before Watchmen, there was nothing.
Önce her şey toz bulutuydu… Büyük patlama, 1985 yılında Alan Moore‘un limitli serisi Watchmen ile başladı.
Çizgi romana yeni bir bakış açısı getiren, yenilikçi vizyona sahip, süper kahraman olgusunu sıfırdan yaratan bu eser, kelimenin tam anlamı ile devrimci bir ruh taşıyordu. Bu fantastik dünyanın tanrıları, Alan Moore ve Dave Gibbons seriyi bütünleştirmek ve her şeyin bir başlangıcı olduğunu belirtmek adına, prequel (bir nevi ön giriş) olarak, 1940’lı yılların süper kahramanlarının hikayesini konu alan; Rorschach, Minutemen, Comedian, Dr. Manhattan vb serileri yarattılar. Böylelikle Watchmen dünyasının, bu çok katmanlı, yapı söktürücü dünyanın sınırları bir nebze olsun belirlenmiş oldu. O gün bugündür fenomen haline gelen bu seri, uzun süredir etrafta dolanan Watchmen 2 projesi söylentileri ile şimdi yeniden gündemde.
Watchmen’in vaftiz babası olan DC Comics, yakın zamanda Before Watchmen ile bu yeni projeyi teyit etti. Orijinal hikayenin öncesine uzanacak bu projede, 7 ayrı mini-seri bulunuyor. DC Comics sitesinden duyurulan serilerin ve yazar-çizerlerin isimleri de şu şekilde;
Rorschach (4 sayı) – Yazar: Brian Azzarello, Çizer: Lee Bermejo
Minutemen (6 sayı) – Yazar ve çizer: Darwyn Cooke
Comedian (6 sayı) – Yazar: Brian Azzarello, Çizer J.G. Jones
Dr. Manhattan (4 sayı) – Yazar: J. Michael Straczynski, Çizer: Adam Hughes
Nite Owl (4 sayı) – Yazar: J. Michael Straczynski, Çizerler: Andy ve Joe Kubert
Ozymandias (6 sayı) – Yazar: Len Wein, Çizer: Jae Lee
Silk Spectre (4 sayı) – Yazar: Darwyn Cooke, Çizer: Amanda Conner
Her hafta bir sayı yayınlanacak ve her sayıda Len Wein’ın yazıp, John Higgins’in (kendisinden fazla haz etmesem de) resimleyeceği, iki sayfa süren bir ek öykü olan The Curse of the Crimson Corsair sunulacak. Yani çizgi roman içinde çizgi roman olacak. İlk sayının çıkışının yaz aylarını bulacağı belirtiliyor.
Bu arada bir de bardağın öteki yanına da bakmadan geçmeyelim derim.
Bu yeni projede ilginçtir ki bu fenomen’in iki yaratıcısı Alan Moore ve Dave Gibbons bulunmuyor. Hatırlarsanız Alan Moore Watchmen’in filmi çekilirken de filmin çekilmesine itiraz etmişti ve kendi eserinin çizgi roman olduğunu belirtip filmin hiçbir yerinde adının geçmemesini istemişti. DC Comics, Warner Bros.’un bir alt kuruluşu olduğundan ve yayın hakları DC Comics’te olduğundan dolayı Warner Bros., filmi rahatça çekebilmişti. Alan Moore ve Dave Gibbons’un işin içinde bulunmaması konusunda Watchmen severler şimdiden iki farklı gruba ayrılmış durumdalar.
Azımsanmayacak bir kısmı Alan Moore’suz bir Watchmen’in fiyaskodan ibaret olacağı görüşündeler. Diğer bir kısmı ise, DC Comics’in bu fenomenin ününe zarar getirmeyecek bilince sahip, sağlam bir firma olduğu görüşünde. Brian Azzarello ve Lee Bermejo ikilisinin (kendilerinin de sağlam fanları bulunmakta) Rorschach bölümlerini devralmasına sevinen bir Watchmen sever olarak, sadece bu konuda ben de kendimi ikinci gruba dahil edebilirim. (Küçük bir not: Lee Bermejo’yu Joker çizimlerinden hatırlayabilirsiniz.)
Watchmen’in yarım asırdan fazla olan ömrü boyunca, anlatmak istedikleri herşeyi Moore ile aktardıklarını belirten Gibbons, “DC’nin bu girişiminin nedenlerini anlıyorum ve bu girişime dahil olan bütün yazar ve çizerlerin bizim işimize saygı göstermesini diliyorum. Bu yeni eklentilerin dilediği başarıyı yakalamasını umarım,” şeklinde bir açıklamada bulunmuş. Moore ise bunun “tamamen bir utanç” olduğunu belirterek “ben para istemiyorum, sadece bunun gerçekleşmesini istemiyorum” diyerek yeni projeye ne kadar olumsuz baktığını gözler önüne sermiş oldu. Moore’un tavrı anlaşılabilir bir tavır aslında. Sonuç olarak kendi yarattığı hayallere başkalarının dokunmasını istememesi normal. Ancak bu durum karşısında herhangi bir girişimde bulunmayacağını, DC Comics gibi dev bir firma ile bir avukat ordusu karşısında adalet hanımın kollarında teselliyi aramayacağını da belirtiyor. Bu noktadan sonrası ise gerçekten arapsaçı halini alıyor. Basına da önceden yansıyan bazı haberlerde, DC’nin Moore’a yeni Watchmen serilerini yazması koşuluyla Watchmen’in tüm haklarını geri vermeyi teklif ettiğini ve Alan’ın bunu reddediği ya da Alan Moore’un DC tarafından kazıklandığı için Watchmen’le ilgili teklife bir daha yanaşmadığı gibi birbiri ile zıt bir yığın iddia bulunuyor.
Dedikodu savaşları kısmını da geçtikten sonra, oturup bir temiz düşünelim. DC Comics’in, ortalama 25 yıl sonra orijinal bir hikayeyi gerçek yaratıcıları olmadan tekrar ele almak istemesi, bu devrimci ruhlu eseri, öncülü ve ardılları ile devam ettirmekten çok, ticari bir kaygı içgüdüsünden kaynaklanıyor gibi görülmekte.
Watchmen, Amerikan çizgi romanının kilometre taşıdır. Ayrıca Amerika’daki bir kısım üniversitelerde okutulan tek çizgi romandır. Neden peki? Çünkü tüm Amerika’nın ruhunu yansıttığı için, sadece ve sadece ‘kahramanlar’ hakkında yazıldığı için, muhteşem ve görkemli bir arka plana sahip olduğu için, kalabalık ve ayrıntılı hikayesi için… Kısacası özel olduğu içindir… Dolayısı ile bir mum, diğer mumu tutuşturduğunda ışığından bir şey kaybetmez.
Beklentilerimizi düşük tutmakta fayda var derim. Belki beklenmedik sürprizlerle, eski hikayelerin yeni cesur sahipleri ile de tanışabiliriz…
O halde sözün bittiği yerde ne diyoruz?
Who Watches The Watchmen?..