Conan Dünyasına Giriş
Şunu bilin ki prensim; kabaran okyanusların Atlantis’i ve onun görkemli şehirlerini yutmasından sonra dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı! “Hyborian çağında sadece bir kahraman bütün hepsinin üstündeydi. Kara saçlı, karanlık bakışlı, devasa hüzünleri ile o Cimmerialı CONAN’dır; Hırsız, Korsan, Yağmacı, Paralı Asker, General ve nihayetinde de ZAMANININ EN BÜYÜK İMPARATORLUĞUNUN KRALIDIR! Conan kendi kabilesi ile kalabalık yağmacı VANIR arasındaki savaş alanında doğmuştur. Safkan bir Cimmerialı olmasına karşın kanında dedesinden dolayı başka asaletlerde vardır. Blacksmithin oğlu Conan, Cimmeria vahşi doğasındaki vahşi hayvanları daha çok genç yaşta avlayarak kuvvetini ve çevikliğini geliştirmiştir. 15 yaşına geldiğinde 180 cm boyunda ve yaklaşık 82 kilo ağırlığında bir çelik gibi kas ve kedi gibi atik vücuda sahipti. O Cimmeria Klanları ile Vanarium ve Aquilonia sınır birliklerinin saldırıları ve tecavüzlerindeki savaşlarda vaftiz oldu. Vanarium yıkımlarını takip eden yıllarda Conan kendisinin ilk yolculuklarını Cimmeria’nın değişik yerlerinde gerçekleştirdi. Aylarca Aesir kabilelerinin ortasında, Vanir ve Hyperborianlar ile savaştı ve hayatının sonuna kadarki nefretini buralarda geliştirdi.” Bu kaydedilmiş CONAN efsanelerinin başlangıcıdır!!! Hyboria çağının kilit insanını göreceğiz, Conan’ı. Ama önce çok üstün körü bir yazar biyografisi vermek istiyorum, yani Conan’ı dünyaya teleport eden büyük şahıs hakkında, Robert E. Howard. Robert, genç yıllarında fantastik dünyaya adımını attı, J.R.R Tolkien ustadan etkilenmiş ve o da öykülemelere başlamıştı. Conan’dan önce bir çok şey yazdı ama pek başarılı olamadı. Amerika’da bir eyaletin bir kasabasında annesi ile yaşıyordu ve annesine olan sevgisi bambaşka idi. Annesi yatalak hasta bir kadındı ve o da oğluna aşırı sevgi besliyordu. Robert bu nedendendir ki, pek fazla gün yüzünü aşina bir insan değildi, arada sırada yazılarını yayın evlerine gönderiyor, kasabada dolaşıp bir kaç yere uğruyordu. Ama bir gün kasabaya taşınan öğretmen bayana aşık oldu. Kadın onun dünyasını keşfetmekte zorlandı ama kabullenmesi hiç de zor olmadı, çünkü Robert’ta onu çeken garip bir yön vardı, tıpkı düşüncelerinde ki gizem gibi. Conan’ı ilk tasarladığı zamanlarda, kız arkadaşına köle savaşçıdan bahsediyor, eh pek doğaldır ki sıkılmasını sağlıyordu. Kız arkadaşı böyle yoğun bir tutkuya anlam veremiyordu, ta ki bir gün Robert’ın evine gittiğinde verandanın oraya gelmişti ki, içeriden bir konuşma sesi duydu, şu şekildeydi içerideki konuşma; “ve barbar Crom’a bir savaş haykırışı ile güçlü kollarının tuttuğu kılıcı havaya kaldırdı……” O anda hayal dünyasını anlayıvermişti. Annesine olan tutkusu da aralarında bir engel oluşturuyordu. Kız arkadaşı başka bir eyalete gideceğini Robert’a da kendisi ile gelmesini söyledi. Ama Robert bunu kabul etmedi, annesini bırakamazdı. Kız çekip gitti, ama çok uzun sürmedi çünkü dayanamayıp geri döndü aylar sonra. Ama geldiği yerde her şey aynı değildi. Bir sabah Robert annesini yatağında ölü olarak bulmuştu. Bu acı onun bedeni için çok ağır bir yüktü. Bir kaç gün bu şekilde, onsuz yani annesi olmadan yaşamaya çalıştı ama başaramadı ve babasının 45’^lik tabancası ile kafasına sıktığı tek kurşun neticesinde evinde ölü bulundu. Bu zamandan sonra Conan çizgi roman severlerin masalarında yerini almaya başlamıştı. Öyle ki Conan dünya çapında çığır açmış, 3 serilik filmleri bile çekilmişti. Kadrosu çok güçlüydü, özellikle Roy Thomas’ın öykülediği, Ernie Chan, John Buschema, Lany Hama grubunun olduğu ciltler kapış kapış gidiyordu. Cimmeria’lı Conan’ın dünyası Mongoose Publish tarafından RPG haline getirildi ve raflarda yerini aldı. Standar D20 sistemi ile çalışan bu dünyayı bende sizlere sunmaktan mutluluk duyacağım. King Conan of Aqulonia |
Yazan: FallenPaladin |