Ejderha Mızrağı

Zaman Köprüleri

dragonlancelogo

Daha önce Ejderha Mızrağı dünyasında zamanda kısa bir yolculuk yapmıştık. Hem kitapların yayınlanış tarihleri hem de kitapların EM dünyasındaki tarihsel yerleri ile ilgili kısa bir gezintiye çıkmıştık. Bu sefer de 5. Çağ olarak bilinen ve Yaz Alevi Ejderhaları ile başlayıp Kayıp Ayın Ejderhaları ile sonlanan yaklaşık 40 yıllık ve 30 kitaplık dönemde yer alan Zaman Köprüleri (Bridges of Time) serisinden kısaca bahsedeceğim sizlere.

Öncelikle, Zaman Köprüleri serisi Türkçe’ye çevrilmedi, dolayısıyla kitapları sadece asıllarına ulaşarak okuma fırsatınız oluyor. Daha da kötüsü, Wizards’ın EM’yi bırakmasından dolayı kitaplara muhtemelen ancak 2. el ulaşabiliyorsunuz, üzgünüm.

Asıl konumuza geçmeden önce kısa bir ‘benim hikayem’ kısmıyla sizi biraz sıkacağım ama yazmadan da geçmemek lazım. EM kitaplarının çoğunun benim yaşantımın çeşitli yıllarına yayılmış olarak ilginç hikayeleri olmuştur hep. Bu hikaye ise serisinin ilk kitabı olan Yel’in Ruhu (Spirit of the Wind, TSR, 1998) ile ilgili. Yıl 2002, tatil için İzmir’deyim, yolum Konak’taki Ümit Stüdyo’ya düşüyor (halen duruyor mu onu bile bilmiyorum), bir bakıyorum kapının ordaki küçük rafta Spirit of the Wind. Ordaki liseden arkadaşla sohbet ediyorum falan derken bir bakıyorum üstümde para yok. Alsancak’a eve dönüyorum, para alıyorum, geri dönüyorum, hep yürüyerek. Sonra da yine eve ve akşamında otobüsle Ankara’ya. Bütün bu yolu sakat dizle gidip geliyorum ve bir türlü düzelmedi o sol diz. Belki o yolu yapmasam daha sağlam olurdu, ama hiç de üzülmüyorum, özellikle geçenlerde kitabı okuduktan sonra, hiç ama hiç üzülmüyorum o yolu dört kere yürüdüğüme. Diğer kitapları ise 2011’de eBay’den almıştım.

dragonlance

Evet bu kadar laf salatası yeterli. Şimdi asıl konumuza geçelim. Yeni Bir Çağın Ejderhaları (TSR, 1996-1998; Ankira, 2003, Çeviri: Cihan Karamancı) serisini okuduysanız, onun ilk kitabındaki ilk bir kaç bölümden sonra ve ilk iki kitap arasında neredeyse yaklaşık 30 yıllık bir atlama olduğunu fark edeceksinizdir (İkinci Afet (İ.A.) 1-31). İşte Zaman Köprüleri (Bridges of Time; TSR, 1998-1999) serisi bu aradaki boşluğun ilk on yılına denk geliyor. Peki bu seride hangi kitaplar var önce onu bir listeleyelim:

  • Yel’in Ruhu, Chris Pierson (Spirit of the Wind, TSR, 1998) (İ.A. 2)
  • Steel’in Mirası, Mary H. Herbert (Legacy of Steel, TSR, 1998) (İ.A. 4)
  • Gümüş Merdiven, Jean Rabe (The Silver Stair, TSR, 1999) (İ.A. 8)
  • Gül ve Kurukafa, Jeff Crook (The Rose and the Skull, TSR, 1999) (İ.A. 9)
  • Dezra’nın Görevi, Chris Pierson (Dezra’s Quest, TSR, 1999) (İ.A. 10)

Araya bir dipnot eklemeden ve selamımızı çakmadan geçmeyelim; kitapların tamamının kapak çizimlerini Jeff Easley yapmış ve her biri başka güzel. Bir de, ben kitapları Mart-Eylül 2014 tarihleri arasında okumuşum.

bridges-of-time

Şimdi, kitaplara gelecek olursak. Daha önce de söylediğim gibi bu beş kitap Jean Rabe’in Yeni Bir Çağın Doğuşu (TSR, 1996; Ankira, 2003, Çeviri: Cihan Karamancı) kitabının ilk birkaç bölümü arasındaki zaman atlamasına denk geliyor. Dolayısıyla serinin ismi de bu duruma uygun bir şekilde seçilmiş ve Zaman Köprüleri demişler. Kitapların çıkış tarihleri ile EM tarihi içindeki yerlerinin sıralaması aynı. Dolayısıyla hepsinden sırasıyla ve kısa kısa bahsedebiliriz.

Öncelikle benim ilk aldığım ve serinin ilk yayınlanan kitabı Yel’in Ruhu geliyor. Chris Pierson’un yazdığı kitap yazarın EM’deki ilk romanı (daha önce kısa hikayeleri de var). Kitap klasık Wizards sayfa sayısı olan yaklaşık 300-310’dan biraz daha uzun olarak 346 sayfa. Bu da iyi bir şey. Neden derseniz, yazarın kitap üzerinde biraz daha özgürlüğü olduğu anlamına geliyor. Birazdan konuya tekrar değineceğiz. Almam ile okumam arasında en uzun süre olan (12 yıl) EM kitabı olarak tahmin edeceğiniz üzere kitaptan olumlu veya olumsuz hiçbir beklentim yoktu. Dolayısıyla okudukça Chris Pierson’un karakterleri ne kadar güzel şekillendirdiği ve içi boş hiçbir karakter bırakmadığını gördükçe, bunun üzerine hikayeyi de çok güzel kurgulayıp anlattığını fark ettikçe kitaptan büyük zevk aldım. Kitap Nehiryeli’nin Son Kahramanlar Anıtına gelişi ve bu esnada Solace’de Caramon’dan yardım isteyen iki kenderle karşılaşışı ile başlıyor. Kenderyurdu’nu ogrelerin kuşatmasından kurtarmak isteyen kenderlere yardım etmeyi reddeden Caramon yerine yola çıkan Nehiryeli ve yanındaki bozkırlılar işin içinde dev kırmızı ejderha Malys’in de olduğunu fark ettiklerinde kendilerini çoktan çatışmanın ortasında bulmuş oluyorlar. Çok keyifli bir kitap, imkan ve fırsatı olanlara tavsiye ederim.

dragonlance-animasyon-filmi

Serinin ikinci kitabı, aynı Chris Pierson gibi, benim ilk defa kitabını okuduğum Mary H. Herbert’ten Steel’in Mirası. Hikaye Steel’e annelik yapmış ve hatta İkinci Nesil’de de hikayesi anlatıldığı üzere onu Takhisis Şövalyelerinden koparmak için büyük çaba sarf eden, ancak başarısız olan Sara Dunstan üzerine kurulu. Sara, Takhisis şövalyelerinden Steel’i koparmak için yaptığı girişimden dolayı eski bir ejderha eğiticisi olmasına karşın kaçak ve aranan biri olarak kendi halinde bir köyde yaşarken başlıyor hikaye. Daha sonra rüyalarına giren bir ejderhanın yardım çağrısı ve Son Kahramanlar anıtında gördükleri kafasını toplamasına ve ne işler döndüğünü keşfetmek üzere Neraka’ya, Takhisis şövalyelerinin konuşlandığı şehre gitmesine neden oluyor. Kitap çok güzel ve dengeli bir yazıma sahip, ancak yukarıda da belirttiğim 300 civarı sayfa takıntısından dolayı sanki en sonu biraz ani bitiyor gibi. Her halükarda, iki şövalye birliği olan Solamniya ve Takhisis Şövalyelerinin sonrasında ve bunların arasına denk gelecek şekilde ortaya çıkan Steel’in Lejyonu topluluğunun fikir tohumlarının nasıl atıldığına dair çok güzel bir hikaye.

Üçüncü kitabımız, benim yıldızımın yedi kitabını okumuş olmama rağmen barışmadığı Jean Rabe’den geliyor: Gümüş Merdiven. Yeni Çağ Üçlemesinin de yazarı olan Jean Rabe Altınay’ın yeni mistik düzeni kurması ve Işık Hisarı’nı (Citadel of Light) inşa etmesinin hikayesini anlatıyor. Hem bir grup yağmacı hem de inatçı bir Solamniya şövalyesi Altınay’ın Hisar’ı kurma çabalarının önüne geçmeye çalışıyor. Bir yandan da Altınay’ın en çok umut vaad eden öğrencisi Gair’in hikayesi ana konuya şekil vererek bize eşlik ediyor. İşte bu kitapta yukarıda bahsettiğim sayfa sınırından mıdır nedir, anlatımda enteresanlıklar ve hatta unutulan konular karşımıza çıkıyor. Dürüst olmam gerekirse bu seride en az keyif aldığım kitap oldu Gümüş Merdiven.

dragonlance-matt-stawicki

Sona doğru gelirken Kesişen Yollar (Wizards, 2000-2003; Arkabahçe, 2005-2006, Çeviri: Damla Özlüer, Elif Umar, İbrahim Katip, Onur Kaya, ve Elif Çopuroğlu) ile Ölümlüler Çağı serisinde de kitaplar yazmış olan Jeff Crook’un yazdığı Gül ve Kurukafa çıkıyor karşımıza. İsminin de ima ettiği gibi Solamniya ve Takhisis Şövalyeleri üzerine bir konuya sahip kitap ve Lord Gunthar Uth Wistan’ın gelecek hayali olan iki şövalye birliğinin birleşmesi için çabaları ile bu amaçla çıktığı yolda hem kendisi hem de çevresindekilerin başından geçenleri anlatıyor. Kitabın ismi ve konusundan dolayı şövalyeler arasında politik oyunlar ve kavgalar beklerken kendinizi bir lağım cücesini takip ederken buluyorsunuz bir noktadan sonra. Crook’un lağım cücelerini anlatışı ve hikayeyi şekillendirişi sayesinde büyük bir okuma keyfi yaşıyorsunuz. Bir nokta var ki değinmeden geçemeyeceğim, örneğin Salvatore’nin sayfalarca anlattığı dövüş sahnelerini ele alışıyla Crook çok güzel bir iş çıkarmış. Diğer bir deyişle, uzun uzun kapışmayı anlatmaktansa sonrasını anlatmış ki bu da çok ilginç bir tat katmış kitaba, özellikle sonlarına doğru.

Ve son olarak, yine Chris Pierson’dan geliyor: Dezra’nın Görevi. Bu kitap da yardımını istemek için Caramon’u bulmak üzere Solace gelen biri ile başlıyor, ancak bu sefer karşımıza EM dünyasında pek de sık rastlamadığımız bir centaur çıkıyor. Bu görevi, ilk başta aynı kenderlere verdiği yanıt olan “Hayır.” yanıtını vererek reddeden Caramon, ne oluyor ne bitiyor bir şekilde kendini centaurlara yardım ederken buluyor. Bunun en büyük nedeni ise, karşılığında para alacağı için yardımı kabul eden kızı Dezra’nın peşinden yola düşmesi oluyor. Chris Pierson hem Ansalon’un az bilinen ırklarından centaurlar ile Karanlık Ormandaki diğer ırklardan bahsetmesi hem de hikayenin hızını çok güzel dengelemesi ile bir kez daha keyifli bir kitap çıkartıyor karşımıza. Bunun yanı sıra Dezra’nın tam bir gıcıklık abidesi olması ve “Ah Caramon şunu bir azarlasa” dedirttirişiyle Pierson’un kitaptaki karakterleri ne kadar güzel betimlediği ve canlandırdığını bir kez daha görmüş oluyoruz.

dragonlance-background

Evet, böylelikle Beşinci Çağ’ın başlangıcındaki beş kitabın üzerinden geçmiş olduk. Beşinci Çağ’da bunların yanı sıra Yeni Çağın Ejderhaları üçlemesi, yine bu üçlemede aradaki zaman boşluğuna denk gelen Gilthanas’ın Yolculuğu (The Odyssey of Gilthanas, Douglas Niles, Steve Miller ve Stan; TSR, 1999) var. Bunların dışında da Batan Güneşin Ejderhaları’na (Weis ve Hickman; Wizards, 2000; Arkabahçe, 2004, Çeviri: Aslı Alp, Filiz İnceoğlu Öztürk) kadar geçen sürede aradaki hikayeleri anlatan Kesişen Yollar ile Ölümlüler Çağı (Wizards, 2001-2004) serilerinin bir kısmının yanı sıra Beşinci Çağ hikayelerinin yer aldığı üç kitap olan Yadigarlar ve Kehanetler, Kahramanlar ve Şapşallar, Asiler ve Tiranlar kitapları (TSR-Wizards, 1998-2000) ve son olarak da Bertrem’in Ölümlülar Çağı Kılavuzu (Bertrem’s Guide to Age of Mortals; Wizards, 2000) kitabı yer alıyor. Gün gelir belki onlardan da bahsederiz.

Bir daha görüşünceye kadar, hepinize iyi okumalar.

Yazan: Selim Cambazoğlu

Bu İçeriğe Oy Verin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Log In

Forgot password?

Forgot password?

Enter your account data and we will send you a link to reset your password.

Your password reset link appears to be invalid or expired.

Log in

Privacy Policy

Add to Collection

No Collections

Here you'll find all collections you've created before.